SON DAKİKA
reklam
reklam

Geleceğimiz kurumasın!

Eklenme Tarihi: 15 Nisan 2021, Perşembe - 11:36   Okunma Sayısı: 152700
İklim değişikliği, artan nüfus, sanayide, evlerde ve tarımda suyun bilinçsiz tüketilmesi gibi nedenlerle insanlık susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyor. Suyun insan vücudu için bir çok yararı olduğu düşünüldüğünde suyun önemi daha da artıyor

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de susuzluk giderek ciddi boyutlara yaklaşıyor. Dünya Doğal Kaynaklar Enstitüsü, WRI tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye, su sıkıntısı çeken ülkeler arasında 32. sırada yer alıyor. 2030 yılında nüfusun 100 milyonu geçeceği tahmin ediliyor. Bu da kişi başına düşen su miktarının yıllık 1.120 m³ olması anlamına geliyor. Ülkemiz artan nüfusu ve azalan su rezervleri ile birlikte su fakiri bir ülke olma yolunda hızla ilerliyor. Birleşmiş Milletler, 2030 yılında küresel su arzının %40 üzerinde olacağını öngörüyor. Dünya genelinde 630 milyondan fazla kişinin temiz suya erişimi bulunmuyor. Ambalaj atıkları, bilinçsiz kullanım gibi türlü sebeplerden bugün 2,4 milyar kişi sağlıklarını riske atacak derecede kirli su kullanmak zorunda kalıyor. Dünya Su Günü kapsamında TEMA Vakfı, özellikle salgın döneminde orman ve su kavramlarının unutulmaması gereken önemine dikkat çekti. TEMA Vakfı, Dünya Orman Haftası ve Su Günü kapsamlarında, koronavirüs salgınının insan sağlığı ile gezegenimizin sağlığı arasındaki ilişkiyi daha açık hale getirdiğinin altını çizdi.

Suyun değeri bir kez daha anlaşıldı

Koronavirüs salgının damgasını vurduğu son bir yılda, ormanları tahrip etmenin çeşitli hastalık ve salgınları beraberinde getirdiğinin ve yeterli temiz suya erişimin öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirten TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, doğal ormanların korunmasının ve tahrip edilen orman alanlarının yeniden ormanlaştırılmasının gelecekte karşılaşılacak salgın risklerini azaltacağını söyledi. Su stresi çeken ülkemizde salgın döneminde alınan tedbirler kapsamında suyun değerinin bir kez daha anlaşıldığını umduklarını belirten Ataç, “Dünya karasal alanının yüzde 30'unu oluşturan ormanlar akarsu akışlarının yüzde 60'ını sağlıyor. Bu da içme sularımızın büyük bölümü ormanlardan geliyor demek. Ormanların tahrip edilmesi bölgeyi daha kurak hale getirirken, suyla taşınan organik madde ve toprak nedeniyle suyun kalitesi bozuluyor” diye konuştu.

Ormanlar fizyolojik ve psikolojik olarak insan sağlığını etkiliyor

Ormanlara yakın olan insanların, ormanlardan uzak olanlara kıyasla daha uzun ömürlü olduklarına ilişkin araştırmalar olduğuna değinen Deniz Ataç, “Ormanda vakit geçirmenin, tansiyon ve kalp atışlarını düzenlediğine, kas gerginliğini, insan tenindeki elektrik yükünü ve stresi azalttığına, bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğine, kansere karşı mücadele eden hücre sayılarını artırdığına dair bulgular var” diyerek ormanların hem fizyolojik hem de psikolojik olarak insan sağlığını etkilediğinin araştırmalarla ortaya konduğunu belirtti. Salgın hastalıkların yaklaşık yüzde 50’sinin başta orman tahribatı olmak üzere arazi örtüsü değişiminden kaynaklandığının ifade edildiğini belirten Ataç, “Geçmiş yıllara göre dünyada orman tahribatı azalmakla birlikte ne yazık ki hala alarm seviyesinde yüksek. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre son 5 yılda dakikada yaklaşık 20 futbol sahası büyüklüğünde orman alanı tahrip ediliyor” dedi.

 

Su kanunu bir an önce çıkartılmalı

TEMA Vakfı’nın hazırladığı Su Kanunu Tasarısı’na da değinen Ataç, “Vakfımızın Su Kanunu Tasarısı çalışması; su varlığının korunmasında hukuksal, yönetimsel ve etik yeni ilke ve kurallar getirmektedir. Hazırlanan su kanunu tasarısı ile yaşamın sürdürülebilmesinin temelini oluşturan su varlığının havza yaklaşımı çerçevesinde, toplumun yeterli miktarda ve uygun kalitede suya erişim hakkı ile ekosistemin su hakkını sağlayacak, ekonomik ihtiyaçlarla ulusal güvenlik gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde yönetilmesi amaçlanmaktadır. Bunun gerçekleşmesi için Kanun tasarısında belirlenen ilkelerle çizilen çerçeve kapsamında su varlığının daha verimli kullanımı sağlanacaktır” sözleriyle Türkiye’nin bir an önce Su Kanunu’na ulaşmasını umut ettiklerini belirtti.

Su, hayatta kalmamızı sağlayan en önemli yakıt

Vücuttaki su eksikliğinin en temel göstergesi susamak olsa da dikkat dağınıklığı, baş ağrısı gibi şikayetlerin temelinde de günlük ihtiyacımızı karşılamamak yatıyor. Su, öncelikle vücudumuzun temizlenmesi ve organların işlevini sürdürebilmesi için gerekiyor. Suyun hücrelere besin ve oksijen taşınması ile vücut ısınının düzenlenmesinde de etkili. Bu nedenle su içmek için susamayı beklemeyin. Çünkü su ihtiyacını karşılamamak çeşitli sorunları da beraberinde getiriyor. Ayrıca susuzluk nedeniyle gün içinde halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, dikkat dağınıklığı gibi birçok sorun yaşanabilir. Fazla miktarda su kaybedilmesi ise ‘dehidratasyon’ olarak tanımlanır. Vücudumuzdaki suyun yüzde 10’unun kaybedildiği durumda hayati bir tehlike yaşanır. Sadece susadığınız zamanlarda su tüketiyorsanız, vücudunuzda dehidratasyon başladıktan sonraki dönemde önlem alıyorsunuz demektir. Bu sorunları yaşamamak için düzenli su tüketimine özen gösterilmesi gerekiyor.


Hastalıklarla savaşta su çok önemli


Su, vücuttaki toksinlerle savaşmak ve vücudun bu toksinlerden arındırmak için vazgeçilmez bir öneme sahip. Yeterli su tüketiminin özellikle üriner sistem enfeksiyonları, böbrek taşı oluşumunun önlenmesi ve enfeksiyona neden olan bakterilerin temizlenmesi ile hipertansiyonun önlenmesine fayda sağlıyor. Bununla birlikte su, solunum yollarını temizlerken, alerji ve soğuk algınlığı durumu üzerinde oldukça etkili oluyor. Dolayısıyla oluşabilecek olan pek çok hastalığa da yatkınlığı azaltmaya fayda sağlayıp vücudun iç dengesini sağlamaya yardımcı oluyor.

Tarımsal sulamada %40 tasarruf

Dijital Tarım İstasyonu çözümü, doğru anda sulama önerisi sayesinde suyun gereğinden fazla kullanılmasının önüne geçerek su kaynaklarının korunmasını sağlıyor. Havanın ve toprağın nemini ölçen, ne zaman yağmur yağacağını veya kuvvetli rüzgâr çıkacağını önceden haber veren çözüm sayesinde, çiftçiler daha dengeli sulama yaparak kaynakları daha verimli kullanma imkânı buluyor. Bölge, coğrafi koşullar, yetiştirilen ürün ve kaynaklar göz önüne alındığında sulamada yüzde 20-40, gübrelemede yüzde 15-20, ilaçlamada yüzde 20-30, elektrikte ise yüzde 25-40 arasında tasarruf sağlayan Dijital Tarım İstasyonu, tarımsal ürünün çeşidine göre de verimlilikte yüzde 10-15 arası artış ve ürün kalitesinde ciddi iyileşmeler sağlıyor.

Ambalajlarda geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı

Sürdürülebilir bir gelecek ve sağlıklı bir dünya oluşturulması için firmalar, yenilikçi yüzde 100 sürdürülebilir ve geri dönüştürülmüş veya yenilenebilir kaynaklardan yapılmış ambalajlar konusunda çalışmalar yapıyor. Halihazırda yüzde 100 geri dönüştürülebilir şekilde dizayn edilen PET şişelerinin yanı sıra, her yıl ambalajlarda kullanılan geri dönüştürülmüş PET (rPET) kullanım oranını artırıyor. Şirketler bu doğrultuda 2020 yılında yüzde 50’si geri dönüştürülmüş ambalajlara geçişi başlattı. Döngüsel ekonomiye de destek veren şirketler, son 5 yılda gerçekleştirilen yüzde 40 ambalaj azaltımı çalışmaları ile 200 bin adet ağaç eşdeğeri sera gazı salımı engellemiş oldu.


Gri su kullanımı ile sudan yüzde 50 tasarruf

Su krizi ile mücadelede “gri su” kullanımı oldukça büyük önem taşıyor. Pompa teknolojileri ile gerçekleştirilen ham su transferi ve dağıtımı, kullanım sonrasında oluşan atık suların etkili ve verimli bir şekilde yönetilmesi de ekosistem ve dolayısıyla geleceğimiz için hayati önem taşıyor. Özellikle “gri su” olarak adlandırdığımız, siyah su (tuvalet suyu) haricinde bir evden kaynaklanan yani duştan, küvetten, lavabodan, mutfaktan, bulaşık ve çamaşır makinesinden gelen, kimyasal ve dışkı içermeyen atık suların verimli kullanılması amacıyla geliştirilen arıtma sistemleri ile konutlarda ve ofislerde kullanılan sudan yüzde 50’ye varan oranlarda tasarruf sağlanabilir. Çünkü evlerde tüketilen suyun yaklaşık yüzde 26’sı tuvaletlerde, yüzde 22’si çamaşır makinelerinde, yüzde 17’si duşta, yüzde 16’sı musluklarda kullanılıyor ve bu evsel atık sular, gri suların yüzde 50’sini oluşturuyor. Gri su geri kazanım sistemlerinde suyun tekrar basınçlandırılması için firmalar akıllı pompalar üretiyor. Suyun etkili ve verimli kullanımına yönelik olarak geliştirilen çevreci ve akıllı pompalar gri su geri kazanım sistemleri için ideal çözümler sunuyor

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam