SON DAKİKA
reklam
reklam

Yüz yıllık tarihin tanıkları

Eklenme Tarihi: 30 Eylül 2020, Çarşamba - 09:05   Okunma Sayısı: 317129
Beyoğlu’nda açılan ‘İmparatorluklar Arasında, Sınırların Ötesinde’ sergisi, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan imparatorluklarının son yıllarına dair anılardan oluşuyor

Osmanlı'nın modernleşme sürecine ve tarih sahnesinden çekilmesine tanıklık eden Köpe ailesinin anılarına dayalı "İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde" SALT Beyoğlu'nda açıldı. Sergi, Osmanlı’nın son yıllarında, İmparatorluk sınırları içerisinde Köpe ailesinin II. Meşrutiyet, I. Dünya Savaşı ve mütareke dönemindeki anılarına dayanıyor. Detaylı arşiv kayıtları ise görsel bir anlatı sunuyor. Sergi, 27 Aralık'a kadar ziyaretçiler tarafından gezilebilecek. Meşrutiyet, I. Dünya Savaşı ve mütareke döneminden detaylı arşiv kayıtlarıyla görsel bir anlatı sunar. Aile üyelerinin Braşov, İstanbul, Selanik, Edirne ve Konya gibi şehirlerde şekillenen hayatları, itinayla muhafaza edilmiş kişisel belgeler aracılığıyla siyasal, toplumsal ve diplomatik tarihin dönüm noktalarına ışık tutar. Ailenin hikayesi, Transilvanya’nın Braşov şehri yakınlarında bir köyde doğup büyüyen Andras Köpe ile Breton bir aileden gelen Léocadie Tallibart’ın İstanbul’da yollarının kesiştiği Tanzimat Dönemi’nde başlar. Andras, Avusturya İmparatorluğu’nun baskılarından Osmanlı başkentine kaçmıştır; Léocadie, saatçi ve mücevherci kardeşi Louis ile mimar kardeşi Pierre’e eşlik etmek üzere şehirdedir. 1842’de evlenen çiftin ikinci çocuğu olan ve aile arşivinden mektupları sergide yer alan Charles ise, Cenova kökenli Trabzonlu bir Levanten aileye mensup Rose-Marie Marcopoli ile 1882’de hayatını birleştirir. Charles ve Rose-Marie’nin Charlotte, Ida, Taib, Ferdinand, Antoine ve Eugène adında çocukları olur. Nefin Dinç (James Madison University), Erol Ülker (Işık Üniversitesi) ve Lorans Tanatar Baruh (SALT) tarafından hazırlanan sergi, İstanbul’daki Macar Kültür Merkezi tarafından desteklenmektedir.

Altı kardeşin hikayesi

Fransızca eğitim alan, konuşan ve yazan altı kardeş, hiçbir zaman Avusturya-Macaristan tabiiyetinden Osmanlı tabiiyetine geçmez. Taib, 1914’te savaşın başlamasından kısa bir süre sonra Braşov’a giderek müttefik Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun üniformasını giyer. İki yıl sonra İstanbul’da Avusturya-Macaristan ordusuna katılan Antoine, 1917’de Suriye ve Filistin’de görev yapar. Savaşın sona erip iki imparatorluğun çöküş sürecinin başladığı dönemde çoğu İstanbul’da ikamet eden Köpe ailesi üyeleri, 1918’de Mondros Mütarekesi’ne, 1919’da Paris Barış Konferansı’na, 1920’de de şehrin İngiliz, Fransız ve İtalyan askerî makamlarınca resmen işgaline şahit olurlar.

Yüzlerce fotoğraflık arşiv

Çok uluslu imparatorluğun çok kültürlü sakinleri olan ve geriye çok kapsamlı bir aile arşivi bırakan Köpelerin yaşantıları, tabiiyet ve vatandaşlık ilişkilerinin ulusal kategoriler içerisinde belirgin ayrımlarla tanımlanmadığı tarihsel bir bağlamdan izler taşır. İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde, Antoine’in bu arşivden ciltler dolusu anı ve karikatürleri, görüntü ve ses kayıtlarının yanı sıra, büyük bir kısmı ağabeyi Taïb’e ait yüzlerce fotoğraftan bir seçkiyle Osmanlı ve Avusturya-Macaristan diplomatik ilişkilerinin gündelik hayata nasıl yansıdığına bakar. Bir aile tarihinden yola çıkarak 19. yüzyıldan 20. yüzyıla, imparatorluktan ulus devlete geçişte sınırların belirsizliğine, kimliklerin değişkenliğine ve hayatların devingenliğine dikkati çeker.

 

Bir tarihe tanıklık ettiler

İmparatorluklar Arasında, Sınırlar Ötesinde kapsamında çevrimiçi ortamda gerçekleştirilen ilk programda, Osmanlı’nın modernleşme süreciyle tarih sahnesinden çekilmesine tanıklık eden Köpe ailesinin anılarına dayalı serginin yapım süreci incelemeye açıldı. Sergiyi hazırlayan Nefin Dinç (James Madison University), Erol Ülker (Işık Üniversitesi) ve Lorans Tanatar Baruh (SALT) ile destekçi kurum Macar Kültür Merkezi’nin müdürü Gábor Fodor’un katılımıyla Köpelerin aile arşivinin II. Meşrutiyet, I. Dünya Savaşı ve Mütareke dönemine dair anlattıkları yorumlandı. Hayatları Braşov’dan İstanbul’a, Selanik’ten Edirne ve Konya’ya uzanan aile üyelerinin kişisel belgeleri üzerinden, Osmanlı ve Avusturya-Macaristan diplomatik ilişkilerinin gündelik hayata yansımaları değerlendirildi.

Ölüm ve hayat olasılıkları

Çalışma Grupları’nın ikinci programında, sanatçı ve akademisyen Burak Delier’in başlattığı araştırma tartışmaya açılacak. Çevrimiçi ortamda düzenlenecek yedi oturumluk atölyede Delier ve kayıtlı katılımcılar, ölüm ve hayat biçimleri arasındaki bağlantıları siyaset, ekonomi, toplumsal ilişkiler ve sanat pratikleri üzerinden irdeleyecek. Metin okumaları, yorumlamalar, mekân incelemeleri ve performatif öğrenme yöntemleri eşliğinde, ölümle karşılaşma anlarının yaşam için ne gibi olasılıklar barındırdığına bakılacak. Program; 3 Ekim, 17 Ekim, 31 Ekim tarihlerinde takip edilebilir. Program döneminde, davetli uzmanların katılımıyla herkese açık olarak düzenlenecek buluşmaların ayrıntıları, SALT Online sosyal medya kanallarında duyurulacaktır.

Dünyanın salt biyolojik sorunu

Delier’in araştırmasının amaçlarına ilişkin bilgi, kendisinin kaleme aldığı şu metinden edinilebilir: “Günümüzde biz modernlerin hayatı ancak ölüm ve son fikirleriyle anlaşılabilir. Bu, sadece bilim insanlarının son kırk sene içerisinde yoğunlaşarak söylemekte olduğu ‘türün ölümüne/sonuna doğru yol almakta oluşumuz’ bakımından değil, aynı zamanda ölümlerden geliyor oluşumuz (sömürgecilik, savaşlar, katliamlar, tehcirler, soykırımlar) bakımından da böyle. Bunun yanında, bugünkü dünyamızda salt biyolojik bir sorun olarak anlaşılan saf bir ‘doğal ölüm’ (eceliyle ölmek) fikrinin üzeri örtülmüş durumda; dünyamızda her ölüm az ya da çok insan yapımı. Ne yaşayanlar olarak biyolojik ölüme erişimimiz var ne de erişebildiğimiz ölümler saf ve doğal; fakat toplumsal, politik, ekonomik organizasyonlar üzerinden birçok ölüm biçimine erişimimiz var: ‘medeni ölüm’, ‘beşerî ölüm’ ‘çıplak hayat’ çalışma hayatındaki biyolojik/fiziksel/sınıfsal ölümler ve zihinsel tükenişler, sağlık hizmetlerine, sağlıklı ve ucuz ve gıdaya ulaşma-ulaşamamaktan kaynaklanan ölümler olarak sayılabilir.

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam