Warning: imagecreatefromjpeg(/var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/../dosyalar/gorsel/2019/02/18/LGBT3-875x573.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 44

Warning: imagesx() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 3

Warning: imagesy() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 4

Warning: Division by zero in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 11

Warning: imagecopyresampled() expects parameter 2 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 28
LGBTİ+ Mültecilerin Türkiye’de Yaşadıkları Duygu: Emniyetsiz Sığınak” - Tünaydın Gazetesi
SON DAKİKA
reklam
reklam

LGBTİ+ Mültecilerin Türkiye’de Yaşadıkları Duygu: Emniyetsiz Sığınak”

Eklenme Tarihi: 18 Şubat 2019, Pazartesi - 10:59   Okunma Sayısı: 103608
LGBTİ + bireyler ise tüm dünya da az ya da çok baskıya uğrayan tüm dünyada nefret suçlarının mağduru olan bir toplumsal gruptur. Bu saldırılara maruz kaldıkları ülkelerinden kaçanlar ise Mülteci olmakta ve yaşadıkları mağduriyet iki katına çıkmaktadır. Kendi ülkesinden kaçmak zorunda kalan kişiler ulaşabildikleri ev sahibi ülkelerde dışlanmayla yeniden karşı karşıya kalmaktadır.

 

 

İSTANBUL

Modern İnsan Hakları Hukuku açısından başlangıç sayabileceğimiz metin, 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’dir. Bu bildirge, tüm insanların eşit doğduğunu ve tüm hak ve özgürlüklerden en ufak bir ayrım gözetmeden yararlanabileceklerini söyler.

Dünyanın belli bölgelerinde LGBTİ+ hakları artık önemli düzeylere yükselmiş ve toplumsal baskı azalmaya başlamış olsa da başkaca yerlerde işkence, kötü muamele ve idam cezaları hukukun parçası olarak kalmaya ya da toplumsal baskı unsuru olmaya devam etmektedir ve bu durum zulümden kaçmak zorunda kalan ve devletlerinin korumasından mahrum kalan LGBTİ+ bireylerin mültecilik statüsü talebiyle başkaca ülkelerde sığınma aramalarına neden olmaktadır

Günümüzde her ne kadar LGBTİ+ bireylerin mülteci statüsüne kabulü konusunda farkındalık artmış olsa da yine de bu konuda uygulamada tutarsızlıklar. gözlemlenmekte ve LGBTİ+ mültecilerin mağduriyetleri devam etmektedir. Bu tutarsızlıkları gidermek adına BM, yerel STK’lar ve diğer uluslararası örgütler çeşitli çalışmalar yapmakta.

LGBTİ+ bireyler, toplumun her kesimi gibi kimliklerini açıkça yaşama ve bu kimlikten ötürü zarar görmeme, şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmama hakkına sahiptir. Bu hakkın korunması için de devletlerin onları koruma yükümlülükleri bulunmaktadır. Devletlerin bu yükümlülükleri hem negatif hem pozitif yükümlülüklerdir. Dolayısıyla devletler tüm vatandaşlarına karşı sahip oldukları sorumlulukları bu bağlamda da taşırlar ve LGBTİ+ vatandaşların karşı hem onları toplumsal saldırılardan koruma hem de onlara haklar sağlama zorunluluğu altındadırlar. Ayrımcılık ve şiddet süreklilik arz ettiğinde kişi için zulüm haline gelmeye başlayacaktır. Bu açıdan bakıldığında bu zulmün kaynağı hem devlet hem devlet dışı faktörler olabilirler.

Devlet kaynaklı zulüm, örneğin rızaya dayalı eşcinsel davranışların suç sayılması ve ilgili kanunların uygulanması yoluyla, Devlet görevlileri ya da ya da polis ve askerler gibi Devlet kontrolü altındaki kişilerce verilen zarar neticesinde gerçekleşebilir.

 

LGBTİ+ Mültecilerin Karşılaştıkları Zulüm Örnekleri

Şiddet eylemleri ve şiddet kullanımı tehditleri, suiistimal, tecavüz gibi vakalar LGBTİ+ mültecilerin yaygınlıkla karşılaştıkları zulüm örneklerinden bazılarıdır. Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesinin 1 Haziran 2001 Tarih ve ICTR-96-4-A sayılı kararında“İşkence gibi, tecavüz de kişisel haysiyete ihlal teşkil eder”(10) ifadesi geçmektedir.

Bunun dışında LGBTİ+ kimliklerin dünyanın birçok ülkesinde hastalık olarak görülmesi nedeniyle, baskı ve işkenceyle tıbbi müdahale denemeleri olmaktadır. MSHS rıza dışı yapılan tıbbi müdahalelerin bir işkence veya aşağılayıcı muamele türü olduğunu açıkça tanımlamakta.

Bunun dışında LGBTİ+ mülteciler çoğu zaman ülkelerinde kimliklerinin öğrenilmesi halinde eşcinselliği suç sayan kanunlar nedeniyle ölüm cezası da dahil olmak üzere özgürlüklerini bağlayacak ya da vücut bütünlüklerine halel getirecek çok sayıda cezai yaptırıma maruz kalma ihtimaliyle karşı karşıyadırlar.

LGBTİ+ mülteciler ayrıldıkları ülkelerinde çoğu zaman istihdama erişimde zorluk yaşamakta ve en temel hayati ihtiyaçlarını karşılamak için bile kimliklerini gizleyerek yaşamak zorunda bırakılmaktadırlar.

Mültecilik başlı başına zor ve travma içeren bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. LGBTİ+ mülteciler için travma iki katına çıkmakta ve zorluklar artmaktadır. Zira deneyimlerimden gördüğüm kadarıyla ne ev sahibi ülke toplumuyla tam olarak kaynaşabilmekte ne de ev sahibi ülkede bulunan mültecilerden oluşan menşe ülke toplumuyla bir bütünlük kurabilmektedirler. Özellikle ülkemizde LGBTİ+ mülteciler çoğunlukla üçüncü ülke yerleştirme süreçlerinin sonuçlanmasını bekleyerek burada bulunmaktadırlar. ORAM ve Helsinki Yurttaşlar Derneği’nin 2009 yılında yazdıkları raporun başlığı LGBTİ+ mültecilerin Türkiye’de yaşadıkları duygu durumunu son derece güzel şekilde ifade etmektedir “Emniyetsiz Sığınak”.

Maalesef kimi vakalarda LGBTİ+ mültecilerin daha rahat koşullarda yaşadıkları ülkelere gitmek dahi çözüm olamamaktadır, üçüncü ülkeye yerleşen mülteci yasal olarak birlikteliklerin tanınmadığı partnerinde ayrılmak zorunda kalmakta ve yerleştiği ülke çoğu insan için var olan cazipliğini kaybetmektedir.

LGBTİ+ hakları konusunda başta ülkemiz gibi bu konularda inkâr ve baskı politikası güden ülkeler olmak üzere tüm dünyanın hala kat etmesi gereken çok ama çok uzun bir yol bulunmaktadır. O yolun sonuna geldiğimiz güne kadar LGBTİ+ olmak mültecilik sebebi olmaya devam edecektir.

 

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: KÜBRA ÇELEPİ

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam