SON DAKİKA
reklam
reklam

Sinema severlerle buluştular

Eklenme Tarihi: 8 Temmuz 2020, Çarşamba - 10:24   Okunma Sayısı: 216395
Sinema severleri TÜRSAK Vakfı YouTube kanalından, sinema ve dizi dünyasının ünlü isimleri ile buluşturan “Senaryo Sohbetleri” yeni konuklarını ağırladı

 Türkiye Sinema Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) iş birliğinde hayata geçirilen 4. DenizBank İlk Senaryo İlk Film Yarışması kapsamında gerçekleştirilen “Senaryo Sohbetleri” programı ünlü isimleri konuk etmeye ve sinema severlerle buluşturmaya devam ediyor. TÜRSAK Vakfı YouTube kanalında sinemaseverlerle buluşan ve moderatörlüğünü Yönetmen Bora Talat Oyacı’nın yaptığı “Senaryo Sohbetleri” programının on birinci konuğu yer aldığı dizi ve film projelerindeki performansıyla beğeniyle izlenen oyuncu Kerem Bursin’di.  Bursin, bugüne kadar; Güneşi Beklerken, Şeref Meselesi, Yaşamayanlar, Unutursam Fısılda ve Can Feda gibi seyircinin beğeniyle izlediği projelerde yer aldı.

Programın yirminci konuğu Güllerin Savaşı, Seviyor Sevmiyor, 8. Gün ve Hizmetçiler dizisinde rol almış oyuncu Yiğit Kirazcı’ydı. 1 Kadın 1 Erkek, Kiralık Aşk, Ufak Tefek Cinayetler ve Aşk 101 dizilerinin senaristi Meriç Acemi “Senaryo Sohbetleri” programının yirmi ikinci konuğu oldu. Oyunculukla, yönetmenlikle, sinemayla ve dizi dünyasıyla ilgili oldukça eğlenceli sohbetlerin gerçekleştiği programlar sinemaseverler tarafından ilgiyle takip edildi. Konuklar, moderatör Bora Talat Oyacı’nın sinema, film ve dizi oyunculuğu ile ilgili sorularının yanı sıra takipçilerin program esnasında sosyal medyadan ve YouTube üzerinden sordukları soruları da içtenlikle cevapladılar.

 

KEREM BURSİN “Sahne benim için her zaman çok özel olmuştur”

 

Programda ilk olarak “Oyuncu olma hikayen nasıl başladı?” sorusuna cevap veren Kerem Bursin, oyunculuğa orta okuldayken müzikaller ile başladığını anlattı. Hem spora hem de oyunculuğa ilgi duyduğunu fakat ikisi arasında bir tercih yapması gerektiğinde oyunculuğu seçtiğini belirten Bursin, oyunculuğunun ilk yılları ve Türkiye’de rol aldığı ilk projeye giden süreci şu cümlelerle anlattı: “Lisedeyken müzikaldeki hocam, karakter, oyun, senaryo ve sahne analizi konusunda bana çok faydalı oldu. Tüm bu sürecin sonunda lise sona geldiğimde oyunculuğun getirdiği disiplini tam anlamıyla kavradım. Üniversitedeyken önce tiyatroyla başladım ve sahneden sonra sinemaya geçiş yaptım. Sinemaya geçiş yapsam da sahne benim için her zaman çok özel olmuştu ve bu her oyuncu için de aynıdır. Her oyuncunun esas keyif aldığı alan sahnedir. Amerika’dan Türkiye’ye ilk taşındığımda burada kalıp kalmayacağımdan emin değildim. Buraya geldiğimde kelime haznem de bir hayli dardı ve çok yoğun bir çalışmayla kendimi geliştirerek arayı kapatmak için çabaladım. Türkiye’ye aslında bir süreliğine gelmiştim ve Amerika’ya geri dönecektim ama daha sonra Güneşi Beklerken projesi geldi. Senaryoyu okuduktan sonra ‘Ben bunu yapabilirim’ dedim ve projeyi kabul edip burada kaldım. Karakterin travmaları, asiliği ilgimi çekmişti. Hep yapmak istediğim şeyleri bu karakterle yaptım”

 

 

 

KEREM BURSİN “Doğru projeyle karşılamak bizim ana hedefimizdi”

 

Kendisinin kurmuş olduğu Braveborn Films yapım şirketinin de kuruluş amacı hakkında bilgiler paylaşan Bursin, yapım şirketinin ve kendisinin bağımsız filmlere verdiği desteği ve önemi şu cümlerlerle ifade etti: “Yapım şirketimizi ilk kurduğumuzda yaptığımız işlerde para gelir mi kaygısını gütmedik hiçbir zaman. Doğru projeyle karşılamak bizim ana hedefimizdi. Güvendiğimiz bir fikir bize para kaybettirse dahi sorun değil çünkü burada önemli olan şey kimseler tarafından destek almayan veya çok az destek alan birine güvenmektir. Bu güven duygusu hem onun hem de sizin açınızdan çok değerlidir. Tolga Karaçelik’in Kelebekler filminin yapımcısı olmamız da bu şekilde gerçekleşti. O dönem Tolga’nın Kelebekler’i yapıyor olması ve aynı zamanda bizim de yapım şirketimizin açılma dönemine denk gelmesi bizleri bir araya getirdi ve muhteşem bir birliktelik oldu. Tolga’nın muhteşem senaryo yazma becerisi, hikayeleri ve yönetmenliği yüzünden ona çok güveniyorduk ve finansal anlamda da hiç tereddüt etmeden destek olmak istedik. Film de sonunda hak ettiği başarıyı Sundance’te aldığı ödülle kanıtlamış oldu. Tolga Karaçelik gibi yönetmenler bu ülkede desteklenmeli ve yaptığı işler rahatlıkla destek bulabilmeli diye düşünüyorum. Bizim derdimiz iyi senaryo ve hikayeyi bulup, fırsat bulamayan insanları sektöre kazandırmak”

 

KEREM BURSİN “Her işi tutkuyla yapıp onu hissedebilmek çok önemli”

 

Yer aldığı projelerde oynayacağı karakterin ve dizinin moduna girmek için müziklerin kendisi için çok önemli olduğunu ifade eden Kerem Bursin ülkemizdeki dizilerin uzun sürelerinden dolayı da sitemini dile getirerek çok uzun ve yoğun çalışma saatlerinden dolayı karakterini her seferinde eve götürmek zorunda kaldığını itiraf etti. “Oyuncu olarak içinde yer alacağım bir senaryoda karaktere, hikayenin duruşuna ve kendimi o hikayenin bir parçası olarak görüp göremeyeceğime bakarım her zaman. Yer aldığınız her işi tutkuyla yapıp onu hissedebilmek çok önemlidir bir oyuncu açısından. Bu çok izlenir mi veya ödül alır mı mantığından çıkıp yapacağınız işleri buna göre kendi zevklerinize göre seçmek bir oyuncunun rolünün hakkını vermesi için en önemli unsurdur” diyen Bursin, hikaye ne olursa olsun bir oyuncunun işini tutkuyla yaptığı takdirde herkese onu anlatabileceğini ve izletebileceğini vurguladı.

 

 

 

 

YİĞİT KİRAZCI 'Reklamcılıktan Oyunculuğa Giden Bir Serüven'

 

Programın klasik açılış sorusu olan “Hikayen nasıl başladı?” sorusuna cevap veren Yiğit Kirazcı, babasının reklam şirketi olduğu için üniversitede reklam okuduğunu söyledi. Okulda bölümünü okurken bir yandan da modellik yaptığını ifade eden Kirazcı oyunculuğa giden süreci şu cümlelerle anlattı: “Üniversite 2'deyken izlediğim bir belgesel sonrası reklamcı olmayacağıma karar verdim ve kariyerimi başka bir yöne doğru çevirdim. Mezuniyetten sonra bir özel tiyatroya girdim ve orada asistanlık yaparak text çözümlemeleri yapıp kendimi geliştirdim. Oradan ayrıldıktan sonra da oyunculuğu başladım”.

 

YİĞİT KİRAZCI “Her işe kendi özünde odaklanmaya dikkat ediyorum”

 

Programın moderatörü Bora Talat Oyacı’nın “Bir oyuncu olarak en dikkat ettiğin şeylerden biri nedir?” sorusuna “Her işe kendi özünde odaklanmaya dikkat ediyorum” cevabını veren Yiğit Kirazcı sözlerini şöyle sürdürdü: “Karakteri oynamadan önce düz bir şekilde oynamak yerine ‘Bu adam bunu neden bu şekilde yapıyor?’ diye de düşünerek hazırlanıp rolümü o mantıkla icra ediyorum”. Herhangi bir oyuncunun yer aldığı dizi projesine olan ilgisi ve sevgisinin dizinin uzun soluklu olmasıyla oyuncuya da faydası olduğunu belirten Kirazcı, dizinin belli bir bölüm sayısından sonra o oyuncunun artık oynadığı her sahnede o karakteri yaşadığını ve onunla birlikte soluk aldığını ifade etti.

 

YİĞİT KİRAZCI “Rolün Anlatımı Daha Önemlidir”

 

Bir oyuncunun ekranda kalma süresinin ne derece önemli olduğu konusuna dair de görüşlerini paylaşan Yiğit Kirazcı, bir oyuncunun ekranda kalma süresinin uzun veya kısa olmasından ziyade o senaryodaki anlatımın etkinliğinin önemli olduğunun altını çizdi. “Oyuncu çok uzun süre de rol alabilir fakat kendini gösterecek önemli bir sahnesi olmaz. Tam aksine tek bir sahnede çok kısa bir süre de rol alabilir ama orada seyirciyi oldukça etkileyebilecek bir rol yapabilir” diyerek önemli olanın seyirciye aktarılan duygu olduğunu söyledi.

 

MERİÇ ACEMİ “Benim İçin Her Şey Hikâyedir”

 

Meriç Acemi senaristlerin çalışma prensipleri ve yöntemleri hakkında da önemli bilgiler paylaştı. “Yazmak bizim için bir yaşam şekli” diyen Acemi, bir senaristin gördüğü her şeyi cebine attığını ve birçok kişinin ilgilenmediği küçücük şeyleri ve insanları çok merak ederek onları ceplerine biriktirdiğini ifade eden Acemi sözlerine şöyle devam etti: “Biz senaristler merak ettiğimiz ve üstüne kafa yorduğumuz işleri yazarız. Hayat bilgimizi mesleğimiz için kullanıyoruz. Benim için her şey hikâyedir”.

 

MERİÇ ACEMİ “Senaryo yazımının hiçbir aşamasında zorlanmıyorum”

 

Programda kendisine yöneltilen “Bir senarist senaryo yazarken en çok nerede zorlanır? Diyaloglarda mı, karakter yaratırken mi, yoksa hikâye seçerken mi?” sorusunu cevaplayan Meriç Acemi, senaryo yazımının hiçbir aşamasında zorlanmadığını, ancak hikayeleri uzun sürelerde ve sezonlarda anlatmanın bir senarist için çok zor ve yorucu olduğunu belirtti. Anlatılan hikâyenin zamanla kalitesinin düştüğünü söyleyen Acemi “Ben kendim dahi 140 dakikalık bir bölümü 3 sezon boyunca izlemem” yanıtını verdi.

 

 

 

 

MERİÇ ACEMİ “Senaryo Yazmaya başlamadan önce karakterimi düşünürüm”

 

Senarist olarak yazdığı karakterleri nasıl oluşturduğunu ve onlarla olan ilişkisini de senarist gözüyle anlatma fırsatı bulan Meriç Acemi şu açıklamalarda bulundu: “Bir projeye yazmaya başlamadan öncelikle karakteri düşünürüm. Önemli olan ilk şey olayın kimin başına geleceğini düşünerek yazmaktır çünkü. Benim yazmış olduğum karakterlere bakış açım ise çok özel. Karakterlerime karşı çok büyük bir sevgi besliyorum ve karakterlerimi yazdıktan sonra yönetmen ve oyuncu da ona sahip çıkınca çok mutlu oluyorum. Senaryo ve bir karakteri yazıp bölümler ilerledikçe onun geliştiğini görmek çok ilginç ve eğlenceli bir yolculuk”

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam