SON DAKİKA
reklam
reklam

İstanbul'un tarih mirası

Eklenme Tarihi: 12 Haziran 2021, Cumartesi - 12:05   Okunma Sayısı: 62790
Bizanstan Venediklilere, Cenevizlilerden Levantenlere, Yahudilerden Osmanlı'ya kadar pek çok farklı kültüre ev sahipliği yapan Beyoğlu'nun Galata semti, tarihi yapıları ve kadim geçmişi ile İstanbul'un tarih mirasları arasında yer alıyor

İstanbul’un Beyoğlu ilçesi sınırları içerisinde yer alan Galata semti, zengin ve köklü tarihi ile şehrin en karakteristik semtlerinden biri. İstanbul’un en önemli sembollerinden biri olan Galata Kulesi’ne ev sahipliği yapan semt şehrin farklı inanç ve etnik gruplarından birçok insanın yüzyıllardır bir arada yaşadığı kozmopolit bir görünüme sahip. Galata isminin nereden geldiği konusunda net bir bilgi olmamasına karşın, semtin adının, çevresinde ahırlar bulunmasından dolayı 'süt' anlamına gelen galaktus veya İtalyanca 'merdivenli yol' demek olan calatadan geldiği düşünülmektedir. En yaygın görüş ise bölgeye yerleşen Galatların semte kendi isimlerini verdikleri yönünde.Bizans döneminde ise semte 'karşı' anlamına gelen Pera denilmiştir. Galata, Bizans döneminde daha çok Cenevizlilerin yaşadığı bir bölge oldu. Cenevizliler tarafından yapılan Galata Kulesi nedeniyle dünya çapında bir bilinirliğe sahip olan semt, İstanbul’u ziyaret edenlerin uğrak noktası durumunda. Galata, Osmanlı Dönemi’nde daha çok Hristiyan ailelerin yaşadığı bir yerleşim bölgesi durumundaydı. İstanbul'un fethine kadar Cenevizliler tarafından ticaret kolonisi olarak kullanılan bölgenin etrafı surlarla çevriliydi.

Galata Kulesi

İstanbul’un en nadide simgelerinden biri olan Galata Kulesi, Galata semtinin kalbi konumunda. Galata Kulesi’nin dibindeki küçük meydan yaz aylarında müzik ve moda festivalleriyle renklenirken, semt konsept mağazaları, tasarımcıların butikleri ve sanat galerileriyle entellektüel bir görünüme sahip. Eski Galata Kulesi, Bizans İmparatoru Anastasius tarafından 528’de fener kulesi olarak inşa edildi. Dördüncü Haçlı Seferi sırasında İstanbul’u işgal eden ve kenti yağmalayan Latinler tarafından yıkılan kule, 1348’de Cenevizliler tarafından Galata surlarına eklendi. Dokuz katlı Galata Kulesi’nin yüksekliği 66,9 metre, duvarlarının kalınlığı ise 3,75 metre. Kulenin bir diğer adı ise İsa Kulesi'dir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde, Hezarfen Ahmet Çelebi, Galata’dan Üsküdar’a 6 km uçarak ilk kıtalar arası uçuşu gerçekleştiren kişi olduğu yazılıdır.

Galip Dede Caddesi

İstiklal Caddesi’nin sona erdiği Tünel Meydanı’ndan başlayan, Galata Mevlevihanesi’nin önünden geçip Galata Kulesi’nin yanından Karaköy’e doğru inen, Yüksek Kaldırım Caddesi’nde sona eren, Galata’nın ana hareketli caddesi. Galip Dede Caddesi, adını tasavvuf edebiyatının zirvesi Şeyh Galip’ten alıyor. Dik ve dar bir yokuş üzerinde kalan bu sokakta, birbirinden güzel tarihi binaları, irili ufaklı esnaf dükkanlarını ve nefis tasarımlı kafeleri görebilirsiniz. Sağlı sollu sıralanan müzik dükkânları, stüdyolar ve enstrüman yapım atölyelerinin sayıları git gide azalıyor olsa da Galip Dede’nin rengini ve sesini güzelleştiriyorlar.

 

Galata Mevlevihanesi

Kulekapı Mevlevihanesi olarak da anılan yapı, günümüzde Galata Mevlevihanesi Müzesi adıyla müze olarak ziyarete açık. Müze semahane, derviş odaları ve mahfiller bölümlerinden oluşuyor. Müzede her pazar Sema Gösterileri de düzenleniyor. Mevlevîhânenin kuzey sınırını oluşturan Galipdede caddesi üzerinde cümle kapısı, bunun sağında sebilküttâb, solunda ise Kudretullah Efendi Türbesi yer alır. Cümle kapısını takip eden üstü açık geçit, ortasında Divane Mehmed Çelebi’nin diktiği rivayet edilen servinin yükseldiği zemini taş döşeli avluya ulaştırır. Avlunun güneyinde semâhâneyi, şeyh dairesiyle dedegân hücrelerini barındıran ana bina, batısında sarnıçla şadırvan yer almaktadır.

Tofre Begadim Sinagogu

İstanbul'da terzilik mesleğini icra eden Yahudilerin oluşturduğu Terziler Loncası tarafından 1894’te Bankalar Caddesi, Felek Sokak’ta inşa edilen, İstanbul’un en eski sinagoglarından biri olan Tofre Begadim Sinagogu, 1960’lı yıllarda yeniden ibadete açılsa da günümüzde kültür merkezi olarak kullanılıyor. Sinagog uzun süre dini işlevini sürdürdü. Ancak 1964'ten itibaren cemaat nüfusunun azalarak yok olmasıyla birlikte kapatıldı. Bina 1996 yılında sanat merkezine dönüştürüldü. Bankalar Caddesi üzerindeki Kamondo Merdivenleri'nden ulaşılan Banker Sokağı ile Felek Sokağı arasında yer alan binada 19. yüzyılın eklektik mimarisinin tipik örneklerini görmek mümkün.

Kamondo Merdivenleri

Karaköy’de Voyvoda Caddesi ve Banker Sokağı’nın kesiştiği noktayı bir araya getiren Kamondo Merdivenleri 1870 ve 1880 yılları arasında yapıldı. Kamondo Merdivenleri ismini dönemin ünlü ve varlıklı ailesi olan Kamondo Ailesi’nden alıyor. Ailenin büyüklerinden Abraham Salomon Kamondo torunlarının okuldan eve rahatça gelebilmeleri için bu merdivenleri yaptırdı. Sonrasında merdivenler halk tarafından Aşıklar Merdiveni olarak adlandırıldı. Art nouveau üsluplu Kamondo Merdivenleri’nin döner bir şekilde ve iki parça tasarlanmasının altında her hangi bir düşmeye karşılık güvenlik alanı oluşturması düşüncesi yatıyor.

Osmanlı Bankası Müzesi

1892’de Mimar Mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edildi. Özgün halini sonradan yapılan değişiklikler nedeniyle kaybeden yapı 2002’den bu yana Osmanlı Bankası Müzesi olarak hizmet veriyor. Karaköy’de, Voyvoda Cadddesi üzerinde yer alan, Türkiye’nin ilk özel banka müzesinin dijital sunumları, kuruluşundan genel müdürlüğüne, şubelerinden çalışanlarına bankanın 145 yıllık tarihini ayrıntılandırıyor. Müze, dünyanın sayılı finans müzelerinden biri olarak kabul ediliyor. SALT Araştırma Ferit F. Şahenk Salonu’ndaki kasa dairesinde banknot, defter, hisse senedi, sicil ve müşteri dosyaları ile personel fotoğrafları gibi fiziki arşiv materyalleri eşlik ediyor.

Karaköy Palas ve Arap Camii

1920’de İstanbul doğumlu bir Levanten olan Giulio Mongeri tarafından inşa edilen Karaköy Palas, günümüzde Halkbank’a ait olan binada bankanın Karaköy şubesi olarak hizmet veriyor. İstanbul’un tarihi dokusuna katkı sağlayan bina, tasarımı ile hayranlık uyandıran bir görünüme sahip. Bankanın mesai saatleri içerisinde şubeye girerek binanın mimari detaylarını gezebilirsiniz. Fetih öncesinden kalan İstanbul’un tek gotik kilisesi unvanına sahip olan Arap Camii ise Galata kentsel dokusunda beton bloklar arasında, sivri külahlı hayli yüksek kare biçimli kulesiyle hala fark edilebilen cami, şehrin tarihi geçmişine tanık olması nedeniyle Galata bölgesinde mutlaka ziyaret edilmesi gereken yapılardan biri. İstanbul’un 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesinin ardından Padişahın emriyle camiye çevrilen yapı, İstanbul’un en önemli tarihi miraslarından.

Tophane-i Amire

Tophane-i Amire binası, 15. yüzyılda Bizans döneminde St Claire ve Aya Photini kiliselerinin yer aldığı Metopon adlı bölgede kuruldu. Sultan 2. Mehmet tarafından fetihten sonra kurulan top döküm merkezi, Osmanlı ordu ve donanmasının kullandığı askeri topların üretildiği yer haline geldi. Bina, 1850’lerden sonra Osmanlı İmparatorluğu’nda silah sanayisinin ve silah ticaretinin merkezi odu. 1900’lü yıllarda bir süre eğitim merkezi olarak kullanılan yapı, 1992 yılına kadar çeşitli düzenlemeler geçirdikten sonra Mimar Sinan Üniversitesi’ne devredildi. Günümüzde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi olarak hizmete açılan bu tarihi askeri binada Tophane-i Amire Beş Kubbe, Tophane-i Amire Tek Kubbe ve Tophane-i Amire Sarnıçlar olmak üzere üç ayrı sergi holü bulunmakta ve bu mekanlarda yurtiçi ve yurtdışı sergiler düzenlenmekte.

Galata Köprüsü

Haliç üzerinde yer alan ve Karaköy ile Eminönü'nü birbirine bağlayan Galata Köprüsü, tarih boyunca aynı noktada beş kez inşa edildi. 490 metre uzunluğundaki köprünün 80 metrelik bölümü deniz taşıtlarının Haliç’e girebilmesi amacıyla açılabiliyor. Haliç'i birleştiren ve "Galata Köprüsü" olarak bilinen ilk köprü, 1845 yılında inşa edildi. Köprü 1863, 1875 ve 1912 yıllarında yenilendi. Şehrin simgelerinden birisi haline gelen Galata Köprüsü 1992'de yandı. Yanan köprü onarıldıktan sonra Balat-Hasköy arasına yerleştirildi ve yerine, bugün "Galata Köprüsü" olarak bilinen modern bir köprü yapıldı. Dördüncü köprü günümüzde "Eski Galata Köprüsü" veya "Tarihi Galata Köprüsü" olarak bilinmektedir. Bugün İstanbul'un geleneksel ikonlarından biri haline gelmiş Galata Köprüsü, Yeni İstanbul (Karaköy, Beyoğlu, Harbiye) ve Eski İstanbul'u (Sultanahmet, Fatih, Eminönü) birbirine bağladığı için "iki kültürü birbirine bağlayan köprü" simgeselliğini taşımaktadır.

 

Kaynak: ÖZEL HABER
Editör: MURAT İLTER

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam