Vizesiz tatil rotalarının en renklilerinden biri olan Belgrad’da yoğun tempoda birkaç gün neler yapılır? En başta görülmesi gereken yer Kalemegdan. Buranın ismi Osmanlıdan kalma. Bizans imparatoru 1. Justinianus döneminde yapımına başlanan Belgrad kalesi Osmanlılar döneminde de büyütülüp aktif olarak kullanılan bir savunma merkeziydi. Sırp topraklarının çok uzun süre Osmanlı hakimiyetinde kalmasından sebep Kalemegdan gibi bir çok Türkçe kelime dillerine yerleşmiş. Kalemegdan’ın bahçesinden geçtikten sonra İstanbul kapısından kaleye giriş yapılır. ‘’Sahat Kule’’de hemen yukarıda yer alır. Yine adını Türkçe’den alan bu saat kulesi şehrin simgesel yapılarından biridir. Biraz daha içerilere girince Mora Fatihi Damat Ali Paşa türbesi gelir. TİKA koruması altındaki bu türbeyle ilgili detaylı bilgilerin olduğu bir pano yer alır. Camın arkasından sandukayı görmek mümkün. Yine kale içinde tam bir Osmanlı evi var. Burası şuan ofis olarak kullanılıyor. Kalenin en ucuna doğru ilerlediğinizde sava ve tuna nehirlerinin birleştiği noktayı görebilirsiniz. Buradaki banklardan Belgrad’ın yeni şehir bölgesini seyredebilirsiniz. Kale içindeki 2 müzeyi de görmekte fayda var. Biri kronolojik ilerleyen savaş müzesi. O coğrafyada yaşamış ilk topluluk ve kabilelerden bugüne kadar yapılan savaşlar, askeri mühimmatlar, askeri kıyafetler panolardaki bilgilendirme paragraflarıyla beraber ziyaret bekliyor. Osmanlı tarihine dair oldukça fazla görsel ve yazılı veriye ulaşılabilir. Sırpların yakın tarihi Osmanlı olmadan yazılmaz da denebilir. O yüzden bu müzenin Türk toplumu için ayrıca önem taşıdığı bir gerçek.
Belgrad’ın en önemli noktası olan Kalemegdan en hareketli caddelerden biri olan Knez Mihaylova caddesinin sonunda yer alıyor. Burası araba girmeyen bir cadde ve hem yerli halk için hem de turistler için bir cazibe merkezi. Karşılıklı restoran ve mağazaların olduğu bu hareketli caddeye en az bir gününüzü ayırmanız gerekir. Kalemegdan’la aynı gün programa koymak en mantıklısı. Mesai saati biten Sırpların soluğu burada aldığına şahit olabilirsiniz. Akşam üstü bir anda kalabalıklaşan caddede neredeyse tüm kafe restoranlar dolu. Sırbistan’da sigara hala iç mekanlarda içilebilen bir şey. Buna rağmen duman altı bir hava yok. Soğuk bir memleket olmakla beraber halkın sigaraya olan düşkünlüğünden sebep olsa gerek. Çocuklu ailelerin de kapalı alanlarda çocuklarının duman solumasıyla ilgili bir endişeleri yok gibi görünüyor. Tiryaki bir sigara kullanıcısı iseniz bu durum çok hoşunuza gidebilir ama içmeyen için çok rahatsız edici bir durum. Bu detayın haricinde çok keyifli vakit geçirilebilecek uzun bir cadde diye ekleyelim. Bu caddenin hemen yanı başında meşhur cumhuriyet meydanı var. Burada Osmanlıların Sırplar üzerindeki hakimiyetini bitiren Prens Miloş Obrenoviç’in at üstünde bir heykeli vardır. Rivayet odur ki prensin havada olan parmağı İstanbul’u gösterir. Bugün burası vatandaşların buluşma noktasıdır. Aynı zamanda sosyalistler ve demokratlar arası çekişmelerin sıkça yaşandığı bir meydan olmuştur. Heykelin orada buluşalım denirmiş. Cumhuriyet meydanı aynı zamanda ulusal müze ve ulusal tiyatro da hemen burada yer alır.
Belgrad’da ulaşım troleybüs, tramvay ve otobüslerle sağlanıyor. Turist olduğunuz anlaşılmadığı sürece ücret ödemeniz de gerekmiyor. Eski bir Sovyet ülkesinin metrosunun kullanım dışı olması oldukça enteresan bir durum olsa da nüfusun yoğun olmayışından ötürü bir eksiklik değil. Belgrad’da hayat eski şehirde hareketli ve buraları yürüyerek keşfetmek en güzel yöntem. Kalemegdan’ın aşağısından kalan nehir kenarı Karadjarjevo caddesi üzerinde son dönemde açılan çok şık ve lüks restoran kafe ve gece klüpleri yer alıyor. Geleneksel balkan mutfağının ışığında dünya mutfağı servis ediliyor. Milli alkollü içkileri olan rakija ile hazırlanan çeşitli kokteyller ve domuz ürünleri çoğunlukta. Bunların haricinde bir öğün oluşturmak için seçenekler epey daralacaktır. Vejeteryan seçenekler de mevcut. Belgrad’ın eski şehir kısmında geleneksek ruhu takip etmek daha keyifli bir seçenek olabilir. Cumhuriyet meydanından 5 dakika yürüyerek bohem bölge Skardarlija’yı görmeden olmaz. Burası eskiden şairlerin, ressamların kısaca sanatla uğraşan entellektüel insanların buluşma noktası olan bohem bir bölge. Bir süre sonra çingenelerin evi haline gelen bölge mimar eli değmesi ve düzenlenmesiyle tekrar cazibe merkezi haline getirilmiş. Paris’in Monmarte tepesine benzetilen havasıyla da gündeme gelmiş olan Skadarlija bugün taverna, meyhane tarzı restoranlarla çevrili. Yerel yemekler ve içeceklerden tatmak için en iyi adresi burası. Üstelik Sırp halk şarkıları eşliğinde. Bu aktivite Belgrad’da yapılması gerekenler listesinde ilk sıralarda yer alır. Bu bölgenin yakın sokaklarında da çok şık mekanlar var.
Belgrad Türkiye’ye nispetle oldukça uygun fiyatların olduğu bir şehir. Düşük bütçelerle bile rahat bir tatil planlayabilmek mümkün. Türkiye’ye oldukça yakın olmasıyla da alakalı olabilir uçak bileti fiyatları da uyguna getirilebilir. Merkezdeki oteller fiziksel koşulları itibariyle pek yıldız alamasalar da kalmak için oldukça güzel ve konforlu. Yeni yapılan dünya markası otel zincirleri her ne kadar yaygınlaşmaya başlasa da şehri adım adım gezmek isteyenler için merkez otelleri daha bir tercih sebebi. Merkezdeki en eski otel olan Otel Moskva bir çok ünlüyü ağırlamasıyla meşhur ve nispeten daha pahalı.
Ünlü Sırp kökenli Amerikalı mucit Nikola Tesla’nın müzesi merkeze oldukça yakın bir konumda. Yürüyerek 15 dakikada ulaşabileceğiniz bu müze de Tesla’nın icatlarını görebilir ve hayat hikayesi hakkında bilgi alabilirsiniz. Kişi başı 500 Sırp dinarı(4 avro civarı) karşılığında akıcı ve anlaşılır İngilizcesiyle sunum yapan müze yetkilisini dinleyip deneylere katılabilirsiniz. Tesla’nın patentini aldığı ve almadığı bir çok buluşu öğrenmek görmeye değer bir yer. Müzeden çıkıp yakınlardaki Aziz Sava kilisesini de görmek gerekir. Burası Aya Sofya’yı andırabilir. Ortodox kiliselerinin camiyi andıran kubbeli mimarisinden etkilenmemek elde değil. 1935 yılında inşası başlanan kilise İkinci Dünya Savaşı sebebiyle askıya alınıyor. Nazi bombardımanlarından epey zarar görmüş olan kilise Sovyet dönemde de dini bir unsur olması sebebiyle askı kalıyor. Adını Sırp Ortodoks kilisesinin kurucusu olan Aziz Sava’dan alan katedral bugün halen inşaat halinde ve yardımlar sayesinde ilerliyor. Balkanların en büyük kilisesi olan katedralde 10 bin kişi aynı anda ibadet edebilecek.
Belgrad’ın her köşesinde tarihi bir çeşme, eski bir anıt, önemli bir bina var. Çok fazla görmeye değer müze ve yaşanan mühim tarihi bir hadise var. Türkiye’ye uçakla 1 buçuk saatlik uçuş sonrası keşfedilmeyi bekleyen bir dünya var.
Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: UĞUR FARUK YILDIZ-GÜLŞAH YILDIZ