Ülke ekonomisi, İBB’nin faaliyetleri ve Ümraniye Belediyesi’nin kendi çalışmaları hakkında konuşan Üreten, AK Parti iktidarına da yüklendi. Üreten; “Sayenizde, zaten ekonomik krizde olan ülkemizde, kriz buhrana dönüştü. Uçmuyoruz, hep birlikte fakirleşiyoruz. Yaşanan gerçek bu. Ak Parti olarak yarattığınız sonuç, işçimiz için, emekçimiz için yine hüsran oldu. Yapamadınız!” dedi.
Mehmet Özgür Üreten, konuşmasında şu cümlelere yer verdi:
“Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz bir yerel seçim süreci yaşadık 31 Martta. Ne oldu? Muhalefet, özellikle Millet İttifakı 11 büyükşehri kazandı. İstanbul seçimi iptal edildi, İstanbul seçmeni 23 Haziranda tekrar seçime gitti, arada da Türkiye siyasetine çok güzide bazı cümleler eklenmiş oldu. Örneğin, "Koskoca İstanbul seçimi 14 bin oy farkla kazanılır mı?" cümlesi Türkiye siyasi terminolojisine girdi, sizlerin de demokrasiye bakışınızı tekrar gözler önüne sermiş oldu.
Hiçbir şey olmasa bile, kesin bir şey oldu." cümlesi Ak Partinin, önemli pozisyonda bulunan bir kişi tarafından dillendirildi. Hatta, İstanbul seçimlerine müdahale edebilmek için, INTERPOL tarafından kırmızı bültenle aranan Osman Öcalan bulundu, ayağına TRT muhabiri gönderildi; seçime müdahale edebileceğini düşündükleri açıklamalar, onlara yaptırtıldı. Velhasıl hiçbiri işe yaramadı. Vatandaş sizin söylemiş olduğunuz sözlerin tamamını bir kenara koydu ve gitti kendi iradesini, ortaya çıkaran bir seçim sonucuna imza attı.
Sayenizde, zaten ekonomik krizde olan ülkemizde, kriz buhrana dönüştü. Şimdi gelmiş olduğumuz noktada vatandaşlarımız ağır bir yoksullukla mücadele ediyor. Ekonomik buhranın müsebbibi sizsiniz arkadaşlar. On sekiz yıldan beri siz yönetiyorsunuz. İzlemiş olduğunuz ekonomik politikalar nedeniyle, sizin ortağınız, askıda ekmek kampanyası başlatmak zorunda kaldı.
Fakat belli oluyor ki, AK Parti kanadından, halkın yaşadığı gerçekler gözükmüyor arkadaşlar. Saraylarda; eğlenceler, ziyafetler tam gaz devam ediyor. Mesela, size göre uçuyoruz, oysa 2014'ten beri, fiilen Başkanlık rejimine geçildiğinden beri, fakirleştik. Uçmuyoruz, hep birlikte fakirleşiyoruz. Yaşanan gerçek bu.
Son örnek Asgari Ücret arkadaşlar. Ülkemizde emek gücünün, alın terinin karşılığı olarak ödenen bedelin yüzde 43’ü Asgari Ücrettir, bugün çalışanların yüzde 43ü Asgari Ücret ile geçinmektedir. Bu bağlamda, ülkemiz için, Asgari Ücret bir taban değil, temel geçim kaynağı haline gelmiştir dedik. Avrupa'da ki, en düşük asgari ücrete sahip olan ülkenin maalesef ülkemiz olduğunu belirtmek durumundayız dedik.
Aralık 2019’da, Asgari Ücretli bir vatandaş, maaşıyla, 392 Dolar veya 5 Çeyrek Altın alabiliyordu. Günümüzde ise, Asgari Ücretli bir vatandaş artan Dolar kuru nedeniyle sadece 297 Dolar veya 3 Çeyrek Altın alabilmektedir. Dolar bazında yüzde 32 seviyesinde, Altın bazında ise yüzde 40 seviyesinde bir alım gücü kaybı gerçeği ile karşı karşıyayız.
Tüm bu gerçekler ışığında; asgari ücretin, en azından 297 dolar seviyesini koruyarak, 3.100 Lira olması gerektiğini anlattık. Biz esnafımızın da, özellikle küçük esnafımızın da, mevcut salgın koşullarında nasıl zor durumda olduğunu biliyoruz. Asgari ücret 3.100 Lira olsun ama bunun vergi yükü de esnafımıza, işverene yüklenmesin, devlet karşılasın dedik. Defalarca söyledik. 3.100 Lira büyük bir para değil, yapmassanız biz yapacağız zaten, Cumhuriyet Halk Partili Belediyelerin tamamı 3.100 Lira aylık verecekler dedik.
Bugün geldiğimiz noktada; Ak Parti olarak yarattığınız sonuç, işçimiz için, emekçimiz için yine hüsran oldu. Yapamadınız! Bizler de söylediğimizi gerçekleştirmenin, haklı gururunu yaşıyoruz. Artık, Cumhuriyet Halk Partili Belediyeler, en az 3.100 Lira asgari ücret veriyor.”
Size göre pandemi de kontrol altında, orada da bir sıkıntı yok. Hatta veri açıklamaya da gerek yok; kimse bir şey bilmese hayat çok daha iyi olacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, bu karşı konulamaz vahameti görüp, elindeki verileri açıklamaya başlamasıyla, kamuoyunun gerçekleri öğrenir hale gelmesi, hepimizin de malumudur.
Şimdi, bu kadar ağır bir durumda, bizim belediye başkanlarımız, vatandaşa hizmet için özel bir çaba gösteriyorlar. Bahane bulmuyorlar hiçbir konuda, ama iktidarın da, bizim belediyelerimizin yapmış olduğu işleri, engelleme yönünde çabaları var.
Milletimiz, salgın koşullarında 1 liralık desteğe dahi ihtiyacı varken, Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin ihtiyaç sahipleri için topladığı 7 buçuk milyon liraya iktidar tarafından el konuldu arkadaşlar.
Daha yakın bir örnek: İstanbul Halk Ekmek meselesi. Biliyorsunuz, Halk Ekmek normal piyasa koşullarının neredeyse yarısı fiyatına sağlıklı ekmek üreten, satan bir kuruluş. Ucuz fiyata, sağlıklı ekmek alabilmek için yurttaşlarımız da yüksek rağbet gösteriyor. Mevcut 117 adet büfe ile İstanbul Halkı’nın hâlihazırda 3’te 1i, Halk Ekmeğe ulaşabiliyor. Bizler de tamamının ulaşabilmesini istiyoruz. Bu büfelerin sayısının artırılması için, Büyükşehir uhdesinde olan yerlerde, 142 yeni büfe kurulabilmesini Ak Parti ısrarla reddediyor. Bunu niye engelliyorsunuz arkadaşlar? Vatandaş aç. Sizin ekonomik politikalarınızın sonucunda vatandaş eziliyor. Emekçiler eziliyor ve ekmek alabilmek için çaba gösteriyor.
Ümraniye’mizde de, Belediyemizde de, durum pek farklı değil arkadaşlar. Bir kaç örnek vermek gerekirse, Ümraniye Belediyemiz kâğıt üzerinde borçsuz belediyelerden biriydi. Fiiliyatta borçsuz belediyeler yoktur ama kâğıt üzerinde borçsuz belediyeler olabilir. Sizler, beklenen ve olması gerekenden çok daha kısa zaman içinde, kaynakları tüketeceğinizi fark ettiniz ve meclisimizden borçlanma yetkisi almak zorunda kaldınız.
Site Mahallemiz’de 189 ada 4 parselde gerçekleştiren, Kentsel Dönüşüm Projesi hala daha bilinmezlikleri barındırmaya devam ediyor arkadaşlar. Ümraniye Belediyemize ait, plan tadilatı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılmış olan arsa. Tekraren söylüyoruz ki; yolun diğer tarafında yaşayan ve buraya deplase edilen yurttaşlarımızın, en yüksek yaşam koşullarına sahip olmasını, bizler de istiyoruz. Bu yüzden, planlama, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılırken, vatandaşlarımız aleyhine olabilecek bir durum ortaya çıkmasın diye itiraz etmedik.
Fakat kendi kaynaklarımızdan öğrendiğimize göre, planlanan 42 bin metrekarelik toplam inşaat alanının içinde, deplase olacak vatandaşlarımız tarafından kullanılacak olan konut alanlarıyla, hiçbir ilgisi alakası olmayan, 8 bin 500 metrekare ticari alan yapılması planlanmış.
Ümraniye’nin göbeğinde, arsası Ümraniye Belediyemize ait bir yerde, devasa bir inşaat yapılıyor. Aylardır da soruyoruz ama kimseye bilgi verilmiyor. Bir gizemdir sürdürülmek isteniyor. Neden arkadaşlar? Bulvarın karşısında Finans Merkezi yakın gelecekte hayata geçecek. Bölgede, günlük değişim gösteren nüfusun ve trafik sirkülasyonun artacağı aşikar. Bölgede çok daha fazla, kamuya ait kreş, gündüz bakım evi ve benzeri sosyal tesislere ihtiyaç olacak.
Arsa sahibi Ümraniye Belediyesi olarak, sıkışınca sorumlusu biz değiliz, Bakanlık, diye topu attığınız, yine Ak Parti tarafından yönetilen proje ortağınızdan bilgi alın ve kamuoyunu acilen bu konu hakkında aydınlatın.
Başka bir örnek: Ümraniye Belediyemiz, Elmalıkent Mahallemiz’de 62 bin 500 metrekarelik bir alanın, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi uyarınca Riskli Alan ilan edilmesini, kendisine hedef belirledi ve bu yönde azami çaba harcadı. Ne gariptir ki, bu alan, 5 buçuk Mahalle olarak bildiğimiz, teknik olarak imar durumu ve jeolojik olarak aynı diyebileceğimiz, 2B tapulu 7 milyon 150 bin metrekarelik alanın içinde, hali hazırda en az yapı yoğunluğunun olduğu, arsanın yarıdan fazlasının üzerinde hiç yapı olmayan ve üzerinde en düşük nüfusun bulunduğu 62 bin 500 metrekaredir.
Son sekiz yılda İstanbul’da, 73 adet Riskli Alan ilanı yapılmış olup, bunlar içinde en düşük nüfus ve yapılaşma yoğunluğuna sahip ilan, malesef bu alandır. Belediyemiz ve yine proje ortağı bakanlık, adeta sınırları zorlayarak bir ilke imza atmışlardır. Bu günlerde de Ümraniye Belediyemiz, proje ortağı ile beraber, üzeri boş, üzerinde yaşam olmayan arsalara inşaat yapmayı, Kentsel Dönüşüm diye, kamuoyuna lanse etmekle meşgul ...
Bu izaha muhtaç örnekleri çoğaltmak mümkün. Diğer taraftan, vatandaşlarımız Cumhuriyet Halk Partili Belediyeler sayesinde, şeffaf ve hesap veren yönetim anlayışıyla, kaynakların daha önceki döneme göre nasıl daha verimli kullanıldığını takip edebiliyor. İstenirse kamu kurumlarında, sorunsuz bir şekilde, asgari ücretin, nasıl en az 3 bin 100 Lira olabileceğini görüyor.
Hepinizi saygı ile selamlıyorum. 2021 yılının ülkemiz ve dünya halkalarına sağlık, mutluluk ve esenlikler getirmesini diliyorum.”
Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: SİNAN ERDOĞDU
