Warning: imagecreatefromjpeg(/var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/../dosyalar/gorsel/2019/03/19/1552381678_T__M_Ba__kan_____smail_G__lle__TURY__D_Ba__kan___Kaya_Demirer__T.C._Ticaret_Bakan_Yard__mc__s___Tuna_Turagay__T.C._K__lt__r_ve_Turizm_Bakan_Yard__mc__d___Nadir_Alpaslan.jpeg): failed to open stream: No such file or directory in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 44

Warning: imagesx() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 3

Warning: imagesy() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 4

Warning: Division by zero in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 11

Warning: imagecopyresampled() expects parameter 2 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 28
2. Global GastroEkonomi Zirvesi Sona Erdi - Tünaydın Gazetesi
SON DAKİKA
reklam
reklam

2. Global GastroEkonomi Zirvesi Sona Erdi

Eklenme Tarihi: 19 Mart 2019, Salı - 11:58   Okunma Sayısı: 128775
TURYİD tarafından düzenlenen 2. Global GastroEkonomi Zirvesi, 13’ü uluslararası olmak üzere 54 konuşmacı, 9 panel ve 21 özel sunum, 2500’den fazla katılımcı; geleneksel lezzetlerini dünya mutfağının birer parçası haline getirmeyi başaran örnekler, ilham veren hikayelerle sona erdi.

 

T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Tuna Turagay ve T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan’ın açılış konuşmalarıyla  başladı. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda başlayan ve TURYİD tarafından düzenlenen 2. Global GastroEkonomi Zirvesi, yerli ve yabancı konuşmacıların oturumlarıyla devam etti.

Köklerimiz ve geleneklerimizin yarınımız olduğunun altını çizen T.C. Ticaret Bakan Yardımcısı Tuna Turagay şunları söyledi:” Gastronomimizi köklerimiz ve geleneklerimizin üzerine inşa edeceğiz. Geleceğe bakınca her şey ortada. 2000’li yılların başına kadar mal ihracatı yaparken, bugün Türkiye’nin lezzetlerini nasıl ihraç edeceğimizi konuşuyoruz. Coğrafyamıza bakınca birçok medeniyetin beşiği olan bir ülkede yaşıyoruz. Potansiyelimizi çok iyi şekilde değerlendirmeliyiz. Turist başı gelir 647 dolar. Bunu 1100, 1200 dolarlara çıkarmamız işten bile değil. Biz bakanlık olarak desteğimizi esirgemeden el ele çalışarak daha büyük başarılara yelken açmak istiyoruz.”

T.C. Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ise gastronominin ekonomiye sağladığı yararların büyük olduğunu söyleyerek şöyle konuştu: “Zirve vesilesi ile Gastro Ekonomiyi tüm boyutları ile analiz edeceğiz. Ekonomi alanındaki yol gösterici, ufuk açıcı fikirler Zirve’de dile getirilecek. Biz de üzerimize düşen paydan istifade ederek fikirleri düşünceleri bundan sonraki çalışmalarımızda gündemimize alacağız. Eşsiz güzelliklerle dolu mutfağımız benzersiz bir zenginliğe sahip, bu zenginliğimizi tarihin sıfır noktasından günümüze 12 bin yıllık tarihe ev sahipliği yapmış Anadolu’nun çeşitliliğine borçluyuz. Yine coğrafyamızın genişliği, iklimin çeşitliliği ile dünyada eşi olmayan bir mutfak kültürü oluşturmamıza yardımcı oluyor. Tüm bunları topladığımız zaman gastroekonomide zirveye oynayabiliriz.” yorumunda bulundu.

“Türkiye Tanıtım Grubu’nda lezzetlerimizi tanıtacağımız bir proje hazırlığındayız”

2. Global Gastro Ekonomi Zirvesi’nde bir konuşma yapan Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı İsmail Gülle: “Teknolojinin gelişmesi, cep telefonu ile birlikte inanılmaz bir bilgi yayılımına sebep oldu. Nereye gitsek gençlerimiz yediğimiz yemeğin gezdiğimiz yerlerin fotoğrafları anında paylaşıyor. En büyük zevkimiz sadece karın doyurmak değil bunu ötesinde aldığımız lezzetleri paylaşmak. Bu sektörü daha da büyütmek istiyoruz. Geçen sene 48 milyar dolarlık bir hizmet ihracatımız oldu. Gastronomi özellikle eğitim hayatındaki meslek halinde getirilmesi, müfredatın gelişmesi ve gençlerimizin bu konuya yoğunlaşması, meslek seçiminde önceliklerden biri olduğunu gösteriyor.”

TURYİD Yönetim Kurulu Başkanı Kaya Demirer ise konuşmasında 2018 yılına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak; “Ekonominin en lezzetli tarifi diye niteleyebileceğimiz 2. Global Gastronomi Ekonomi Zirvesi’ne hoş geldiniz. İyi bir tarihe, zengin ve farklı kültürlere sahibiz. Bu nedenle yemek kültürümüzün sürdürülebilir kalkınmanın en önemli parçalarından biri olduğunu düşünüyorum. Gastronomi, seyahati seven kesim dolayısıyla turizmde ön sıralarda yerini alıyor. Adil paylaşım, sınırlı kaynakların doğru kullanımı ve gelecek kuşaklara saygı bizim için önem atfeden konuların başında geliyor.”

Kooperatifçilikten bağcılığa yeme – içme kültürüyle ilgili her şey bu zirvede konuşuldu

Kooperatifçilikten bağcılığa tüm konuların konuşulacağını aktaran Demirer sözlerini şu şekilde sürdürdü:” Kooperatifçiliğin kadınların üretimdekini payını artırmada ne kadar önemli bir etken olduğunu anlatacağız. Bağcılığı konuşuyoruz; gerçek tarihi bağcılık Anadolu ile iç içedir. Dünyada metrekare olarak yaş üzüm üretimi alanında 5 - 6’ıncı sıradayız. Ama biz günümüzde mevcut bağlarımızın yüzde 2’sini kullanıyoruz. 50 milyar dolarlık bir ihracat pazarı var. Fransa 10 milyar dolar ile bağcılığın başını çekerken biz ülke olarak 10 milyon dolarlık kapasiteye sahibiz. 250 adet işletmemiz var yurt dışında. Beraberinde ne götürüyor peki yurt dışına? Marka götürüyor, ürün götürüyor; peynir, zeytinyağı, bulgur götürüyor. Yurt dışında restoran açmak, yalnızca temel gıda ihracatı değil; mutfak sanayimizi de götürüyoruz, porselen tabaklarımızı götürüyoruz, tekstilimizi götürüyoruz. Bu ekosistemi doğru anlarsak, yurt dışı restoranlarının açılışının önemini daha iyi anlarız. Kamu ve özel sektörün bu alanda yaptığı iş birliği de zirvede konuşulacak. Bir ülkenin yeme içme ekonomisinde verimli olur ise yatırımcılar daha iştahlanıyorlar. Çünkü markalarını bugün alacaklar, yarın büyütecekler ya da halka arz edecekler. Ekonomi açısından bu çok önemli.”

 

“Mardin’den globale ulaşan yerel bir hikâye…”

Sosyal Gastronomi alanında Türkiye’yi temsil eden Sosyal Girişimci Şef Ebru Baybara Demir ise ‘Mardin’de neler oluyor?’ konuşmasında şunları söyledi: “Dünya’da iklim değişikliği nedeniyle artık sıcaklık ve kuraklıkla karşı karşıyayız. Bizler dezavantajlı gruplarla Mardin’de hayatlarını iyileştirerek global ölçekte sorunlara çözüm bulmak için projeler üretiyoruz. Bu projeler dünyanın başka yerlerinde de model olarak alınarak uygulanmaya başlandı. Mardinli bir ailenin üçüncü kız çocuğu olarak dünyaya geldim. Babam kadın olmanın dezavantajlı olduğu bir coğrafyada bizi korumak için İstanbul’a getirse de 20’li yaşlarda Mardin’e döndüm. Bu bir şehrin ve benimle birlikte 21 kadının hayatını değiştirdi. Kurduğumuz proje ile gastronominin dönüştürücü gücünü gösterdik. 1 saat ötemizde savaşın olduğu bir yerde, 2018 yılında Mardin’i ziyaret eden turist sayısı 1,3 milyona, yatak kapasitesi ise 15.800’e ulaştı. Aslında gastronomiyle başlayan değişim sayesinde turizm, şehrin ekonomisinin önemli dinamiklerinden bir tanesi oldu. Biz sadece restoran değiliz. Sadece yeni lezzetler ve tatlar ikram eden değil; kadınları özgürleştiren, kültürel değerleri üretimle birleştiren bir yer sadece restoran olamazdı. 2016 yılında Harran Gastronomi Okulu Projesi ile Harran’da 160 kişiye eğitim verdik.”

“Türk mutfağının tüm dünyada tanıtıma ihtiyacı var”

Devlet Markalaşmasında Gastrodiplomasinin Yeri’ başlıklı konuşmasıyla sahneye çıkanLevantine Public Diplomacy Executive Direktörü Paul Rockower şu şekilde konuştu:” TURYİD sayesinde GastroEkonomi’nin başkenti İstanbul oldu. Kültürel diplomasi alanında dünyanın dört bir yanında uygulama yürütüyoruz. 40 küsur ülkede projemiz oldu. Farklı kültürlerin kesişme noktasını tesis ediyor ve kültür değişimine imkân yaratıyoruz. Mutfak diplomasisi içerisinde; mutfağın ve gastronominin diplomasiye hizmet etmesi sağlıyoruz. Gastrodiplomasi alanındaki ilk uygulamalar Tayland’dan çıkmıştır. İlk defa Tayland’da restoranlar kültürel birer elçi niteliğindeydi. Dünyada restoranlar açarlarsa Tayland mutfağı daha çok tüketilecek ve Tayland’a daha çok turist gidecekti. Yurt dışında restoran açılması için mikro kredi uygulamasını başlattılar. Vize sürecinde kolaylıklar sağlandı. Tayland kökenli malzemeler her yere götürüldü, ihraç edildi ki Tayland kökenli aşçılar bunlara daha kolay ulaşabilsin. Hem turizmi çok pekiştirdi hem de turist sayısı rekor seviyelere çıktı. Türkiye’nin mutfak sanatları alanında kültürel diplomasiye ağırlık vermesi, ABD’nin kuzeyinde ve merkezinde tanıtılması gerekiyor. Keza Çin ve Güneydoğu Asya’da da Türk mutfağının tanıtılmaya ihtiyacı var. Türkiye’nin potansiyeli muazzam ve bu muazzamlık tanıtılmayı hak ediyor.”

Birçok markadan daha değerli kültürel değerimiz var: Türk Kahvesi

Dünyanın kabine giden yol bugün kahveden geçiyor. Türk kahvesi dünyanın ilk kahve pişirme yöntemi… Bu hikayeyi anlatırken kahveyi Avrupa ile Türkler tanıştırdı der ve sonuna nokta koyarız; sonrası anlatılmaz. Bugün o noktayı virgüle çeviriyoruz. Araştırmama göre ABD’de en çok kahve tüketilen hedefleri belirledim. Kahve diplomasisi projesini hayata geçirmeye karar verdim. Misyonumuz Türkiye markasını güçlendirmek yapılması gerekenler: Kahvenin Türkiye çağrışımı yapmasını sağlamak; kahve kültürünün İstanbul’dan dünyaya yayıldığını anlatmak ve dostluğu zenginleştirerek kültürel alışveriş yapmak. Önce online platform geliştirdik; Türkiye’nin ilk dijital kahve evi. Facebook’un popüler olmaya başladığımız zaman açtık ve iki sene şunu gözlemledik. İnsanlar online platformlar dışında bir araya gelip kahveyi deneyimlemek istiyor. Washington büyükelçiliğinde Türk kahvesi semineri yaptık.“

“Anadolu mutfağının tüm dünyaya tanıtılmaya ihtiyacı var…”

Globaldit Stratejik Direktörü Laura Fandos, ‘Meksika’da Kamu ve Geleneksel Şeflerin İş Birliği’ oturumunda; “Miras, kırsal bölgelerin gelişmesi ve kalkındırılmasında büyük bir güç olabilir. Meksika tatlarını tanıtırken bu mirastan güç aldık. Sürdürülebilirlik bu bağlamda çok önemli. Gastronomi için binlerce yıl boyunca bilim adaları oturup çalışmış, biz ise dikkatli ve itinalı çalışmalıyız. Gastronomi adına bir yerinde bir destinasyona dönüşmesine tek başına teşvikler yeterli olmaz, kopuk projeler yeterli olmaz. Altyapı ve planlama ile ilerleyip liderlik ederek yürümeliyiz. Devlet ve belediyelerin merkez hükümetin bu konuyu sahiplenmesi çok önemli. İstanbul Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı. O kadar çok lokanta, restoran var ki üst segmente gastronomiyi bu şehirde bulabilirsiniz. Ancak İstanbul dışında Anadolu’nun da tanıtıma ihtiyacı var. Bu bakımdan miras konusu Türk kültürü açısından çok önemli. İnsanlar Türkiye’ye geldiğinde servis ve kalite anlamında seçici davranıyor. Bu beklentiyi karşılamalısınız. Böylece ulusal bir konumlama ve iyi bir iletişimle atılım yapabilirsiniz.”

Günün ikinci yarısı UFS Dünya Pazarlama Başkan Yardımcısı Şükrü Dinçer’in ‘Fair Kitchens Adil Mutfak Hareketi’ başlıklı konuşmasıyla başladı. Dinçer: “Dünyada 75 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Yaklaşık 2,5 milyon restorana içecek ve yiyecek konusunda profesyonel gıda anlamında destek oluyoruz. Amacımız; anlamlı ve amaca hizmet eden gıda ve içecek işini otaya çıkarmak. Adil Mutfak Hareketi’ni başlattık. Sektöre pozitif bir katkıyı ortaya çıkarmak için paydaşları, çalışanları bu harekete dahil ettik. Bir amaca hizmet eden markaların daha da hızlı büyüdüğüne inanıyoruz. Gıda güvenliği konusunda da çalışmalar yürütüyoruz. 2016’dan bu yana 29 bin şefe güvenilir gıda konusunda bilgilendirme yaptık. Sektör adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sektörün özünde kaliteli insan kaynağı rekabet avantajlarımız arasında bulunuyor. Kalifiye eleman bulmak, bunu elde tutmak ve daha da önemlisi mutfak içerisinde bunların gelişimine yönelik anlayışı ortaya koymak önemli. Bir araştırma yaptırdık İngiltere, ABD, Çin, Endonezya ve Brezilya’da. Yaklaşık bin şefle konuştuk. %53’ü mutfakta olduğunu ve duygusal olarak kırılma noktasına geldiğini söylüyor.Uykusuz ve tükenmiş olduğunu hissedenlerin oranı %74… %63 ise depresyonda ve duygusal olarak düşüşte olduğunu söylüyor. Sonuçta ise kendine zaman ayrılmadığı, terfi imkanlarının kısıtlı olduğunu hissediyorlar. Doğal olarak da ya sektörden uzaklaşıyor ya da başka yere gidiyor. Bizi en çok etkileyen bulgulardan biri yaklaşık 4’te 1’i fiziksel ya da sözlü olarak tacize maruz kaldığını net olarak dile getiriyor. Buradan şu sonuç çıkıyor; sektörümüzün daha cazip ve çalışılmak istenen bir yer olması, daha kaliteli insanları davet edebilmemiz açısından kaliteli insanların bu mesleği seçmesi gerekiyor” yorumlarında bulundu.

Gazeteci Şirin Payzın’ın moderatörlüğünde ‘Turizm, Tarım ve İhracatı Buluşturan Bağ: Şarap’ konulu panelde Kavaklıdere Yönetim Kurulu Başkanı Ali Başman, Doluca Yönetim Kurulu Üyesi Sibel Kutman, MEY Genel Müdürü Levent Kömür konuşmacı olarak yer aldı.Kavaklıdere Yönetim Kurulu Başkanı Ali Başman: “Şarabın katma değeri çok fazla. Bunun bir de sunma kısmı var. Şarabı ne kadar sunup tattırabiliyorsak üzüm çeşitlerimizi dünya piyasalarına tanıtma şansımız olacak ve böylelikle ihracatımız da artmış olacak. Bunun yanında bizim restoran ihracatını da artırmamız gerekiyor. Türk şarabını sunacak kaliteli restoranları çoğaltmalıyız. Turizmde ilerlemek istiyoruz ancak bu istemekle olmaz. Servis kalitesini yükseltmemiz, gelen müşteriye hitap edecek çeşidimizin de olması gerekiyor. Şarabı sunan arkadaşımız üzüm türünü, yöresini bilmeli…” yorumlarında bulundu.

“Türkiye’de en önemli markalaşma problemi dünya markasıyız diye yola çıkmak”

MEY Genel Müdürü Levent Kömür Türkiye’de dünya markası olmadan dünyada Türkiye markasının olmayacağını ifade ederek sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Türkiye’de en önemli markalaşma problemi dünya markasıyız diye yola çıkmak. Önce burada dünya markası olmalıyız. Böyle bir ortamda bu çağda cesur insanın çıkması mucizevi bir şey. Neyi kaçırıyoruz peki? Bulgaristan Yunanistan, Gürcistan… Hepsi bizden daha çok şarap ihraç ediyor. Şili’nin yıllık şarap ihracatı 1 milyar dolar. Bizimki ise 10 milyon dolar. Birincisi Türkiye’de şarap üreticilerinin yazdığı detayı anlatmak istiyorum. Türkiye’de şarap Rönesans’ı diyorum ben ona. Çok artılarımız olan bir coğrafyada yaşıyoruz. Anadolu mutfağı ile inanılmaz uyumlu üzüm ve şarap geçmişimiz var. 15-20 senedir inanılmaz bir geriye dönüş var, küllerden doğma var. ‘Ne yapılmalıyız?’ derseniz, Türk şaraplarının sınıflandırma sisteminin getirilmesi gerekiyor. İkincisi, bağ turizmi... Bağ turisti 20 katı para harcıyor 5 yıldızlı otele göre... Üçüncüsü ise yerli üzümlerin hikayelerini anlatılması gerekiyor.”

“Amacımız şarap turizmini geliştirmek…”

‘İspanya Şarap Turizminde Nasıl Dünya Oyuncularından Biri Oldu?’ konulu panelde konuşanWine Tourism Association of Spain Başkanı Jose Antonio Vidal İspanya’nın uluslararası turizm alanında lider ülkelerden biri olduğunun altını çizdi. Vidal, geçen sene 83 milyon yabancı turistin İspanya’yı ziyaret ettiğini, 32 milyon litre şarap üretirken, 22 milyon litre şarap ihracatlarının olduğunu vurguladı ve şunları söyledi: “2017’de 3,25 milyon turist şarap turizmi için İspanya’daydı. Bunların yüzde 1,3’ü İspanyol’du. İnsanlar şarap destinasyonlarını ziyaret ediyor. Fransa’nın bu anlamdaki geliri 5,4 milyar Euro. Bu nedenle İspanya’da Şarap Turizmi Derneği’ni kurduk. Çünkü amacımız şarap turizmini geliştirmekti. Sadece yurt içinde değil, uluslararası turistler açısından da bu rakamları artırmak istiyorduk. Çünkü İspanyollar için bile şarap turizmi çok fazla bilinmeyen bir alan.”

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: KÜBRA ÇELEPİ

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam