Warning: imagecreatefromjpeg(/var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/../dosyalar/gorsel/http-www-gazetetunaydin-com-images-haberler-cennet-memleketimin-alanyasi-jpg.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 44

Warning: imagesx() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 3

Warning: imagesy() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 4

Warning: Division by zero in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 11

Warning: imagecopyresampled() expects parameter 2 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 28
Cennet memleketimin ‘Alanya’sı - Tünaydın Gazetesi
SON DAKİKA
reklam
reklam

Cennet memleketimin ‘Alanya’sı

Eklenme Tarihi: 31 Temmuz 2017, Pazartesi - 10:00   Okunma Sayısı: 147389

Antalya her yıl ilçelerinde milyonlarca yerli ve yabancı turist barındırıyor. Bende bu yıl yerli turist olarak Alanya ilçesine bağlı Mahmutlar da  tatil yaptım. Ben öyle çok yatmalı tatili sevmem, tatil benim için gittiğim yerlerin güzel  ve tarihi önem taşıyan yerlerini gezerek geçirmektir. Biraz yorucu olur tatillerim ama gittiğime fazlasıyla değer.
 Alanya kalesi
 Yine bu amaçla tatilde yaptığım ilk şey Alanya’ya yakın tarihi yerler ve doğal güzelliklerin nerelerde olduğunu araştırmak oldu. Bu araştırmam sonunda ilk adresim, Alanya Kalesi idi. Kısaca Alanya Kalesi’nin tarihinden bahsedecek olursak;
Yüksekliğinin 250 metreye yakın ve surlarının uzunluğunun 6 km civarında olduğu söylenen Alanya Kalesi, tarihi günümüze kadar taşıyarak her zaman genç kalmayı başarmış önemli bir yapıttır.
Kaleyi ilk önce, Alanya kasabasında Kandeleri Burnunu meydana getiren dağın üzerinde Romalı korsanlar yaptırmış. O zaman sadece bir şato halindeymiş. Uzun zaman korsanların sığınağı olarak kullanılmış. Bizanslılar burada yeni bir kale yaptırmış. Selçuklu Sultanı Alaettin Keykubat kaleyi aldıktan sonra, burada yeni baştan bir kale yaptırmıştır (1226-1231 ). Alaettin’in yaptırdığı kalenin surları ve kuleleri, yalnız savunma yönünden değil, Selçuklu mimarisi yönünden de büyük bir değer taşımaktadır. Dış görünüşü itibariyle zarif olduğu kadar iç yapısı ve bölümü bakımından da özene bezene yapılmıştır.
Kale surları yarımadayı çevirir. Dış kale, iç kale ve orta kalede bulunan kapılar, kale kapısından çok saray kapılarına benzer şekilde, kitabelerle süslenmiştir.
Doğu surları ile kasabanın kıyısını koruyan kuzey surlarının birleştiği noktada Kızılkule adında bir kule yükselmektedir. Limanın doğu tarafında, bütün limana ve tersaneye hakim bir noktadadır. İlk iki katı kırmızı taştan, üst katlan da kırmızı Selçuk tuğlasından örülmüştür. Sekiz köşelidir, her köşenin genişliği 12,5 metredir. Elli metre yüksekliğinde olan bu kule, kale surlarının kilit noktasını teşkil eder. Kulenin gözetleme yerleri, zift dökülen, yağlı ve yanar paçavra atılan delikleri, ortasında da büyük bir su sarnıcı bulunmaktadır. Kale surları, tepeden, Akdeniz’e doğru dimdik. iner. Kıyıda yükselen burca, eskiden idam cezalarının yerine getirildiği yer olduğu için, «Adamasacağı» denilmektedir. Kaleye Eğrikapı, Kocakapı, Ortakapı, İskelekapısı adında, üçer katlı dört kapıdan girilir. Katip Çelebi «Cihannüma» sında Alanya Kalesi için «Bağdat kalesi kadardır» der.
Alanya Kalesi’nin en üstteki burçlarından denize doğru taş atıldığında taşın denize düşmediğini görürsünüz. Bunun sebebi olarak kalenin hemen altında bir mağara olduğu ve bu mağaranın yarattığı bir hava akımı nedeniyle taşların mağaraya doğru çekildiği gösterilmektedir. Bu burca adam atacağı adı verilmektedir. Bu özellik ile alakalı bazı rivayetler de bulunmaktadır. Rivayetlerden birisine göre, o dönemde bulunan kölelerden denize taş atmaları istenir ve taşı denize ulaştırabilen kölelerin özgür bırakılacağı söylenir. Ulaştıramayan köleler de bu burçtan aşağı atılır. Atılan kölelerden bazıları mağaranın akımına kapılarak mağaraya çekilir ve ölümden kurtulurlar. Kale halkının bu durumdan haberi olmadığından, kurtulan kölelerin sayısı zaman geçtikçe artar. Daha sonra artan köle sayısı büyük bir isyana neden olur. İsyan sonucunda köleler kaleyi ele geçirirler.
Kalenin kasaba ile birlikte Osmanlılara geçişi 1472 yılındadır. Gedik Ahmet Paşa, kaleyi kuşattığı zaman Selçuklu beyi Kılıç Arslan kumandan bulunuyordu. Beylerini çok seven halk «Gedik Paşa ile savaş fayda vermez» dediler, paşaya çıktılar, konuştular. Gedik Ahmet Paşa da «Kaleyi savaşsız teslim alırsam beyinize daha büyük bir ülke veririm. Zorla alırsam ne olacağı malumdur» dedi. Bunun üzerine, kale Osmanlılar tarafından savaşsız alınmıştır.
Dim Mağarası ve Dim Çayı  
 İkinci adresim Cebel Reis Dağı’nın batı yamacında bulunan Dim Mağarası ve dağın eteklerine doğru uzanan Dim Çayı idi. Mağara, deniz seviyesinden 232 m yukarıdaydı. Kendi aracımızla Dim Mağarası’na doğru eşim ve ailemle beraber yola koyulduk. Eğer kendi aracınız yok ise Alanya şehir merkezinden Dim Mağarası’na gelen belediye otobüsleri de bulunmaktadır. Dim Mağarası’na çıkan yol tek şeritli ve iki arabanın geçemeyeceği kadar dar olan bölgeleri de vardı. Bazı yerlerde beklemek zorunda kalarak sonunda mağaraya ulaşmıştık.
Toplam 410 m olan Dim Mağarası’nın turizme açık bölümü 360 m uzunluğunda yatay, 10-15 m genişliğinde ve yüksekliğindedir. Mağara 4 ana salon ve geçitlerden oluşmakta, bunlar Pamukkale Salonu, Org Salonu, Avizeli Salon, Göl Salonu. 
Tüm salonlar çeşitli sarkıt, dikit, sütun, perde, makarna ve duvar oluşumları gibi damlataşlar ile dolu. Pamukkale Salonunda bulunan mağara gülleri ile Göl Salonunun sonunda bulunan gizemli gölde bulunan Ana ve Çocuğu görülmeye değer apayrı bir güzellik. 
Mağaranın sıcaklığı sabit olup, 18 c° yi göstermektedir. Günümüzde de damlataş oluşumları yer yer devam etmekte. Mağaranın sonunda girişten 17 m daha derinde 200 m² su yüzeyi olan bir göl var. Mağara şehir elektriği ile aydınlatılmakta ve olası elektrik kesilmelerine karşı jeneratör bulunuyor. 
Dim Mağarası Tesislerinde Dim Cafe & Restaurantta yemek yenilebilir. Akdeniz ve Alanya’nın panoramik görüntüsü ile Toros Dağları’nın bir kesimi, Seyir Terasında bulunan seyir dürbünü ile izleyebilirsiniz. Mağara bütün yıl boyunca ziyarete açık. 
Dim Mağarası gezimizi tamamlayıp gezinin yorgunluğunu atıp ve serinlemek için Dim Çayına geldik ve Çayın kenarında bulunan bir tesise oturduk. Tesiste yemek yerleri Çayın tam üzerindeydi ve oturduğunuz yerden çaya ayaklarınızı değdirebiliyordunuz. Doğanın sunmuş olduğu güzelliklere insanoğlunun keyfide eklenince harika bir görüntü ortaya çıkıyor. Dim Çayı’nın buz gibi suyunun üzerinde yemeğimizi yedik. Çayın suyu buz gibi olduğundan cesaret edip yüzemedim, hatta ayaklarımı bile çayın içinde 10 saniyeden fazla tutamadım. Fakat birçok kişi çayın buz gibi suyunda yüzüyorlardı onlara da hayranlıkla bakmadan edemedim. İkinci adresimin de sonuna gelmiştim. Yarın ki ve son rotam olan Manavgat Şelalesi için eve dinlenmeye geçtim.
Manavgat Şelalesi
Bu tatilimde son rotam Manavgat Şelalesi ve onun denize döküldüğü yer oldu. Manavgat şelalesi ismini Manavgat ilçesinden almış olup, ilçe merkezine 4-5 km uzaklıkta araç ile giderseniz 10-15 dakikaya  ulaşabiliyorsunuz. Eğer aracınız yok ise ilçe merkezinden araçlarla veya Manavgat Şelalesi’ne giden küçük teknelerle de gidilebilmekte.
Manavgat Şelalesi, yaklaşık 5 metrelik bir falezden aşağıya dökülmesi doğrultusunda meydana geliyor. Şehrin gürültüsü ve kalabalığından sıkılanlar bu alana gelip piknik yaparken bir yandan da şelalenin güzelliğine şahit oluyor. Ama genelde turistlerin yoğunlukta olduğunu söyleyebilirim. Manavgat’ın kaynağı olarak bilinen  dumanlı kaynağı çok hızlı ve gürültülüdür. Şiddetli akışı sebebiyle çarptığı yerlerde fışkırma ve sus sisi saçar. Bu muazzam görüntü görülmeye değer. Şelale etrafında bulunan çay bahçelerinde çayınızı yudumlarken de bu keyfinizi taçlandırabilirsiniz. Çevrede dolaşırken tatil anısı olarak alabileceğiniz birçok hediyelik eşya satan yerler görebilirsiniz. Şelaleyi izlediğiniz terasta şelaleden akan suyun bir kısmı geçmektedir. Çıplak ayak durmak gerektiğinden ayakkabılarımız çıkardık fakat suyun soğukluğu fazla olduğundan suda kalmak çok zor oldu. Şelaleden ayrılırken hem tatilimin sonuna hem de gezilerimin sonuna gelmiştim. Her tatil olduğu gibi farklı illerin ve yerlerin bana kattığı bilgiler ve zihnimde kalan güzel görüntülerle İstanbul’a geri dönecektim.
Tersane
Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat’ın kenti almasından altı yıl sonra Kızılkule’nin yakınında 1227’de yapımına başlanmış ve bir yılda bitirilmiştir. Kemerli beş gözden oluşan tersanenin denize bakan cephesi 56.5 metre, derinliği 44 metredir. Tersane için seçilen yer, gün ışığından en fazla yararlanılacak şekilde planlanmıştır. Tersanenin giriş kapısındaki yazıt, Sultan Keykubat’ın armasını taşır ve rozetlerle süslüdür. Alanya Tersanesi, Selçukluların Akdeniz’deki ilk tersanesidir. Daha önce Karadeniz’de Sinop Tersanesini yaptıran Alaaddin Keykubat, Alanya Tersanesi ile “iki denizin sultanı” unvanını almıştır. Tersanenin bir yanında mescit öteki yanında muhafız odası bulunur. Gözlerden birinde de zaman içinde körlenmiş bir kuyu vardır. Denizden teknelerle ya da Kızılkule’nin yanındaki surlardan yürüyerek ulaşılan Tersane’ye giriş ücretsizdir.
Tophane
Tersane’nin bitişiğinde denizden 10 metre yüksekliğinde bir kayaya tersaneyi korumak amacıyla yapılan Tophane vardır. 1227 yılında kesme taştan inşa edilen üç katlı ve dikdörtgen planlı yapıda aynı zamanda savaş gemileri için top döküldüğü bilinmektedir. 
 İlk adresimde gezimi tamamlamıştım ve oldukça güzel bir gezi olmuştu. Yalnız böyle tarihi yerlerin daha iyi bir şekilde korunması gerektiğini ve biz yerli turistler için daha avantajlı olmasını isterdim. Kalenin içini dolaşmak için istenilen ücretler çok uçuk fiyatlardı. Oraya gelen turistlerin bir çoğu bu sebepten girmeden dönüyordu. Yetkililer bununla ilgili çalışma yapmalıdır diye düşünüyorum. Sonuçta bunlar bizim kültür miraslarımız.

Editör: BAŞAK ERTEKİN

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam