Macar Kültür Merkezi’nde sergi açılacağı haberini alınca açılış günü Kâğıthane’deki sergi alanına gittik. Kapıda karşılanmamızdan sohbete, ikramdan uğurlanmaya kadar her zamanki gibi sıcaklık gördük.
Balkan ülkelerinin her birisi, bir zamanlar bu topraklarda hükümranlığımız olmasına rağmen şimdi bizden önce AB’ye girmiş ve Avrupa ülkesidir. Tarım, nüfus ve kültür politikalarında sağlam ve tutarlı yol izleyen bu ülkeler endüstriyel ve askeri alanda bizden önde olmasalar da AB ülkesidirler…
Açış konuşması
Macar Kültür Merkezi Müdürü Gábor Fodor, kısaca programın takdimini yaparak açış konuşmasını yapmak üzere Macaristan’ın İstanbul Başkonsolosu Sayın Balazs Hendrich’i kürsüye davet etmiştir.
Başlangıçta az sayıda olan ziyaretçiler açılış saati ve hemen sonrasında kalabalığa dönüşmüştür. Açış konuşmasını tamamlayan Başkonsolos sözü Küratör Kemal Orta’ya bırakmıştır. Küratör, Sanatçı Orosz’un son dönem işlerinin bir araya getirildiği sergi hakkında teknik bilgi vermiştir.
Istvan Orosz kimdir?
Aralarında MOMA, Tate ve Victoria Albert Müzesinin de bulunduğu önemli müze ve kurumlarda eserleri yer alan, ulusal ve uluslararası birçok ödülün sahibi olan Istvan Orosz, 2016 yılında Batı Macaristan Üniversitesinden emekli oldu. Üniversite konseyi tarafından kendisine Profesör Emeritus ünvanı verilen sanatçı çalışmalarına Budapeşte’deki atölyesinde devam etmektedir.
Macar Kültür Merkezinde “Aç Gözlerini” isimli kişisel sergisiyle sanatseverleri buluşturmuştur. Görsel algının mutlaklığının ve biçimin yol açtığı yanılgının sorgulandığı sergide sanatçının imkânsız mimariler ve yapılar, labirent, anamorfoz ve optik illuzyon serilerinden işleri yer almıştır.
Sanatçı Orosz’un izleyicilere yaptığı konuşma ve gösterimler, büyük ilgi görmüş, konular arası geçişlerde alkış almıştır. Orosz anlatımlarını şöyle sürdürmüştür:
“İki yıl önce iki Macar sanatçının sergi açmasında da bulundum. Kemal bey beni ekim ayında Türkiye’ye davet etmişti. Tabut gibi olan ahşap eserler, illuzyon yaratacak nitelikte olup Ankara’dan getirmiştik.
Anamorfoz tekniğiyle yapılanların üzerinde kısa açıklama vardır. Sultan I. Ahmet’in özel koleksiyonundan yola çıkarak bu eseri üretmeyi düşündük. Şimdilik bu eser kayıp nerede olduğunu bilmiyoruz ama biz ürettik.
Genelde soru sormaya çalışanlar, “Neden bu kadar gergedanla ilgili eserler üretiyorsunuz?” diyorlar. Grafikçiler için gergedan meşhur bir ögedir. 1515 yılında Lizbon şehrine gergedan gelmiş. Bir arkadaşı Albrecht Dürer’e mektup göndererek gergedanı anlatmıştır.
Albrecht Dürer, gergedanı hiç görmemiş olmasına rağmen resmetmeyi başarmıştır. Bir daha Avrupa’da gergedan görülmemiştir. Dolayısıyla bu tarihlerden itibaren gergedan resimleri Albrecht Dürer’e gönderilen resimli mektuptaki gergedana benzetilmiştir…”
Temalar
Orosz’un son dönem konularından olan gergedan ve fil temalı eserlerinden de örnekler bulunmaktadır. Kendi özgün üslubuyla perspektif kavramını eserlerine yansıtan sanatçı, görsel açıdan oldukça ilgi çekici kompozisyonlar ortaya koymuştur.
Bunun yanı sıra Istvan Orosz sergide yer alan anamorfik çalışmalarında Yunanca’da “yeniden dönüşüm” anlamına gelen “anamorfoz” kavramını yorumlamaktadır. Perspektif ile oynayarak yarattığı imajları kavisli bir ayna yardımıyla sadece bir açıdan bakıldığında görünür kılan Orosz, izleyiciyi saklı gerçek olgusuyla karşı karşıya bırakıyor.
Sanatçı bu teknikte yarattığı iki anlamlı kompozisyonlarla uluslararası birçok sanat otoritesi tarafından bu alanda öncü kabul edilmektedir.
Macar Kültür Merkezi
*Anomastik çalışmaların yer aldığı sergide göz yanılmasının, ilk algılamadaki eksikliğinin ve dikkat yeteneğinin ne olduğunu anlatan eserleri sergilemekle,
*Gergedanın 15’inci yüzyıldan itibaren Avrupa’dan kaybolduğunu, gergedanı hatırlamaya vesile olacak labirent bulmacaları bize anlatmakla,
*Sanatçı küratör arasındaki bağın özdeşleşme teşkil ettiğini göstermekle,
*Sergiyi kitaplaştırmakla bir ilk’e imza atmıştır.
Küratörle konuşmalar
CB… Bu çalışma ne zaman ve hangi düşünceyle ortaya çıktı?
Ben Orosz’un kişisel sergilerini düzenliyorum. Her serginin kendisine göre bir programı vardır. Sanatçı ilk sergisini 2013 yılında açmıştı. Birkaç seneden beri üzerinde çalıştığımız bir çalışmadır bu…
Sergiyi Ankara’da yapmış, sonra İstanbul’a taşımıştık. Bu sergide insanların göz algısındaki mutlaklığı sorgulayacak işler, perspektifler ve imkânsız mimariyi yansıtan çizimlerle karşılaşacaksınız.
Gergedan serisi, sanatçının son birkaç seneden beri üzerinde durduğu çalışmaları içerir. Sanatçının yaptığı bir Atatürk portresi var. Bu sürprizdir ve kâğıt üzerine yapılmıştır. İzleyenler bu portreyi görme fırsatını da bulacaklar…
CB… Gezimiz sırasında dikkat etmemiz gereken bir ayrıntı var mı?
Baskı tekniğiyle meydana getirdiği eserlerde sanatçı çok ince ve detaylı çalışmaktadır. Burada optik illüzyonlar da işin içinde olduğundan şaşırtıyor. Gezenler, “burada da bu olabiliyormuş” diye sürprizlerle karşılaşabilecektir. Göz zevki açısından keyifli işleri göreceklerdir.
Istvan Orosz: Anamorfoz çalışma nedir?
Yansımalı anamorfozların ilk olarak nerede yapıldığı bilinmeyen bir sanat tarihi problemidir. Araştırmacılar, ilk eserlerin Çin ve Avrupa’da yaklaşık aynı zamanda 16’ncı asrın sonlarına doğru ortaya çıktığını öğrendiklerinde hayrete düştüler.
Anamorfik eserleri hazırlayabilmek için halihazırda perspektif tasvirinin inceliklerinin bilinmesi gerektiğini söyleyenler Avrupa’da ayna hazırlamak için asırlarca devam eden ustalığın gerekli olduğunu vurgulayanlar Çin’de yapıldığını ileri sürmektedir.
Konunun önde gelen araştırmacısı Litvanya asıllı Sanat Tarihi Bilimcisi Jurgis Baltrusaitis, anamorfoz tekniğinin Çin’den Avrupa’ya nasıl ulaştığını bildiğini ima etmektedir. Osmanlı Sultanı I. Ahmet’in bilindiği kadarıyla bir Çin sanatı koleksiyonu vardı. Bilinen ilk anamorfoz iş Çin’den gelerek bu koleksiyonda yer almaktaydı.
1600 yılında ülkesinin elçisiyle Topkapı Sarayı’nı ziyaret eden genç Fransız Ressam Simon Vouet ( 1590-1649)’un bu koleksiyonu görmüş olması ihtimali vardır. Vouet, koleksiyonun bir parçası olan bir filin tasvir edildiği silindir aynalı anamorfozun kopyasını hazırladı ve masadaki bir anamorfik şeklin etrafında dans eden iblisleri gösteren sahne betimledi.
Çin anamorfozundan hazırlanan bu kopya ve Vouet’in bahsi geçen eserinin orijinali kayıplara karışmış olsa da eserin Vouet tarafından hazırlanan taslağı ve orijinal eseri tasvir eden Nürnbergli Grafiker Hans Troschel tarafından yapılan bakır gravürü günümüze kadar ulaşmayı başardı.
Varsayım doğruysa Avrupalı sanatçılar, Çin’den gelen fil anamorfozu, iblisli resmi ve çok sayıda hazırlanan bakır gravürleri görerek anamorfoz çalışmalara koyuldular. Ben de kendimi tutamayıp Vouet’in taslağı ve Troschel’in gravürlerinden yola çıkarak Sultan I. Ahmet’in koleksiyonundaki Çin anamorfozunun rekonstrüksiyonunu yaptım. Umarım ki resmimden yola çıkarak bir gün birileri, İstanbul’un mahzenlerinde orijinal resmin izlerine rastlar.
Aynı kültürün insanları aynı esere bakıp farklı değerlendirmeler ve yargılara varabiliyorlarsa farklı kültürlerin insanları da aynı eser üzerinde farklı fikirler üretebiliyorlar. Konsolosluklar, ülkeler arasında kültür bağlarını güçlendiren önemli birimlerdir. Macar Konsolosluğu da bu kez düzenlediği sergiyle bu bağ üzerine bir imza daha atmıştır.
Sergi 10 Şubat 2019 tarihine kadar açıktır.
(06 Aralık 2018 – 10 Şubat 2019)
Pazar günleri hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında
Macar Kültür Merkezi: İmrahor Caddesi No: 23 B Blok Kâğıthane-İstanbul
Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: CENGİZ BAYSU-YİĞİT FIRAT YILDIZ