Türk sinema ve dizi sektörü zon zamanlarda hızlı bir büyüme gösterdi. Gerek yurt içi gerekse yurt dışında gösterilen çok sayıda yapım ekranlarımızı süslüyor. İnsanların önünde film ve dizi konusunda eskiye oranla bir çok seçenek var. Her gün onlarca yapımla, hayatımıza ve evlerimize binlerce insan giriyor. Ekranlarımızı birbirinden başarılı oyuncular süslüyor. Onların dertleriyle ağlıyor, onların sevinçleriyle mutlu oluyoruz. Yelpazenin bu kadar geniş tutulması tabiki her insanın kendini bu büyülü dünyada hayal etmesine olanak sağlıyor. Hal böyle olunca bir çok insan bu dünyanın içinde olmak istiyor. Sinema ve dizi sektörüne ayrılan bütçeler ise dudak uçuklatan cinsten. Bu da bu dünyayı cazibeli kılan başka bir etken.
Bu durum insanları oyunculuk alanında yetkin kılmayı gerekli kılıyor. Binlerce insan gerek bu alanda sosyalleşmek veya profesyonelleşmek için oyunculuk eğitimi alıyor. Biz de gerek kamera önüne gerekse kamera arkasına, sinemaya ve setlere yıllarını vermiş, sayısız oyuncuya ışık olmuş, deneyimli eğitmen Celal Özberk’le sinema ve oyunculuk üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
1948 Malatya doğumlu Celal Özberk liseye kadar Malatya’da öğrenim gördü. İstanbula ilk adım atışı ise üniversite vasıtasıyla oldu. Marmara Üniversitesi’nde şimdiki adıyla İletişim Fakültesi Gazetecilik dalında eğitim alan Celal Özberk mesleğini çok sevdiğini fakat aradığını bu sektörde bulamadığını belirtiyor. Onun sinemayla tanışması ise üniversite”de sıra arkadaşı olan Tarık Akan vesilesiyle oluyor. Gelin setlere yıllarını vermiş oyuncu koçu’nun serüvenini kendi ağzından dinleyelim.
Sinemayla tanışmanızı bir de sizden dinleyelim Celal Bey ?
Sıra arkadaşım Tarık Ses dergisinin yarışmasında birinci seçilince film sektörüne girdi. Bu sırada beni yönetmen Ertem Eğilmez ile tanıştırdı. Tarık’ın her filminde rol aldım. Ertem Eğilmez duayen bir yönetmen aynı zamanda da çok zor bir insandı fakat kuşkusuz ki işinde en iyisiydi. Müthiş disiplinli bir insandı. Tanışma fırsatımız oldu. Böylece sinemaya girmiş oldum.
Oyuncu Koçu olana kadar ben de bir çok duayenden ders aldım. İyi gözlem yaptım can kulağıyla dinledim. Bu beni başarıya her geçen gün daha da yaklaştırdı.
Rüşdü Asyalı’nın ilk keloğlan filminde rol aldım. Bu arada Müjdat Gezen, Ayla Algan , Cihan Ünal ve Rüşdü Asyalı’dan ders aldım. 1998 yılında ise kamera arkasına geçerek tipleme yapmaya başladım
Kendinizi en mutlu hissettiğiniz alan kamera arkası mı yoksa kameraların karşısı mı ?
Kamera arkasını daha çok seviyorum. İşin mutfağında daha başarılı olacağımı biliyordum. Böyle başladı benim sinema hayatım. Tabiki zaman zaman kamera önü benim de ilgimi çekti. Ara sıra kamera önü çalışmalarım da oldu. Adeta yedek bir futbolcu gibiydim. Daha sonra yönetmenler başarılı buldular beni. Yaşım gençti ve çalışmaya hevesliydim. Tabiki hala oynuyorum. Kayhan, Gülbeyaz, İkizler Memocan, Kalbimdeki Deniz, Kuzey Güney gibi yapımlarda yer aldım yakın tarihte. Tabi benim asıl işim set arkası, işin mutfak dediğimiz kısmında. Kendimi mutfakta daha mutlu hissediyorum. Hiçbir zaman tanınmak istemedim bu benim yaratılışım.
“En Büyük Zevkim Öğrencilerimin Başarılarını Görmek”
“Benim iş konusunda en büyük zevkim yetiştirdiğim öğrencilerimin başarılarına şahit olmak. O gün evde televizyon izlerken emek verdiğim bir öğrencimi ekranda görmek bana inanılmaz bir zevk veriyor. 16 senedir kamera önü oyunculuk dersleri veriyorum. Ben de duayen isimlerin elinde yetiştim. Bu bilgilerimi gelecek nesile aktarmak bana büyük bir haz veriyor. Şu an 71 yaşındayım fakat ölüp tekrar dirilsem ben yine sinemacı olurdum. “
Şu ana kadar sektöre tahminen kaç oyuncu kazandırdınız ?
Şu anda 650 oyuncu ile sektördeki ilk üç arasındayım. Yönetmenler benden role uygun tipleme yapmamı isterler. Tipi yüzde 100’e yakın uygunlukta seçer ve yönetmene önerdiğim oyuncunun showreel’ini gönderirim.
Oyun Koçu olarak göreviniz nedir tam olarak ?
Oyuncuyu sıfırdan yetiştiriyorum. Kamera önü oyunculuğuyla ilgili gerekli eğitimi veriyorum. Gerçekten başarılı olan azimle çalışan öğrencilerime setlerde görev almaları için olanak sağlıyorum. Tabiki onları setlerde de yalnız bırakmıyorum. Tutuk, eksik kaldığı yerlerde ona yardımcı olurum.
Sertifikalı Eğitmen
Verdiğiniz eğitim düzeninden kabaca bahseder misiniz ?
Bu güne kadar binlerce kişiye eğitim verdim. Setlere gönderdiğim oyuncu sayısı bini geçti. 15 yıldır da sertifika veriyorum. Bu güne kadar 285 öğrencime sertifika verdim. Üç aylık eğitim sürecinde öğrencilerimden sadece ilk ayın parasını alıyorum. Böylece yeteneği olmayan ve bu işi yapamayacağına karar veren insanların parası çöpe gitmemiş oluyor.
Günümüz başrol oyuncularını eski oyunculara oranla nasıl buluyorsunuz ?
İki yönlü bir kıyas yapabilirm. Birincisi iş terbiyesi yönünden ikincisi ise oyunculuk yönünden. Benim için iş terbiyesi çok önemli. Biz hababam sınıfını çektiğimiz zaman Ertem Eğilmez geldiği zaman hepimiz ayağa kalkardık. Ayak ayak üstüne atamazdık. Ama şu anki gençlerde malesef bu saygıyı göremiyoruz. Şu anki setlerde bunu göremiyorum. Bu hususta eski oyuncuları üstün tutarım ama oyunculuk kısmına gelecek olursak şimdiki oyuncuların hemen hemen hepsi iyi bir eğitim aldıktan sonra başlıyor. Eskilerin çoğu eğitim almazdı. Bu yüzden yeni oyuncuları daha başarılı buluyorum.
Günümüzde en beğendiğiniz oyuncu kim ?
Kıvanç Tatlıtuğ çünkü oyunculuğu harika. Çok çalışkan. Aşkı Memnu ‘da romantik birini oynayan kişinin kısa bir sürede Kuzey Güney’deki kavgacı bir tipe adapte olması, insanların zihnine bu iki farklı karakterle yer etmesi, her oyuncunun harcı değil. Bu başarısı şüphesiz ki çalışkanlığından geliyor. Öğrencilerime hep bu şekilde tam motive çalışmalarını öğütlüyorum.
“İstekli ve İnatçı Olmak Başarıyı Getiriyor”
Bu işin iki kuralı var birincisi istekli olmak ikincisi ise inatçı olmak. Bu işe ilk adım attığında yönetmen sana kötüsün dediğinde – ki ilk başta bunu hep duyarsanız- pes etmemek önemli. Kötüysem iyi olmalıyım daha çok çalışmalıyım demek işin püf noktası.
Şimdi yeni bir diziye başlıyoruz. Mükemmel bir dizi mükemmmel bir senaryo geliyor. Şu an Fi Yapım ve Medya ile birlikte çalışıyorum. Burada öğrencilere oyunculuk dersi veriyorum. Eğitimden sonra ben sertifika veriyorsam benim öğrencilerim figüran olarak yer almaz projelerde. Takip ederim iyi yerlerde izole olmalarını sağlarım. Eğer ki biraz yetenek azim ve istek görürsem o öğrencimi bırakmam.
İyi Film Kötü Film ayrımını nasıl yapıyorsunuz ?
Önce senaryoya bakarım. Senaryo iyiyse zaten oynarsın hakkını verirsin. Ama senaryo kötüyse ne kadar iyi oyuncu olursan ol kötü bir senaryo sana bir şey vermez. İzlemeye gelen sinema izleyicisi dışarı mutsuz çıkıyorsa bütün emekler çöp demektir.
Sinema bilet fiyatlarının artması gündemii çok meşgul etti. Bu konu hakkındaki görüşleriniz neler ?
Ekonomik krizi doya doya yaşayan bir ülkeyiz. Sinema biletleri ayarında tutulmalı. Sinemayı seven bir milletiz biz .Özellikle son zamanlarda her yaş gruplarında sinemeye ilgi büyük. İnsanların bu zevki ellerinden alınmamalı. Fiyatlar arttırılmamalı.
Başka bir konuya da değinmek istiyorum. Dizi saatlerinin uzun olması ciddi sorun. Bir zamanlar Kenan İmirzalıoğlu bir tepkiye öncü oldu. Bu konuda protesto yürüyüşleri yapıldı ama bunun önü alınamadı. Bizim insanımızın ilgisi yoğun dizilere karşı fakat oyuncu zaman konusunda ciddi zorluklar yaşıyor.
Oyunculuğa yeni adım atacak insanlara neler söyleyeceksiniz ?
Her zaman söylüyorum yılmasınlar. Daha önce işini ciddi yapmadı diye sahneden kovaladığım öğrenciler de oldu. İşlerini ciddiye alsınlar. Sahne er meydanıdır. Kişinin kendini göstereceği yerdir. İşini ciddiye alıp dersini iyi çalışmassa bu fırsatı kaçırır. Mesleği sevsinler hiçbir iş sevilmeden sadece parası için katlanılmaz. Meslek sevilirse zorlukları da şeffaflaşır.
Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: KÜBRA ÇELEPİ