Warning: imagecreatefromjpeg(/var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/../dosyalar/gorsel/2019/11/16/TNC_6821.jpg): failed to open stream: No such file or directory in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 44

Warning: imagesx() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 3

Warning: imagesy() expects parameter 1 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 4

Warning: Division by zero in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 11

Warning: imagecopyresampled() expects parameter 2 to be resource, bool given in /var/www/vhosts/tunaydingazetesi.com/httpdocs/_efsanfit/fonksiyon.php on line 28
İstanbul'daki saatli bomba - Tünaydın Gazetesi
SON DAKİKA
reklam
reklam

İstanbul'daki saatli bomba

Eklenme Tarihi: 16 Kasım 2019, Cumartesi - 09:55   Okunma Sayısı: 106896
Fabrika Yangınları, özellikle deprem tehdidiyle birleşince İstanbul’un yanı başındaki saatli bomba olarak büyük risk oluşturuyor.

 

 

 

Yangın konusunda Türkiye’nin en tanınmış uzmanlarından Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, yangına karşı gerekli önlemleri almadan faaliyetlerini sürdüren fabrikaları mercek altına aldı. TÜYAK Kurucu Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, ülkemizdeki fabrikaların yüzde 98’inin deprem bölgesinde yer aldığını, beklenen depremin neden olacağı fabrika yangınlarının deprem kadar risk oluşturduğunu belirtti.

Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, Türkiye Yangından Korunma ve Eğitim Vakfı ve Yangından Korunma Derneği ev sahipliğinde, yangına, sabotaja, depreme, iş kazalarına, çevre risklerine karşı algılayan, uyaran ve uygun çözüm sunan yeni cihaz ve sistemleri tanıtmak, günümüz teknolojisine uygun koruma ve önleme sistemlerindeki gelişmeleri ve yeni tasarım esaslarını açıklamak amacıyla 4-5 Aralık 2019 tarihinde düzenlenecek TUYAK 2019 Uluslararası Yangın ve Güvenlik Sempozyumu öncesi bir basın toplantısı düzenleyerek fabrika yangınları ile ilgili bilgi verdi.

Deprem ve fabrika yangınları

Türkiye’de yılda ortalama 400 büyük fabrika yangınının kayıtlara geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Kılıç, bu yangınların 160 tanesinin İstanbul’da gerçekleştiğini belirtti. Büyük maddi zararın yanı sıra, can kaybına da neden olan fabrika yangınlarında, yılda ortalama 25 kişi hayatını kaybediyor, yaklaşık 60 kişi ise yaralanıyor. Fabrika yangınları, özellikle tekstil, plastik, gıda, metal, boya ve petrokimya tesislerinde, genellikle elektrik tesisatındaki sorunlar, gaz sızması, malzeme ya da ekipmanın aşırı ısınması, uygun şekilde depolanmayan yanıcı gaz ve sıvılar, tamirat sırasında kurallara uyulmaması ve periyodik bakımların ihmal edilmesi nedeniyle gerçekleşiyor.

 

Deprem kadar yıkıcı

Deprem ve yangın ilişkisine de değinen Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, deprem sonrası meydana gelebilecek yangınların etkisinin en az deprem kadar yıkıcı olduğuna işaret ederek şunları söyledi; “Son yıllarda, özellikle gelişmiş ülkelerde meydana gelen depremlerde zararın büyük olmasının temel nedeni deprem sonrası ortaya çıkan yangınlar. Deprem sırasında sızan gazlar nedeniyle yaşanan patlamalar, depo ve boru hatlarındaki kırılmalar, doğal gaz tesisatları, ocak, mum, şömine gibi açık alevler, elektrik tesisatındaki kısa devre ve su ısıtıcısı gibi cihazların devrilmesi gibi pek çok etmen, yangına neden olarak depremin zarar vermediği binaları bir anda yok edecek güce sahip” dedi.

Yıkım büyük olur

Yapılan çalışmalara göre, deprem sonrasında meydana gelen yangınların daha çok sanayi tesislerinde, rafinerilerde, ticari binalarda ve ahşap yapılarda meydana geldiğini söyleyen TÜYAK Kurucu Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, ''Ülkemizdeki büyük sanayi merkezlerinin yüzde 98’i birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yer alıyor. Sanayinin yüzde 60’ı da Marmara bölgesinde yer alıyor. Özellikle İstanbul gibi metropollerde depremin yaratacağı kaosun yanı sıra, deprem sonrası yaşanacak fabrika yangınlarının yaratacağı yıkım büyük olur. Tahminlerimize göre, beklenen İstanbul depremi kış aylarında akşam saatlerinde olduğu takdirde yaklaşık 1900 büyük yangın meydana gelecektir. Bu yangınların yüzde 20’sinin ise atölye, fabrika ve endüstriyel tesislerde yaşanacağı tahmin ediliyor” dedi.

 

Dünyada örnekleri var

Deprem sonrasında, yolların bozulmuş, su borularının kırılmış olmasının yangına ulaşımı engellediğini  ve söndürülmesini zorlaştırdığını belirten TÜYAK Kurucu Üyesi Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, ''İtfaiye yangın yerine ulaşamaz, ulaşsa bile su bulamaz. Yangın saatlerce devam edebilir. 17 Ocak 1994’te ABD Los Angeles’ta meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki deprem sonrası günlerce devam eden yangınlar meydana gelmiş, 1995 yılında Kobe’de meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki depremin hemen sonrasında ortaya çıkan 200’den fazla yangında şehrin neredeyse tamamı küle dönmüştü. Yine 1994 yılında Endonezya, Liva’da meydana gelen 6.5 şiddetindeki deprem sonrasında meydana gelen yangınlarda kent pazarı tamamen yanmıştı'' diye konuştu.

 

Kontrolsüz yangınlara dikkat

Depremin yanı sıra, kontrol altına alınamayan fabrika yangınlarına da işaret eden Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç “Kontrol altına alınamayan büyük çaplı bir fabrika yangını, özellikle sanayi bölgelerinde sıçramayla birlikte son derece hızlı bir şekilde genişleyebilir. Örneğin, İstanbul’un yanı başındaki sanayi bölgesinde meydana gelebilecek büyük çaplı, kontrol altına alınamayan bir fabrika yangını, dakikalar içerisinde sanayi bölgesinin tamamını tehdit ederek milyarlarca dolar maddi hasara, daha da önemlisi çok sayıda can kaybına neden olabilir” dedi.

 

Bakımlar yapılmalı

Fabrika yangınlarının temel nedeninin zamanında yapılmayan bakım onarım çalışmaları olduğunu belirten Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç “İşletme sahipleri ‘bir şey olmaz’ mantığı ile kaderci bir yaklaşım sergileyip, ekipman ve tesisatlarına gerekli bakımı yaptırmıyor. Eski tesisatlar, panolar yenilenmiyor, başlangıçta kullanılan poliüretan gibi yanıcı malzemeler günümüzün yangına dayanıklı malzemeleri ile değiştirilmiyor. Makine bakımları yapılmadığı gibi, aynı kabloya her yıl yeni makineler bağlanarak yangın riski artırılıyor. Bir kısmı ise, şehir içerisinde sanayi bölgelerine taşınmayı planladıkları için bu bakım / onarım çalışmalarını gereksiz masraf olarak görüyor” dedi. Yangınların bir başka nedeninin de sabotaj olduğuna değinen Kılıç, araştırmalara göre, fabrika yangınlarının yüzde 12’sinin sabotaj nedeniyle gerçekleştiğini belirtti. Kılıç, istatistiklere göre, yanan fabrikaların sadece yüzde 40’ının sigortalı olduğunu belirterek “Gelişmiş ülkelerde, fabrikaların sigortalanması zorunlu hale getirilmiş durumda. Ülkemizde de yangın sigortası, fabrikalar, oteller gibi yapılar için zorunlu hale getirilmeli” dedi.

 

Yangın tedbir ile önlenir

Yangının çıkışından ziyade, neden genişlediği üzerinde durmak gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç sözlerine şöyle devam etti “İnsan olan her yerde hata, dikkatsizlik olabilir ve yangın çıkabilir. Önemli olan yangının çıktığı yerde kalmasını sağlamak. Bunun için de otomatik söndürme sistemleri otomatik algılama sistemleri duman tahliye sistemlerinin olması gerekiyor. Fabrika yangınlarının çoğunluğu gece meydana geliyor. Bunun nedeni geceleri kimse olmadığı için fabrikada küçücük bir kıvılcımın yavaş yavaş büyümesi, ancak belli bir noktaya geldikten sonra fark edilmesi. Yangının erken haber alınması ve söndürülmesi için günümüz teknolojisinin kullanılması, insanların olmadığı zamanlarda oluşan yangınların haber alınması ve söndürülmesi için söndürme algılama sistemlerinin mutlaka yapılması şart. Her zaman söylediğimiz gibi yangın alınan tedbirlerle önlenir, yapılan tasarımla söndürülür”

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam