Warning: imagecreatefromjpeg(/var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/../dosyalar/gorsel/http-www-gazetetunaydin-com-images-haberler-yeterki-kadin-istesin-jpg.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 44

Warning: imagesx() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 3

Warning: imagesy() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 4

Warning: Division by zero in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 11

Warning: imagecopyresampled() expects parameter 2 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 28
Yeterki 'KADIN' istesin - Tünaydın Gazetesi
SON DAKİKA
reklam
reklam

Yeterki 'KADIN' istesin

Eklenme Tarihi: 14 Mart 2018, Çarşamba - 11:00   Okunma Sayısı: 95273

İSTANBUL

Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nin 3 kursiyeri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile hazırlanan ‘Girişimci Kadın Semineri’nde başarı hikayelerini anlattı ve kadınların istediklerinde neler başarabileceğini bir kez daha gösterdi.

Kursiyerlerinin yüzde 80’I kadın olan Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nin kadın müdürü Hülya Narsap ile merkezin yönetici ve eğitmenleri 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde anlamlı bir etkinliğe imza attı.

Kadıköy Kaymakamı Dr. Mustafa Özarslan ile İlçe Milli Eğitim Müdürü Sadık Aslan da, Kadıköy Halk Eğitim Müdürlüğü tarafından 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısı ile hazırlanan ‘Girişimci Kadın Semineri’ne katılarak kendi işlerini kuran kadınların başarı hikayelerini dinledi.

Kaymakam Özarslan seminer sonrası yaptığı konuşmada, “Cumhuriyetimizin odak noktasında yer alan kadınlarımız, modern ve çağdaş günlere gelmemizde önemli görevler başarmışlardır. Doğumdan ölüme kadar her hayatın her anında varlıklarını hissettiğimiz, bizi biz yapan değerli kadınlarımızın bu özel gününü yürekten kutlarım. Burada sunum yapan 3 arkadaşımız, kadınlarımızın çaresizlikten nasıl başarı hikayeleri yazabileceklerini bir kez daha gösterdiler. Kendilerini tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Müdürü Hülya Narsap, Kadınların iş hayatına katılımını sağlamak, kadın girişimcilerin sayısını arttırmak için destek ve çalışmalarının sürdüğünü belirterek şunları söyledi;

“Toplumun yarısını oluşturan ve diğer yarısını da yetiştirme görevi verilen kadınlarımızın kendilerini geliştirmeleri bütün toplumun kalkınması ve gelişmesi demektir. Hem toplumun hem de ailenin temelini oluşturan kadınlarımız, bir anne, bir eş olaraktoplumu dönüştüren ve istikamet veren saygın ve güçlü bir unsurdur.

Halk Eğitim Merkezi olarak kursiyerlerimizin yüzde 80’inin kadın olduğunu da belirtmek isterim. Bu demektir ki kadınlarımız kendilerini geliştirmeye ihtiyaç duyuyor, kadınlarımız yeni öğrenmelere çok açık, hatta kazandıklarız yeni becerileri üretime dönüştürmeye istekli. Bizlere de onların önünü açmak düşüyor.”

Hülya Narsap daha sonra şunları söyledi; “Girişimcilik eğitimleri, e-ticaret uygulamaları eğitimleri, bilgisayar ve internet kullanımı kursları, iletişim ve kişisel gelişim kursları, satış vitrinleri, kermesler, düzenlediğimiz bu seminerler hep kadınlarımıza yeni bakış açıları kazandırabilmek için. 

Belli başarılara imza atmış kursiyelerimizin kadınlarımıza örnek teşkil etmesi ve istenirse nelein başarılabileceğini göstermek adına düzenlediğimiz bu programımızda sunum yapan 3 kursiyerimizin de kadın olması vesilesi ile 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne denk getirmenin uygun olacağını düşündük” dedi.

Daha sonra Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde aldıkları eğitimler sonrası girişimci olan kadınlar başarı öykülerini anlattı

Rabia Özdemir Tokat 

Sanatla tanışmam 2000 yılının başında geçirdiğim ciddi rahatsızlıkla başladı. Sürekli ve katlanılması zor ağrılar çekiyordum ve bir gün sabah kalkıp yürüyemediğimi gördüğümde hayatım 180 derece değişti. İlk etkisi iş hayatından ve dolayısıyla sosyal hayatımdan uzaklaşmam oldu. Bununla beraber etrafımdaki insanların bana, benim de onlara bakışım ve davranışım değişmeye başladı. Rahatsızlığımın tanısı için bir çok doktora başvurmam gerekti. En sonunda konulan teşhisle beraber doktorlarım, uzun bir tedavi süreci olacağını ve büyük olasılıkla yürüyemeceğimi  söylediklerinde ne yapacağımı bilemedim. Özellikle zorlu ve acılı tedavi sürecinde yaşadığım korku ve endişeden uzaklaşabilmek, kendimi rehabilite edebilmek adına hobi edinmeye karar verdim ve kaldığım hastanenin hastaları için sunduğu resim kursuna başladım ve daha başka neler yapabildiğimi görmek için triko, seramik vb. daha farklı alanlardaki kurslara devam ettim. 

Ben 6 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Evlenince eşimin işi gereği İstanbul’a yerleştik. İstanbul da kimseyi tanımıyordum. Hem sosyalleşmek hem de sanat eğitimlerime devam etmek için Kadıköy Halk Eğitime kayıt oldum. Sonuçta öğrenme her zaman yapılması gereken bir süreç. Öncelikle resim ve stilistlik eğitimi aldım. Antalya’dan sonra vücudum İstanbul’un iklim şartlarına dayanamadı ve hastalığım tetiklendi. Ben sabahları fizik tedaviye gidip öğleden sonra resim dersine geliyorum. Bu sırada bacağımda bandaj şişmiş bir halde eğitimlerime devam ettim. İstanbul’a ilk geldiğimde hedeflerim vardı. Bunları gerçekleştirmek için galerilere eserlerimin fotoğrafları götürüyordum. Sonunda Nişantaşı’nda ünlü bir galeri ile çalışmaya başladım. İlk ürünlerim Lütfi Kırdar kongre merkezinde sergilendi. Orda resimlerim çok beğenildi. Böylece bir şeyleri başardığımı gördüm. İçimde hep çizimlerimi boyutlandırmak vardı. Bunu da seramik eğitimimle başarabilirdim. Kadıköy Halk Eğitim de seramik derslerime başladım. Seramikte çamuru şekillendirdikçe çok keyif aldığımı fark ettim. Şimdiki amacım seramik alanında ilerlemekti. Fakat bunun için seramik fırınına ihtiyacım vardı. Fakat alamadım. Halkegitim Müdürümüz Hülya Narsap bize Girişimcilikte Önce Kadın Projesinden bahsetti. Bu proje ile kadınların ürettiği ürünler internet üzerinden satılıp kazanca dönüşecekti. Hayat Boyu Öğrenme Müdürlüğü böyle güzel bir proje ile kadınlarımızın üretime katılmalarını sağlama adına büyük bir adım atmıştı. Proje ile birlikte açılan yarışmada verilecek ödül ile atölye açarım diye düşündüm. Arkadaşlarım on bin kadın da seni mi seçecekler dediler. Ben de bir milyonda bir rastlanan hastalık beni bulduysa bunu da başarırım dedim. İnternet sitesinden ürünlerim satıldıkça çok mutlu oldum. Evet, sonunda projede jüri özel ödülünü aldım. Başarmıştım artık büyük adımlar atabilirdim. Ödülden sonra birçok galerinin kapıları bana açıldı. Sanat camiası ve sanatseverler artık beni tanıyor ürünlerim satılıyordu. Artık söz konusu olan ürün yapıp satmaktan daha da öteye geçmeye başladı. 

Yurtiçinden gelenlerin yanı sıra yurt dışından da hem eğitim hem de sempozyum davetleri almaya başladım. En önemlisi de Hollanda, Belçika ve Fransa merkezli online eğitim veren bir okuldan (Het Centrum Voor Afstandsonderwijs) internet üzerinden seramik dersleri vermem konusunda aldığım teklifti.  Her ülkeden insana ulaşma imkânı beni çok heyecanlandırdı. Ben de onlardan bir çok şey öğrenebilecektim.

Tüm bu gelişmelerle birlikte, Hayat Boyu Öğrenme Müdürlüğünün bülteninde yer almam,  projenin yarışmanın ötesinde bir amaç taşıdığının ve benim gibi kadınların arkasında kuşku duymadan güvenebilecekleri bir gücün varlığının en güzel göstergesi oldu. İnandığım yolda artık daha da güvenli yürüyebilecektim.

Artık siparişlerimi evde yapamaz bir hale gelince atölye açmaya karar verdim. Sonra bir atölye arayışına girdim. KOSGEB’e başvurdum. Bu arada atölyeyi buldum ve kiraladım. Üretimin yanı sıra eğitim de verdiğim bir sanat merkezine dönüşmeye başladı. Bu da asıl amacım olan sanat akademisi için ilk adımım. Yeni bir hayatın kapısı bu atölye ile başlıyordu. Bereketli ve büyüyüp benim gibi gelişsin diye ağaç ismi koymaya karar verdim. Dünyanın en büyük ağacını seçtim ve Art Sequoia böyle doğdu. Bu atölye benim gibi üretmeyi seven bütün kadınlara açık.

Nil Ağaoğlu

1965 Irak Kerkük doğumluyum. Babam aslen Kerkük türklerinden, yani Türkmen. Annem ise Türk. Annem enstitü mezunu, modelist terzi. Babam ingilizce öğretmeni. Babamın mesleği nedeniyle ilkokul hayatım hep çeşitli ülkelerde geçti. Sanatın ise hayatımdaki yeri, bebeklikten çocukluğa geçtiğim yıllara dayanır. Bulunduğumuz her ülkede annem mesleğini icra etmiş, hem çevre edinmiş, hem dil öğrenmiş ve aile bütçesine katkıda bulunmuştur. Bu sayede annem hep idolüm olmuştur. Türkiye maceram ise 12 yaşında ortaokul hayatımla başlıyor.

Çocukluğumda farklı ülkelerde bulunmak, farklı yerler kültürler tanımak çok hoşuma gidiyordu. Fırsat buldukça ailecek seyehatlere çıkıyorduk. Bu nedenle hep hostes olmak istemişimdir ancak boy ölçüm uygun olmadığı için bu isteğimi gerçekleştiremedim. Ama seyahat tutkumdan hiçbir zaman vazgeçmedim ve seyahat şirketinde çalışmaya başladım. 1992 yılında evlendim. Çocuğum olduğunda eşimle birlikte çocuğumuzu benim büyütmeme karar verdik. Çünkü, eşim ve ben çalışan annelerin çocuklarıydık. Biliyorduk ki bir çocuğun anneye olan ihtiyacı, her anında, her zor durumda yanında anne gibi bir desteğin varlığını hissetmek çok ama çok önemliydi. Dolayısıyla çocuğumu büyütmek üzere işten ayrıldım. 

2001 yılında eşim iflas etti ve ciddi sıkıntılar yaşamaya başladık. Tekrar iş bulup, çalışmaya başladım, kızımı kolejden alıp, devlet okuluna verdik. Bu arada çalıştığım seyahat acentesi mali kriz nedeniyle küçültmeye gitti ve işten çıkartıldım. Eşimle birlikte ne yapabilirizi düşünmeye başladık. Tekstil ürünleri alıp, pazarda satışa çıkarak geçimimizi sağlamaya çalışıyorduk. Durumumuzu biraz toparladığımızda tekrar şirket kurduk. Bu arada ben ev hanımlığına geri döndüm ve çocuğun okul saatlerinde boşta kaldığım için kurs arayışına girdim. İlk olarak Kadıköy Halk Eğitim Takı Tasarımı kursu ile başladım. Sonra İsmek’te terzilik kursuna gittim ancak anladım ki dikiş dikmek her ne kadar anne mesleği olsa da bana göre değilmiş. O dönemde, eşim trafik kazası geçirdi ve iş konusunda destek olmam gerektiği için de kursu bırakmak zorunda kaldım. 

Eşim iyileştikten sonra boş durmaktan hiç hoşlanmadığım için yine bir arayış içine girdim ve Halk Eğitimde Gümüş Kazaziye kursuna başladım. Şennur Aşan hocamla tanıştım ve kendisinin ilk yılından beri birlikteyiz. Kazaziyeden sonra Gümüş İşlemeciliğine devam ettim. Fakat eşimin işi ülkenin durumundan dolayı mali sıkıntıya girdi ve Gümüş İşlemeciliği pahalı bir uğraş olduğu için kursu bırakmaya karar verdim. Ancak Şennur hocam yaptığım işleri takdir ettiği için beni bırakmak istemedi ve destek olacağını belirterek, pes etmemem gerektiğine ikna etti. Zaten ben de sığındığım limandan ayrılmayı içten içe hiç istemiyordum. O gün itibariyle, eskiden sadece hobi olan gümüş tasarımı işine daha da bilinçli ve sıkıca sarıldım

Bu biliçle artık kendime ait bir işyeri, atölye hayali kurmaya başladım. Kosgebden nasıl destek alabileceğimi araştırdım ve eğitimimi tamalayarak Kosgeb Sertifikamı aldım. Bu arada Halk Eğitim Merkezi yıl sonu kermesine katıldığımda ürünlerimin beğenilerek satılması motivasyonumu arttırdı. Bunun üzerine Ataşehir Belediyesinin Kadın Girişimcilik Projesini duydum ve girişimcilik eğitimi aldım. Belediye tarafından bize sağlanan atölyeyi halen kullanmaktayım ve merkezin düzenlediği seminerlere katılarak kendimi geliştirmeye devam ediyorum

Onca zaman emek vererek ürettiklerimin aldığı övgüler beni onurlandırdı, e tabi bir de yüreklendirdi. ASLA PES ETMEMEM İÇİN…

Önceleri hobi olan uğraşlarım, şimdi artık işim oldu. Hayalİm yarattığım markanın büyüyerek tüm Türkiye’ye yayılması, insanlarca beğenilmesi... Bir gün dünyaca da tanınır belki, NEDEN OLMASIN

Hepimizin hayatında belli kırılma noktaları var ve aslında bu noktalara teşekkür etmeliyiz. Çünkü bu anlar sadece hedefimize ulaşmamız, benliğimizin farkına varmamız için aşmamız gereken minik engebelerdir.

Gül Kasapoğlu

Uzun yıllar özel sektörde lider bir firmada ithalat ,ihracat ve iç satınalma yaptım. Hayatımı planlamıştım,düzenimi kurmuştum,iyiyidim,rahattım .Ama ne olduysa son 2 sene önce  oldu.Kendimi  bir şekilde tam hissetmiyordum,sanki bir şeyleri kaçırıyordum. Bu hisle işime gitmeye devam ederken güneşli çok güzel bir Cuma sabahı saat 8.30 civarlarında ne zamandır aklımda olanı yapmaya hazır hissettim kendimi ve kurumsal hayatımı sona erdirdim.

Konfor alanımdan çıkmıştım, Risk almiştım ama kendimi doğru yapmış hissediyordum .Bilinmezlik vardı  ama her şeye rağmen heyecan vericiydi.

Çevremde üreten çok kadın vardı, ofis ortamından çıkınca onlarla daha çok zaman geçirme fırsatı buldum. Kimi bunu hobi olarak yapıyor,kimi iş olarak seçmişti.Kendimi niye tam hissetmediğimi anladım böylece.Ben de üretmek ,yoktan var etmek,kendi hikayemi yazmak  istiyordum.

Bir gün bir arkadaşımla piyasada çok çeşit çanta  olduğunu ama kendi zevkimize göre bulamadığımızı konuşuyorduk. O da kurumsal hayatı yeni bırakmıştı. E neden biz üretmiyoruz dedik ve o gün ben bugünlerin ilk tohumlarını atmış oldum.Arkadaşımın  işlerini ayarlamasını beklerken ben kendim yazlığımızın balkonunu küçük bir atölyeye çevirerek üretmeye başladım.

Markama işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra karar vermiştim-8buçuk.Arkadaşım logomu yaptı. Ben markanın isim hakkını aldım. Fotoğraf eğitimi aldım,yeğenim mankenim oldu, ürünlerimizi fotoğrafladık ve İnstagram sayfamızı hayata geçirdik.

Bir süre sonra sorularım çoğaldı ve  eğitim almam gerektiğini fark ettim Aklımdakileri ürüne çevirebilmek çin daha fazla bilgiye ve desteğe ihtiyacım vardı.  Böylece burada Modelistlik eğitimi almaya başladım. Tavsiye üzerine aynı anda Dikiş eğitimine de kayıt oldum. Bana yolculuğumda çok destek olan Modelistlik hocam Elif hanım’la ve Dikiş Hocam Emel hanım’la tanışmamız da böyle oldu.

Eğitimlerim devam ederken kermeslere dahil olmaya başladım. Ürünlerimle ve benimle  ilgili aldığım geri bildirimler nasıl ilerlemem gerektiğine dair bana ışık tuttu.

Satış yapmaya başlamıştım ama henüz bi şirket olmak için erkendi. Bu bakış acısıyla Esnaf Muafiyet belgesi için başvurdum . Artık bir üreten kadın desteği olarak  vergiden de muaftım, üretmeye, büyümeye  yoğunlaşabilirdim.

Bu süreçte birçok insanla  dolayısyla birçok yeni fikirle tanıştım. Rabia Tokat’da bunlardan biriydi . Vodafone la projeler yürütüyordu,ben de onunla birkaç satış etkinliğine katılma fırsatı buldum  ve onda gördüklerim,benimle paylaştığı tecrübeleri  kafamda yeni kapılar açtı.

Ürünlerimi sergileyecek butik mağazalarla el sıkışınca ,çantayla başlayan hikayemi,sonrasında pareolar,eşarplar,yelekler,elbiseler,pançolar  takip etti.Talep olunca kişiye özel üretimler de yaptım.Özel günlerde kişiye özel hediyeler tasarladım.Özel bedenler için kıyafet tasarladım.

Artık şirket kurabilirdim ama nasıl yapacağıma,nerden başlayacağıma  dair bilgim yoktu. Böylece KOSGEB Girişimcilik eğitimine katılmaya verdim. Gene harika bir eğitmene denk gelmiştim.5 gün sonunda yeni hedefimi belirlemiştim.Satışlarımı internet üzerinden yapacaktım. ,Web sitemi nasıl yaparım, kimden destek alırım diye düşünürken  Halk Eğitim’den gelen mail karşıma çıktı.’E -ticaret sitesi hazırlama’ eğitimleri başlıyordu çok yakında. Ben de katıldım.

Eğitimim devam ediyor.E-ticaret sitem çok yakında son haliyle aktif olacak.Şu anki hedefim eşzamanlı  olarak tasarım ve fotoğraf  atölyemi açmak için  KOSGEB’ e hibe başvurusunda bulunmak.

İşi bıraktığım gün amacım  sevdiğim işi yaparak hayatımı idame ettirmekti. Bugün aynı soruyu sorarsanız kendim olmak,kendimi gerçekleştirmek derim.Siz karar verirseniz evren her şeyi önünüze serer.Ne mutlu ben de varım diyebilen kadınlara. Dünya Emekçi Kadınlar günümüz kutlu olsun

 

 

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: İSMET AKKOÇ

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam