Feyhaman Duran (1886–1970)
Eşi Güzin Duran (1898–1981)
Sanatçı bir aileye mensup olan Feyhaman Duran, Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray Lisesi) eğitim gördüğü yıllarda resim yapmaya başlamıştır. Bir süre Bab-ı Ali’de çalışan sanatçı daha sonra aynı okulda resim öğretmenliği yapmıştır. 1911 yılında Abbas Halim Paşa tarafından Paris’e resim eğitimi almak üzere gönderilmiştir.
Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda anatomi dersleri, 1913-14 yıllarında Fernand Cormon atölyesinde resim çalışmış, sanatçıyı en çok etkileyen akım Empresyonizm olmuştur. I. Dünya Savaşının çıkması üzerine yurda dönmüş ve İstanbul’da 1916 yılından başlayarak Osmanlı Ressamlar Cemiyetinin açtığı Galatasaray Sergilerine katılmıştır.
1917’de Harbiye Nezareti tarafından kurulan Şişli Atölyesinde çalışan sanatçı, 1919 yılında İnas Sanayi-i Nefise (Kızlar için Güzel Sanatlar Okulu)’de resim öğretmenliğine geçmiştir.
1922 yılında öğrencilerinden Güzin Duran ile evlenen sanatçı, 1927 yılında “Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (Güzel Sanatlar Akademisi) öğretmenliğe atanmıştır. 1938’de CHP tarafından düzenlenen yurt gezilerine katılarak Gaziantep’te çalışmış, 1944-47 yılları arasında Topkapı Sarayı’nda gerçekçi nitelikte iç görünümler yapmıştır. 1951 yılında emeli oluncaya kadar atölye şefi olarak birçok öğrenci yetiştirmiştir.
Müze ev
Tarihi dokunun çok fazla olduğu Süleymaniye’de İletişim Fakültesinin yanı başında kırmızı aşı boyalı ahşap bir yapı: Feyhaman Duran Kültür ve Sanat evi: Atatürk portresiyle tanınan ressam Feyhaman Duran ve eşi Güzin Duran’ın 1969 yılında İstanbul Üniversitesine bağışladıkları ev, 200l Haziran ayından bu yana müze olarak hizmet vermektedir.
Feyhaman Duran, siyasi, toplumsal, ekonomik gelişmelerin ve sanat alanında yaşanan değişimlerin ivme kazandığı 19’uncu yüzyılın son çeyreğinde doğmuş, başlangıçta doğal olarak bu asrın sanat anlayışını benimsemiş ve dönemin sanatçılarının çizgisinde kalmıştır. Resimde bu dönem ortaya çıkan yeni akımlara rağmen eski sanatlara olan ilgisini devam ettirmiştir.
Eserleri
Yazıyı, bir resim olarak kabul ettiğini söyleyen Feyhaman Duran, biçimi esas alarak harf değerlerini geri plana itmiş ve başarılı hat yapıtları üretmiştir. Gerek kendisinden önce üretilenlere gerekse kendi yarattığı eserlere evinin nadide köşelerinde yer vermiştir. İlk dönemde ortaya koyduğu eserlerde hat sanatının öne çıktığını görüyoruz.
Yeni yüzyıl, Türkiye’ye her yönden gelişmesini engelleyen bir savaşlar dönemi yaşatmıştır. I.Dünya Harbi’nin başlangıcında Fransa’da gördüğü resim eğitimini tamamlayarak İstanbul’a dönen sanatçı, yine özgür ve huzurlu bir ortama kavuşamamış, siyasi akım ve ideolojilerin ağırlığını üzerine almadan çalışmalarını sürdürmüştür.
Eski asker ressamlarla başlayan kasır, saray, çeşme, kışla ve cami resimlerini yapma isteğini bir süre sonra sürdürmekten vaz geçmiş, Fransa’da aldığı resim eğitimi gereği “izlenimci” akıma uygun eserler vermiştir.
Ülkedeki huzursuz ortamı yansıtan savaş resimleri, Atatürk ve İnönü portreleri, natürmort ve manzara çalışmaları özel bir uğraşının ürünleridir. Yurt gezilerinde Anadolu insanını konu edinmek ve özellikle Gaziantep peyzajlarını eserleri arasına katmak suretiyle kendi deyimiyle “kendi işinin kaidesini yaratabilmiş orijinal sanatçı” olmaya gerçekten hak kazanmış, bu özelliği de ona “Cumhuriyet ressamı” sıfatını da kazandırmıştır.
Sonuçta; sanatçının hat sanatı ile başlayan ilgisinin ve portre ile başlayan çalışmalarının hayatı boyunca devam etmesi ve kişilerin iç dünyalarını yansıtan çehrelerini, giysi ve aksesuarlarını aynı değerde işlemesi, kendine has bir çizim anlayışı geliştirdiğini göstermektedir.
Bu açıdan bakıldığında 19’uncu yüzyıldan 20’nci yüzyıla girerken Türk resminde yaşanan “geçiş dönemi”nde sanatçının bir köprü oluşturduğunu ve resme yeni bir soluk getirdiğini söylemek mümkündür...
Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: BAŞAK ERTEKİN