SON DAKİKA
reklam
reklam

Doruk Okuyucu Sevenleriyle Buluştu

Eklenme Tarihi: 18 Mayıs 2019, Cumartesi - 09:27   Okunma Sayısı: 297466
İkinci Solo Albümü Nefes Nefese’yle Müzikseverlerin Karşısına Çıkan Doruk Okuyucu “Nefes Nefese” ismi aslında hem benim son zamanlardaki hayatımı hem de genel olarak dünyadaki hayatın geldiği hali temsil ediyor.”

İSTANBUL

Gitar sanatçısı, müzisyen ve prodüktör Doruk Okuyucu’nun ikinci solo albümü “Nefes Nefese”, 19 Nisan tarihinde yayınlandı. Lin Records etiketiyle dijital ve CD olarak satışa sunulan albümde, müziği ve düzenlemesi Doruk Okuyucu’ya ait 10 orijinal beste bulunuyor. Albümde ayrıca, sözleri Didem Ezgi Kurt’a ait olan tangos  formundaki “Yapma” ve Zapateado formundaki “Dönüşüm” adlı şarkılar da dikkat çekiyor.

“Nefes Nefese”nin, Türkçe sözleri Flamenko’nun melodik ve ritmik yapısını bozmadan kullanan ender albümlerden biri olduğunu söyleyen Doruk Okuyucu, Flamenko’nun içinde barındırdığı enerjiden ve temel öğelerinden taviz vermeden, müziğini Türkçe sözlerle daha geniş kitlelere duyurmayı hedeflediğini belirtiyor.

İki şarkıda Didem Ezgi Kurt ve Özgür Çiftçi’nin sesleriyle eşlik ettiği albümde, perküsyonlarda Kerem Kırca, bas gitarda İlhan Deniz Beydili, trompette Mehmet Ali Açıksöz, kontrbasta Volkan Topakoğlu, tablada Gürkan Özkan ve kemanda Müge Çakarlı yer alırken, Başak Erdem Atasoy ve Cenk Atasoy kemanları, Jülide Alpergin çellosu, Öykü Koçoğlu da viyolasıyla yaylı dörtlüde eşlik ediyorlar. Mikslerini Akın Erdem Kadiz’in, mastering’ini ise Sertaç Kakı’nın üstlendiği “Nefes Nefese”, Akın Erdem Kadiz ve Mert Kasap tarafından Erekli Tunç Stüdyoları’nda kaydedildi.

Biz de Doruk Okuyucu ile keyifli bir röportaj yaptık. “Nefes Nefese”yi sanatçının Apple Music, Spotify ve Deezer sayfalarında dinleyebilir ve indirebilir, ayrıca D&R, Dost ve Mephisto kitabevlerinden CD olarak satın alabilirsiniz. Sanatçının lansman konseri 17 Mayıs akşamı Akasya AVM’deki Akasya Kültür Sanat’ta gerçekleşiyor. Biz de Doruk Okuyucu’ya başarılar ve bol şanslar diliyoruz.

 

Öncelikle okuyucularımız için kendinizi kısaca tanıtmanızı isteriz. Doruk Okuyucu kimdir, müzikal geçmişi nedir?

1983 yılında Edirne Keşan’da doğdum. Liseye kadar orda büyüdüm sonrasında Kuleli Askeri Lisesinin sınavlarına girdim ve kazandım. Bu vesileyle İstanbul’da Kuleli’de okumaya başladım. Gitarla Kuleli’nin ilk senesinde ilk defa izne Keşana gittiğimde tanıştım. Rahmetli babam akşam eve gelirken nerden aklına estiyse gitar alıp gelmiş “çalar mısın?” dedi. Ben de “denerim” dedim. Muhtemelen o da bütün hayatımı bu işe adayacağımı tahmin etmemişti! (Gülüyor.) Kuleli’de okulun orkestrasında çalmaya başladım. Dönemin önemli yarışmalarından Milliyet Gazetesi’nin düzenlediği liseler arası müzik yarışmasına katıldık. Bir yandan da askeri hayat devam ediyor tabii  okulda. 2. sınıftayken kararımı verdim ve hayatımı gitar üzerine kurmak istediğimi aileme söyledim. Onlar da ikiletmediler sağ olsunlar. Kuleli’yi bitirince de bürokratik işlemleri yapıp askeriye ile ilişkimi kestim. Sonrasında tabii gitar öğrenebileceğim yerler aramaya başladım İstanbul’da kalarak. Tesadüfen Pera Güzel Sanatlar isminde bir akademi olduğunu öğrendim ve orada Ilgaz Benekay ile çalışmaya başladım. Hayatımın dönüm noktalarından biridir bu. Ilgaz abi önce hocam, sonrasında da en yakınlarımdan biri oldu. Flamenko ile ilk burada tanıştım. Daha sonra Pera Güzel Sanatların Avrupa Birliği ile yürüttüğü bir programla Madrid’e en önemli okullardan olan Amor de Dios’a gittim. Bu da yine gitara, flamenko müziğine bakış açımı çok değiştiren ve geliştiren bir deneyim oldu. Orada Rafael Riqueni ile çalıştım. Gitar kompozisyonu konusunda ufkumu tamamen açan bir deneyimdi. Döndükten sonra kendi kompozisyonlarımı yapmaya başladım ve iki yıl sonra yine İspanya'da bir yarışmada yarı finalde çalmak için seçildim ve Murcia’ya gittim. Yarı finalde çaldıktan sonra finale kaldım ve yabancı gitaristler kategorisinde ikinci oldum. Yılar içinde danslı flamenko gruplarında farklı farklı projelerde konserlerde çaldım ve stüdyolarda farklı türlerde kayıtlara katıldım. 2012 yılında Türk halk müziği yorumcusu sevgili Zara ile, aranjmanlarını yaptığım ve değerli müzisyen arkadaşlarımla birlikte çaldığım “Zara ve İstanbul Flamenko 5’lisi” adlı proje albümü DMC den yayınlandı. Daha sonra 2015 yılında “Giz” adlı ilk solo albümümü yayınladım. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan “Nefes Nefese” de ikinci albümüm.

İlk albümünüzle beraber sizi ve müziğinizi çok takdir ettik. Giz’den sonra ne gibi yorum ve değerlendirmeler yapıldı?

“Giz” özellikle gitar camiasında çok güzel karşılandı. Daha önce bu tarz kompozisyonlardan oluşan bir flamenko gitar albümü yoktu Türkiye’de. Albüm çıktığı dönemde ve verdiğim bir çok konser sonrasında insanlardan çok güzel tepkiler aldım. Beni en çok etkileyen de gitar çalmayan hatta profesyonel olarak müzik ile ilgilenmeyen insanların müziğime gösterdikleri ilgi oldu. Bu, benim kendi müziğime balkış açımı da çok değiştiren bir şeydi. Albümün çıktığı 2015 yılından 2018’e kadar bu albüm ile çok konser verme şansım oldu; bu da insanların müziğimi dinlemekten keyif aldıklarını gösteriyor bence.

Flamenko müziğin Türkiye’deki en yetenekli gitar sanatçılarından biri olarak yurt dışında özellikle de; Flamenko’nun doğduğu coğrafya olan İspanya ve Latin Amerika’da nasıl yorumlar ve dönüşler almaktasınız?

İlk albümde İspanya’dan basçı Sergio di Finizio, piyanist Antonio Ortiz, Cepillo gibi isimlerin katkıları oldu. Onların prodüksiyon aşamasında kompozisyonlar ile ilgili yaptığı yorumlar çok keyif vericiydi benim için. Bu konu ile ilgili şöyle bir anımı paylaşayım: Bir arkadaşım vesilesiyle “Giz” albümünü Buika gibi dünyaca ünlü isimlerin prodüktörlüğünü yapan Javier Limona dinletme şansımız oldu Madrid’te. Ve kendisi “Türkiye’de böyle müzikler yapıldığını hiç bilmiyordum” diyerek övgü dolu sözler söyledi ve o dönem yeni çıkmış olan bir prodüksiyonun CD’sini bana imzalayarak hediye olarak yolladı. Benim için güzel bir anıdır.

Albümünüzün isimi de çok dikkat çekici bir isim Nefes Nefese. Albümünüzün isim hikayesini bir de sizden dinlemek isteriz.

“Nefes Nefese” ismi aslında hem benim son zamanlardaki hayatımı hem de genel olarak dünyadaki hayatın geldiği hali temsil ediyor. Bu son 3-4 yıl benim için çok koşturmacalı, çok mücadeleli bir dönem oldu, iyisiyle ve kötüsüyle. Biraz kendi hailimin tarifi aslında. Diğer yandan da hayat öyle bir hal aldı ki her şey kısacık zamanlara sığdırılmış durumda. Yaptığımız her şeyi başka diğer şeylerin arasına sıkıştırıp yapmak zorundayız. Hayat çok daha hızlı akmaya başladı ve herkes bu koşturmaca içinde ‘nefes nefese’. Bu albüm önce kendime, sonra da dinleyenlere bu ‘nefes nefese’ koşturmacadan birazcık da olsa sıyrılıp derin derin nefes alma alanı yaratsın diye yapıldı bir anlamda.

“Nefes Nefese”de, sözleri Didem Ezgi Kurt’a ait olan tangos formundaki “Yapma” ve Zapateado formundaki “Dönüşüm” dikkatleri çekiyor. Bu iki önemli çalışma albüm içinde kendine nasıl yer buldular?

Didem benim eski bir arkadaşım. Arkadaşım olmasından ziyade müzisyenliğine ve müzik bilgisine çok güvendiğim ve çok sevdiğim bir kadın. Yıllar içinde çok farklı şartlarda farklı farklı müzikler yaptık beraber. Müzikal olarak birbirimizi anlıyoruz ve tabii ki o da bir flamenko sevdalısı. Zaman zaman yazdığım melodileri ona yollarım; bazen bir şey yakalayamayız ama bazen de böyle güzel kompozisyonlara yol açacak şahane sözlerle çıkagelir. İlk albümde olduğu gibi bu albümde de Didem’in sesinin olmasını istedim ve daha önceden yazdığım “Yapma”yı albüme dahil ettik ve bu albüm için de “Dönüşüm”e yine şahane sözleriyle katkıda bulundu.

“Nefes Nefese”de, geniş bir müzisyen kadrosunu görüyoruz. Bu değerli isimlerin albüme katılmaları hakkında kısaca bilgiler almak isteriz.

Albümde çok kıymetli müzisyen dostlarım sağ olsunlar kırmadılar, eşlik ettiler. Bas gitarları bir çok projede adını görebileceğiniz ve yıllardır konserlerde birlikte çaldığımız İlhan Deniz Beydili çaldı. Bütün perküsyonlar, çok uzun yıllardır aynı sahneleri paylaştığım ve Türkiye'de ilk defa gerçek anlamda cajon çalan Kerem Kırca’ya ait. Caz dünyasının yakınen tanıdığı bir isim olan Volkan Topakoğlu beni kırmadı ve onun sound’unu düşünerek düzenlediğim bir parçamda kontrbası ile eşlik etti. “Yapma”nın kemanlarını çalan kıymetli arkadaşım Müge Çakarlı, “Karnaval” isimli parçada trompeti ile tam da hayal ettiğim sound’u yakalamama olanak sağlayan Mehmet Ali Açıksöz, “Dönüşüm”de beni kırmayıp ta İzmir’den kayıtlar yapıp gönderen Türkiye’nin en önemli tabla üstadı Gürkan Özkan ve “Kalp Ağrısı”nda yazdığım quartet eşliği şahane yorumlayan Cenk Atasoy, Başak Erdem Atasoy, Jülide Alpergin, Öykü Koçoğlu, Türkiye’de Flamenko dansın en önemli temsilcisi Manuel Reina ve eski dostum Dinçer Dedeoğlu ve tabii ki sesleriyle ve sözleriyle katkıda bulunan Dİdem Ezgi Kurt ve Özgür Çiftçi… Hepsi harika müzisyen ve harika insanlar. Onlara ne kadar teşekkür etsem az, çünkü onlar sayesinde bu albüm hayal ettiğim gibi olabildi.

Yine; “Nefes Nefese”deki tüm şarkıların gitar notalarını kitaba dönüştürüyorsunuz. Türkiye’de nadir görülen böyle bir çalışma için neler söyleyebilirsiniz?

Bu aslında ilk albümden beri yapmak istediğim bir şeydi. İlk albümden sonra o kadar çok soruldu ki bana “Notaları var mı?” diye. O zamanlar hem zamansızlıktan hem de biraz üşengeçlikten ciddi bir nota yazım işine girişemedim. Parçaların taslak hallerinin farklı farklı yerlerde yazılmış halleri vardı elimde. Bu albüm prodüksiyonuna daha başlamadan bu sefer bütün albümü olduğu gibi yazmaya karar verdim. Sevgili Davut Özdemir, elle yazdığım notaları bilgisayar ortamına aktardı ve şimdi de ufak tefek düzenlemelerini bitirmek üzereyim. Bu hem gitar ve müzik camiası için bir kaynak olarak kalacak hem de genç gitarist arkadaşlarımdan çalmak isteyenler rahatlıkla bu notalarla bu müzikleri çalışabilecek ve icra edebilecekler.

Bundan sonraki çalışmalarınız neler üzerine olacak?

Açıkçası bundan sonrası için farklı farklı fikirler var kafamda ama tam olarak şuna odaklanacağım diyemiyorum şu an için. Öncelikli hedefim “Nefes Nefese”yi olabildiğince çok yerde çalıp insanlarla paylaşmak. Yurtdışında bir şeyler yapmak için bazı girişimlerim ve projelerim var ama daha tam netleşmediği için pek bir şey söyleyemiyorum.

Sizin için Flamenko’nun bir tarifini yapmanızı istersek sizden nasıl bir tarif alabiliriz?

Flamenko’da beni çeken şeyin tarifini yapmaya çalışsam sanırım daha doğru olacaktır. Flamenko bir etnik müzik ve kökeni sizin benim gibi hayatın içinde savrulan insanların yaşadığı gerçeklerden beslenip doğmuş bir müzik. Tarihsel ve teorik olarak bir çok açıklama yapılabilir ama bence en önemlisi sentetik değil gerçek bir müzik olması. “Gerçek”i şu anlamda kullanmaya çalışıyorum; mesela eski bir Flamenko şarkısının sözlerinde, sahip olduğu tek atı ölünce pazara gidemediği ve para kazanamadığı için akşam eve çocuklarına yemek getiremeyen bir anne ya da babanın feryadını duyabilirsiniz. Bu ve bunun gibi, hayatın en gerçek şeylerinden doğmuş bir müzik Flamenko. Ve tabii ki ritme olan düşkünlükleri ve bu ritmlerin kullanım şekilleri Flamenko’daki en cezbedici şey benim için sanırım. İlk albümde “Yerel olan evrenseldir” demiştik. İşte Flamenko çok yerel ve hayatın içinden olduğu için dünyanın her yerindeki herhangi birini etkilemesi de çok kolay bence.

Gitara yeni adımını atanlara tavsiyeleriniz ve önerileriniz neler?

Çok çok çok ama çok çeşitli müzik dinlemek ve düzenli, disiplinli ve sabır ile çalışmak. Diğer bir önemli şey ise hangi tarzı öğrenmek istiyorlar ise bunun ehlini bulup bu işi bir usta-çırak ilişkisi ile öğrenmeleri.

Mesleğinizde idol olarak örnek aldığınız ilham kaynağı olmuş birileri var mı ?

İspanya’ya gitmeden önce çoktu. Dinlediğim ve gidince çalışma fırsatı bulduğum Rafael Rigueni’nin müzikal anlamda yeri bende çok başka. Onun Flamenko gitar müziğine yaklaşımı benim için olağanüstü. Bunu dışında beğendiğim, takip ettiğim feyz aldığım farklı alanlardan çok fazla müzisyen var tabii ki.

Peki gündelik hayatında neleri severseniz ve nelerden hoşlanmaktasınız ?

En büyük tutkum sanırım motosiklet! (Gülüyor.) Motosiklet ile gezmeyi, özellikle vakit buldukça uzun yollar yapmayı çok seviyorum. Ve stüdyomda farklı prodüksiyonlar ve aranjmanlarla uğraşmak da benim için çok keyifli.

Son olarak okuyucularımıza ileteceğiniz mesajlar var mı?

17 Mayıs akşamı Akasya AVM’deki Akasya Kültür Sanat’ta “Nefes Nefese”nin lansman konserini yapıyoruz. Albümün ilk canlı performansı olacağı için çok heyecanlıyım. İmkanı uyan herkesi beklerim.

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: SİNAN ERDOĞDU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam