SON DAKİKA
reklam
reklam

Türkü bilgelik ister

Eklenme Tarihi: 4 Ağustos 2020, Salı - 09:35   Okunma Sayısı: 176181
Türkücülüğü bilgelik ile harmanlayan Türk Halk Müziğinin usta yorumcusu Aynur Haşhaş yeni albümü Pervane ile Anadolu'nun binlerce yıllık kadim kültürünün kapılarını aralıyor.

 

 

 

Kendine has üslubu ile beğeni toplayan Anadolu geleneksel halk müziğinin usta yorumcusu Aynur Haşhaş yeni albümü ''Pervane'' ile müzikseverlerin gönüllerine misafir oluyor. Otuz yıllık müzik yolculuğunda Haşhaş okuduğu türküleriyle gönüllere dokunmaya devam ediyor ve bir yandan da Anadolu' nun binlerce yıllık kadim kültürlerinin kapısını aralıyor. Albümün basın tanıtımı Mut-San Asansör sponsorluğunda Nişantaşı'ndaki Van Kahvaltı Evi'nde yapıldı. Lansmana ünlü sunucu Gülgün Feyman, Klipin yönetmeni Uğur Emre Torğut ve Soundhorus Prodüksiyon'dan Ali Haydar Timisi katıldı. ''Pervane'' albümünde 6 şarkı yer alıyor. Haşhaş, ''Pervane'' adlı albümünün video klipini ''Deli Felek'' türküsüne çekti. Albümde yer alan dört eser stüdyo ortamında canlı olarak kaydedildi. Düzenlemeler vokal kayıtlarının üzerine sonradan yapıldı.''Medet Allah'' ve ''Çağrışa Çağrışa '' adlı iki geleneksel eser ise akustik enstrümanlar ile düzenlendi. Albümde; Deli Felek, Ben Melamet Hırkasını, Nicedir Ağlarsın, Deli Gönül, Medet Allah ve Çağrışa Çağrışa parçaları yer alıyor. ''Sevgi tek hakikat bu gök kubbede. Onun altında buluşabiliyorsak ne güzel'' diyen Aynur Haşhaş ''Karanlık bizden ırak, aydınlıklar bize yakın bu şekilde yolumuza devam ediyoruz. Yaptığım işi bilerek ve anlayarak, gönülde vücut bulması için çalıştım. Çalışmaların bir çok gönülde vücut buldu. Vücut bulduğumuz bütün gönüller bizim başımızın tacı, gönlümüzün de sultanı'' diyerek duygularını dile getirdi.

Aşka 'Pervane’ gönüller

Türkülerin yaşamı ve insanı anlattığını belirten Aynur Haşhaş, ''Bu zor günlerde karanlıkta hep bir ışık yaratmak istersin, o ışık da seni besler. Biz de böyle bir çalışma yapmak istedik. Her gönülde damla olmak, damlaları deryalara dönüştürmek adına güzeldir ve o insanda buluşmakta benim için önemli. Soundhorus Prodüksiyon'dan Ali Haydar Timisi ile 'Pervane' adında bir albüm çalışması yaptık. Gecenin karanlığındaki tek aydınlık olan mum, pervane böceği için sevgilinin yüzü gibidir. Pervane mumun etrafından döndükçe döner. Pervane böceği aşık olduğu muma yaklaştığını zannedip onun olacağını sanarken mumun sıcaklığı pervaneyi yakar. Ama o yaklaşmaktan asla vazgeçmez. Bu olay aşkta yanış ve kayboluşu ifade eder. Aşkına pervane olmak ya da peşinde pervane olmak deyimlerinin buradan gelmektedir. Ayrıca 'Ben Melamet Hırkası'na da klip çektik. Pervane Albümünde yer alan ' Ben Melamet Hırkasını' türküsünün klipi Göztepe'de bulunan Şahkulu Dergahında çekildi. Bu da tamamen dinleyicilerimizin isteği doğrultusunda gerçekleşti. Bu klipte bir çok kadının emeği oldu. Bunu bir aş olarak düşünüzsek, bu aşta birçok kadın dostumun tuzu var. Gönüllerde vücut bulsun istedim. Ayrıca yakın dostlarım Gülgün Feyman'a , Hüseyin Kalkan' a, klipin yönetmeni Uğur Emre Torğut 'a, Mut-San Asansör Genel Müdürü Muttalip Balcıoğlu ve eşine, Soundhorus Prodüksiyon Yapım'dan Ali Haydar Timisi'ye, Menajerim Filiz Koç'a ve lansmana katılan tüm medya mensuplarına çok teşekkür ederim'' diye konuştu.

İlk kez oyunculuğu ile kamera karşısına geçti

''Deli Felek'' şarkı söz ve müziği Ali Haydar Timisi' ye ait. Şarkının sözleriyle paralel olan klibin hikayesinde Aynur Haşhaş, hüzünlü bir ayrılık hikayesini izleyiciye aktarıyor. Haşhaş; bu klip de ilk kez bir hikaye içerisindeki oyunculuğuyla kamera karşısına geçmiş oldu. Klibinde sergilediği duruşu, kendinden emin ve feminen halleri ile sevenlerine sürpriz yaptı. Ali Haydar Timisi'nin yönetmenliğini üslendiği klibin çekimleri ; Soundhorus Stüdyoları, İstanbul'un şirin köyü olan Garipçe köyü , doğal oluşuma sahip olan Belgrad Ormanı çeşitli yerlerinde gerçekleştirildi.Sevilen sanatçının stil danışmanlığını Aydın Göğnü üstlendi. Albümün farklı konsepti ve dünya standartlarındaki sound kalitesiyle yılına damgası vurması bekleniyor.

Türkü insanı ve hayatı anlatır

Doğumdan ölüme, ne yaşıyorsan türkülerin onu anlattığı söyleyen Aynur Haşhaş, ''Diğer müzikler gibi değildir. Günü kurtarmak için ya da o anki sadece tek duygudan bahsetmez. Türkünün içinde hüzün vardır, sevinç vardır, aşk vardır, ibadet vardır. Acı çekersin, travma yaşarsın, çocuğunu kaybedersin,  her duygu vardır. Dolayısıyla türkü insanı insan olmayı hatırlatır aslında çok yüksek edebi bir etkisi vardır. Türkü söylemek entelektüel bir bilgi birikimi ve aynı zamanda gönül gözü açıklığı ister. Bu insanların nasıl yaşadığını görmek lazım.  Gecekonduyu da bilirsin, köyleri de bilirsin, sitedekini de bilirsin, çadırdakini de bilirsin. Çünkü herkes yaşadığı sürece kendi türkü yakıcılığından kendi  türkü çevresinden uzaklaşamaz. Hangi müziği dinlerseniz dinleyin eve gidince bir türkü duyarsınız içiniz başka bir şekilde hüzünlenir ya sevinir başka bir duygu yaşarsınız.

Türkü söylemek bilgelik işidir

Türkü söylemenin bir bilgelik işi olduğuna dikkat çeken Aynur Haşhaş, ''Türkünün özünü bilmeden karşıya geçiremezsin, dinleyiciye veremezsin. Çünkü ben insana ait olan bir şeyi, insan nefesiyle, tekrar insana sunmaya çalışıyorum. Benim tek aracım insan. Elle tutulan başka bir aracım yok. 20 yıl boyunca Anadolu’yu gezdim. Anadolu'nun bir çok kentine, yöresine, bölgesine bir şekilde yolum düşmüştür. Ben gezgin bir kişiyim. Türk Halk Müziğinin halk arasında layık olduğu yere gelebilmesinin türküleri okuyanların bilgeliğine bağlı olduğuna vurgu yapan Aynur Haşhaş, ''Usta çırak ilişkisi vardı. Bilge türkücüler vardı. Bilge türkücülerle, türküler gider yerini bulur. İnsan yaşamını tamamen yok etmediğin sürece dünyanın hiçbir yerinde müzikleri yok edemezsin.  Çünkü o etnik müziklerin var olma sebebi bi de onlardan halktan çıkıyor. Tamamen halkın kökünü kazırsan türküler de biter. Ama yeni doğanlar kendi müziklerini yapmaya başlar. Yine topraktan o fidanlar fışkırır ve yine o kokusunu verir. Bilge türkücülerin bilgece anlatılan her şey doğru vücut bulacağına inanıyorum'' diye konuştu.

Türkülerde söz unsuru olarak ayaklar vardır

Halka ait olan, kendi duygusunu, düşüncesini, sevincini, hüznünü, kederini, sevgisini, hasretini dile getirdiği ortak bir paydada buluşup paylaştığı en etkili müzik türünün "Halk Müziği'' olduğunu ifade eden Aynur Haşhaş, ''Bu kadar büyük bir kültür hazinesine sahip olan Türk Milleti'nin müziğinin de zengin bir doku içerisinde olması kaçınılmazdır. Aşık Edebiyatında "Ayak'' kavramı, melodi unsuru olarak değil söz unsuru olarak kafiye (uyak) manasında kullanılmış. Türk Halk Müziği'ndeki ezgilerde, belli karakteristik sesleri bünyesinde bulunduran dizi grupları vardır. Genellikle bu gruplara "Ayak" adı verilir. Kerem Ayağı, Garip Ayağı, Hicazkör Ayağı, Divan Ayağı, Müstezat Ayağı, Misket Ayağı, Hizzam Ayağı, Bozlak Ayağı, Saba Ayağı, iki ve daha fazla ayaklı Türküler olmak üzere çeşitleri çeşidi vardır. Mesela sanat müziğinde uşak makamında olan bir eser, halk dilinde hüseyni ayağına denk gelir'' dedi.

Gençlere türküleri sevdirecek ortamlar hazırlanmıyor

Medyanın türkülere çok yer vermediğinden dert yanan Aynur Haşhaş ''Türkücülere gerek ilgi ve değer verilmiyor. Türkü ödülleri bile fantezi müzik yapanlara, arabeskçilere veriliyor. Türkücüler görmezden geliniyor. Türkücülerin içindeki bilge olan kişiler de görülmüyor. Türküler bitmez. Bir de insanlarda sanki Türkü dinlemek onları avam edecekmiş gibi bir hisse kapılıyorlar. Bir çok insan Türkü hariç her türlü müziği dinliyor. Oysa türkü yerine klasik müzik dinliyorum deseler o zaman hak verebilirim. Halk müziği ve türkülerin yükselişi tamamen gençlerin bakışı ile ilgili. Gençlere türküleri sevdirecek ortamlar hazırlanmıyor. Medya televizyonlarda türkülere yeterince yer vermiyor. Oysa insanlar kendi kültürlerinin kıymetini bilmeli'' diye konuştu.

Derlemecilikle ilgili her şeyi öğrendim

Uzun yıllar derlemecilik yapmış, derlediği türkülerden albümler yapmış bir isim olan Aynur Haşhaş,
''Konservatuara 1983 yılında şan talebesi olarak başladım. İkinci sınıfta ben derslerdeki monotonluğu sorgulamaya başladım. Türküleri anlamak için yöreleri öğrenmek gerekiyor diye düşündüm. Anadolu'yu, Ege'yi ve Karadeniz'i köy, köy gezdim. Aşık Veysel’in, Ruhsati’nin yaşadığı yerleri gördüm. Bazı ozanların çocuklarıyla, torunlarıyla tanıştım. Derlemecilikle ilgili her şeyi öğrendim. İlk gezimizi Antalya’da Elmanlı köyüne yaptık. Derlemeciliğim sırasında güzel insanlarla tanıştım. Derleme çalışmalarımı her bölgede sürdürdüm. Bir tek Güneydoğu Anadolu'ya gidemedim. Onun dışında Anadolu'nun her yerine gittim. Böylece anonim ve kendi eserlerini derledim'' dedi.

Halkla büyüyen bir sanatçıyım

'Gönüllere damla olabiliyorsam ne mutlu' diyen Aynur Haşhaş, '' Halkla büyüyen bir sanatçıyım. Ben türküleri notalarla okumayacağım, türküleri anlatacağım dedim. Şimdi türküleri anlatıyorum. Ben halkın yarattığı bir sanatçıyım. Yelpazemi genişleterek yürüdüm. Musa Eroğlu ile bir düet yaptım. Yusuf Hayaloğlu dostumu anmak için ‘Dağlarda Kar Olsaydım’ı okudum. Dört parça yaptım yine ikisinin bestesini ben yaptım. Söz ve müziği bana ait olan eserler yaptım. Birçok albümün düzenlemesinin aranjelerini ben yaptım. Ali Haydar Timisi ile olan son çalışmamızda o benim istediğimin fazlasını gerçekleştirdi. Dört deyiş okudum, iki tane aşk türküsü okudum. Bu altı eseri de ''Pervane'' adlı albümde bir araya getirdik.

 

Kaynak: MURAT İLTER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam