Bir mekanı yaşanır hale getirip kendine göre şekillendirmek sizce de çok keyifli bir uğraş değil mi? Dekorasyon fikirleri şimdilerde dergilerden ziyade.sosyal medya platformlarında yaygın bir şekilde gösteriliyor. İnsanlar evlerinden kare kare fotoğraflar paylaşıyor. Beğeni topladıkça yeni fikirlerle takipçilerini besliyorlar. Her geçen gün de bu işin modası değişiyor. Bundan birkaç yıl önce yoğun varaklı saray tipi mobilyalar ve altın sarısı detaylı dekoratif objeler varken şimdilerde sade İskandinav şıklığı revaçta. Ben çok göz tırmalayıcı olmadığı sürece hemen hemen hepsini çok beğeniyorum. Ama öyle bir şey var ki; yıllar geçse de bıkmadan usanmadan içinde yaşayabileceğim bir tarzda dekorasyon: bleu blanc geleneği. Belki de en kadim mekan süsleme objesidir bu porselenler.
Bleu blanc, Fransızca mavi beyaz anlamına gelir. ‘’Blö blan ‘’ diye okunur. Çin porseleni olarak da bilinen bu stil el yapımı olanlar çok kıymetlidir. Hollanda’da, Özbekistan’da, Rusya’da, Türk işi çinilerde ve bir çok ülkenin geleneğinde bu porselenlere rastlamak mümkün. Bu konu hakkında teknik bilgiye fazla ulaşamadım. Dünya ortak mirası olarak kabul ediyorum. Uzak Doğu’da doğup dünyaya yayılmış olabilir. Öyle güzel ki, her kültür bu zarif sanatı kültürüne eklemek istemiş olabilir. Çin’de vazo olarak karşımıza çıkan bu bleu blanc porselenler, Anadolu da bir fayans, Rusya’da bir çay demliği olarak rastlayabiliriz.
Akdeniz’in mavi beyaz dokusuna çok yakıştırıyorum. Aslında bu iki mavi beyazın gelişme evrelerinin birbiriyle hiç alakası olmasa da modern dekorasyonlarda bir arada kullanılıyor. Saray konseptli altın sarısı bol mekanlara da, konforlu Akdeniz evlerine de uyum sağlıyor. Özetle nereye koyarsanız oraya yakışan, zarif iddiasını da korumaya devam ederek ben buradayım diyen bir detay.