SON DAKİKA
reklam
reklam

Padişahların Sofrası

Eklenme Tarihi: 18 Eylül 2020, Cuma - 10:09   Okunma Sayısı: 335489
Asya'dan Anadolu'ya, Orta Doğu’dan Rumeli’ye uzanan bir yemek kültürünün karışımı olan Osmanlı Mutfağı eşsiz lezzetleri ile dünyanın en ayrıcalıklı sofralarının başında geliyor

Osmanlı Mutfağı, 600 yıldan fazla ayakta kalmış Osmanlı İmparatorluğunun bu uzun yıllar içinde birbirinden farklı kültürlerle, milletlerle ve coğrafyalarla olan etkileşimi sonucunda ortaya çıktı. Dikkatlice incelendiğinde Osmanlı mutfağının dünyadaki en zengin mutfaklardan biri olduğunu görebilirsiniz. Özellikle et yemeklerinin hüküm sürdüğü saray mutfağından bazıları yıllar içinde unutulup gitmiş olsa da bazı lezzetler hala hayatımızda olmaya devam ediyor. Aynı zamanda

Türk mutfağının temelini de Osmanlı saray mutfağından lezzetleri oluşturmaktadır. Osmanlı mutfağının lezzetleri dünyanın birçok yerinde tanınıyor ve ilgi görüyor. Bir zamanlar, Asya'dan Anadolu'ya doğru akan Türk boyları, eski uygarlıkların mayaladığı bu topraklara Uzak Doğu'da oluşan o zengin kültürü büyük bir ustalıkla ve yol boyu, geçtikleri her ülkeden aldıkları malzemeyle zenginleştirerek taşıdılar. Osmanlı mutfağını kısaca anlatmak kolay değil. Yüzyılların birikimine gelenekler, geleneklere zengin coğrafi etkinlik eklenince Osmanlı mutfağı tarihçilerin ilgiyle araştırdığı bir kültürel gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

 

Atalarımızdan kalan miras

 

Osmanlı mutfağının ve yemek kültürünün özelliklerini, tarihsel kültürel birikiminin verdiği çeşitlilik ve coğrafyanın ve iklimlerin verdiği zenginlik ve de denizlerin, göllerin getirdiği bereketle birlikte incelenmeli ve düşünülmeli. Çorbanın önemi Osmanlı'da o kadar belli ki evlenme yaşındaki kızların anneleri ve büyük annelerin en büyük korkusu, kızının "adam gibi çorba pişirmeyi bile bilmiyor" diye evde kalmasıydı. Ve bu konuda annesi gibi düşünmeyen kızlara verilen nasihat: "Akılsız başa söz neylesin, tatsız çorbaya tuz neylesin Ya baba evinde kalan kız neylesin" idi. Anadolu ve Rumeli'nde gelişen Osmanlı kültürü ve de bu kültürün önemli bir bölümünü oluşturan mutfak ve yemek töreleri Asya Türklerinin tarihsel birikimiyle birlikte oluştu, gelişti ve ünlendi. Bu hareketli kültür birikimini yeni vatanda geliştirecek, destekleyecek ve üretkenliğini arttıracak bir çok seçenek Osmanlı mutfağını daha da değerli hale getirdi. Karadeniz, Akdeniz ve Ege Denizi ile Marmara Denizi’nin bereketi de eklenince dört mevsimi bir arada yaşayan Anadolu kültürü, Batı'nın bahar keyfi, Güney'in yaz neşesi, Karadeniz'in sonbahar güzelliği de eklenince Osmanlı mutfağından eşsiz lezzetler çıkması kaçınılmaz hale geldi. Ülkenin her mevsim yetişen taze sebzeleri ve değişik meyveler ile zenginleşen yemek kültürü atalarımızdan alan mirasla bugünlere kadar geldi. Osmanlı mutfağının ve yemek kültürünün özelliklerini, tarihsel kültürel birikiminin verdiği çeşitlilik ile coğrafyanın ve iklimlerin verdiği zenginlik ve de denizlerin, göllerin getirdiği bereketle birlikte incelenmesi gerekir.

 

Baş tacı çorbalar

 

Osmanlı yemekleri, her zaman sofraların baş tacı olan çorbalarla başlıyor. Sağlıklı yemeklerin birincisi kabul edilen çorbalar et suyu, tavuk suyu, yoğurt; balık çorbaları da balık suyu ile zenginleştiriliyor ve pirinç, bulgur, tarhana unu, kuru ve taze sebzeler ve sebze kökleriyle kaynatılarak yapılıyor. Ve adeta, mideleri kendinden sonra gelecek yiyeceklere hazırlamak ve hazmettirmek için görevlenmiş sayılıyor.

Coğrafyanın, mevsimlerin, toprağın verimi, koyun, kuzu, dana gibi kırmızı etler, balık, tavuk gibi beyaz etler, kümes hayvanları ve av etleri Osmanlı mutfağı et yemeklerinin temel taşları. Salça, soğan, sarımsak gibi yan malzemeyle tatlandırılan et yemeklerinin bir kısmı uzun sürede ve ağır ateşte pişer. Kebaplar, köfteler, fırında, mangalda, ızgarada pişirilir. Genelde, yörelere göre değişen ezmeler, taratorlar, turşular, yeşil salatalar ya da yoğurtla birlikte yenir. Patlıcan salatası, patates kızartması, şiş kebap ve döner kebabı mutlaka domates, biber ile birlikte sofraya gelir.

 

Yemek mirasını günümüzde yaşatıyorlar

 

İstanbul’daki pek çok mekan unutulmaya yüz tutmuş Türk ve Osmanlı yemeklerini yeniden canlandırmaya çalışıyorlar. Alaturka müziğin mekanla uyum içinde salındığı restoranda, eski İstanbul resimleri, sizi bir anda eski zamana taşıyor. Kendinizi evinizde gibi hissettiğiniz bu mekanlarda yediğiniz yemekler Osmanlı Padişahlarına hazırlanan yemekler gibi özenle hazırlanıyor. Menüde ki yemek çeşidi oldukça fazla. Burada her gün yemek çeşitleri değişiyor, Saray ve Türk mutfağının çok değişik ve farklı tatları sunuluyor. Bu mekanlardan birisine giderek, o lezzetleri tadarak Osmanlı'dan bir günde hissedebilirsiniz.

 Yoğurtlu Yörük Kavurma

 

Osmanlı mutfağının en gözde yemeklerinin başında gelen lezzeti olan Yoğurtlu Yörük Kavurma günümüzde de sofraları süslüyor. Yoğurtlu Yörük Kavurma yapmak için öncelikle kuzu etini parmak şeklinde uzun ve soğanları kuşbaşı doğranması gerekiyor. Tencereye bir su bardağı sıvıyağı dökerek kızdırın, soğanı ilave edip pembeleşinceye kadar kavurun. Daha sonra kuzu etini, tuz ve karabiberi ilave edip suyunu çekene kadar kavurun. Ayrı bir tencerede bir çay bardağı sıvıyağını kızdırıp içine toz kırmızı biberi ilave edin. Beş dakika kaynatın. Yapmış olduğunuz yörük kavurmayı fırın tepsisine alıp üzerine süzme yoğurdu yayarak daha sonra yağda kızarttığınız pul biberi üzerine serpin. Sıcak servis edin.

 

 

Kremalı Mantarlı Saray Kebabı

 

Osmanlı mutfağından Padişahlara layık bir yemek yapmak istiyorsanız, size tavsiyemiz Kremalı Mantarlı Saray Kebabı olacaktır. Hazırlamak için 30 dakika limonlu ve tuzlu suda beklettiğiniz kültür mantarını dörde bölüp susuz olarak ocağa koyun. Suyunu çekene kadar bekletin. Tencerede tereyağını kızdırın, kızan yağa soğan ilave edip pembeleşinceye kadar kavurun. Daha sonra kuşbaşı eti ve mantarı ilave edin suyunu çekene kadar kavurun. Ayrı bir kapta karıştırdığınız su ve kremayı tencerenin içine dökün. Tuz ve karabiberi ilave ettikten sonra kısık ateşte bir saat bekletin.

 

Kastamonu Sütlü Sarma

 

Osmanlı mutfağının olmazsa olmazları arasında yer alan sarmaların, hazırlanış ve malzeme açısından çok çeşitleri bulunuyor. Kastamonu Sütlü Sarma ise Osmanlı mutfağının en seçkin yemekleri arasında gösteriliyor. Yemeği hazırlamak için öncelikle, yer yaprağının saplarını ayıklayıp yıkadıktan sonra büyük bir tencerede çok pişirmeden haşlayın. Kıyma, soğan, su, yağ, baharatlar ve maydanozun hepsini harmanlayıp dolmanın içini hazırlayın. Önceden haşlanmış olan yaprakları, sarma işlemini yapıp tencereye dizdikten sonra, 1 litre su ilave edip kısık ateşte 45 dakika pişirin. Daha sonra sütü ilave edip 15 dakika daha aynı ayarda pişirdikten sonra üzerine eritilmiş tereyağını gezdirerek servis yapın.

 

En gözde yemek Mutancana

 

Osmanlı Mutfağı dillere destan tarifleriyle günümüzde hem yerel, hem de dünya çapında büyülemeye devam ediyor. Zamanında padişahlar için sağlıklı tarifler bulmakla yükümlü görevliler sayesinde sanılanın aksine oldukça başarılı tarifler ortaya çıkmış. Osmanlı İmparatorluğu’nda dönemlerinde çığır açmış padişahların en sevdikleri yemekler de bir o kadar besleyici ve sağlıklı. Ayrıca saray ziyafetlerinde servis edilen ve padişahların en çok sevdiği yemeklerin başında Mutancana geliyor. Kuzu etinin, erik, kayısı, üzüm, incir gibi meyve kuruları ve badem ile birlikte hazırlandığı yemeğin yapımı oldukça meşakkatli bir lezzet. Edirne ile özdeşleştirilen bu yemek, kuruyemişlerle birlikte renklendirilir. Ayrıca tavuk etinden yapılan başka bir çeşidi de yer alıyor.

 

Sultanlara layık lezzetler

 

Osmanlı saray mutfağında, bazı lezzetler dönemin sultanı ile özdeşleşmiş. Deniz ürünleri ve mantıya düşkünlüğü ile bilinen İstanbul Fatihi Sultan Mehmet, mantıyı iki günde bir yermiş. Deniz ürünlerinden ise en sevdiği ”mah-i mar” denilen kekikli yılan balığıymış. Karides, balık yumurtası, hayvar gibi diğer deniz ürünleri ile de oldukça haşır neşirmiş. Deniz ürünlerine olan bu zaafı bu mutfağın da döneminde gelişmesine neden olmuş. Trabzon doğumlu olan Kanuni Sultan Süleyman doğduğu topraklardan etkilendiği için Hamsi ve hamsiden yapılmış lezzetleri çok severdi.

En sevdiği yemek soğanlı yumurta olan Sultan 2.Abdülhamit, yapımı 3,5 saat kadar süren bu yemeği her kim güzel yaparsa ödüllendirmiştir. Yuvarlak kesilmiş soğanlar tavada öldürüldükten sonra, halkaların içine kırılan yumurta kaskatı olana kadar ağzı kapalı bir tavada 3,5 saat pişirilirdi.

Bir aşk hikayesiyle buluşan yemeğin adı olan ”Hünkar beğendi”. Zamanın Fransa İmparatoru III. Napolyon’un eşi Eugenie’nin iade-i ziyaret yaptığı esnada, saray mutfağındaki hiçbir yemeği beğenmemesi üzerine, padişah Sultan Abdülaziz’in en sevdiği yemeğin servis edilmesiyle Fransa İmparatoriçesinin de beğenisini kazanan ve tarifini ülkesine götürmesini sağlayan lezzettir.

Yeniçeri ocağını kaldıran, Sultan 2.Mahmud’un en sevdiği yemek tavuk, üzüm ve kayısı kurusu, badem ve bal ile yapılan Ballı mahmudiye yemediği.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam