SON DAKİKA
reklam
reklam

İlhan Mimaroğlu'ndan New York kapıları

Eklenme Tarihi: 13 Ocak 2017, Cuma - 14:00   Okunma Sayısı: 68557

İlhan Mimaroğlu kimdir?

Mimar Kemaleddin Bey’in oğlu olan İlhan Mimaroğlu, 1945’te Galatasaray Lisesini, 1949’da Ankara Hukuk Fakültesini bitirmiştir. Ankara’da klarnet dersleri almış, sonrasında kendini bütünüyle müziğe adamıştır. Radyoda programcılık yapmış olan İlhan Mimaroğlu, müzik yazıları da yazmıştır.

1955’te Rockfeller Bursu ile New York’a giden Mimaroğlu, Columbia Üniversitesinde Paul Henry Lang’ın müzikoloji ve Douglas Moore’in kompozisyon derslerini izlemiştir. 1959’da ABD’ye yerleşmesini takiben “Çağımızın Bestecileri” adlı radyo programını New York’tan sürdürmüş, jazz programları hazırlamıştır.

Mimaroğlu’nun çalışmalarından

1963’ten itibaren Columbia Princeton Electronik Center’da Vladimir Ussachevsky, Edgar Varese ve Stephan Wolpe ile çalışmıştır. New York’ta Atlantic Records’ta prodüktörlük yaparken 1971’de kendi plak şirketi için “Finnader Records”u kurmuştur.

Freddie Huubart’ın savaş karşıtı Sing me a Song of Songmy, Charles Mingus’un Attica hapishane isyanına atfettiği parçasını da içeren Changes One ve Changes Two plaklarının yapımcılığını üstlenmiş, Federico Fellini’nin Satyricon filminin müziğine katkıda bulunmuştur.

Mimaroğlu bir çok ödülün yanı sıra 1971-1972’de Guggenheim Ödülünü kazanmıştır.

Mimaroğlu’nun anlatılarından

--“Mağara adamı duvar bulmak zorundaydı. Çağında müzeler, galeriler, sanat uzmanları ve sanata yatırım yapanlar yoktu. Bugün bütün bunlar ve bu kişiler olduğu için duvarın yeniden bulunması gerekti.” (s: 22)

--“Sıraları gelince onlar da silinecek, yırtılacak, parçalanacak, atılacak ve yok olacak… yerlerini başkaları alacak. Elden çıkarılabilir, kullanıldıktan sonra atılabilir bir sanattan mı söz ediyoruz?”  (s: 11)

--Bu kitapta yer alan… çoğu fotoğrafı New York’ta oturan… bir çok kişiye gösterdim. Hepsi önemli sanat yapıtlarıyla karşılaşmış gibi davrandılar..” (s: 17)

--Bu resimlerin fotoğraflarını çekme görevine atamasaydım kendimi, ben de mi göremeyecektim onları? Hem, nasıl oldu da bu işe giriştim?

Belki de fotoğraf çekme işleminin özünü anlamış olmaktan ileri gelen bir dürtünün sonucuydu bu. Gerçeğin görünüşlerini yakalamak, saptamak özellikle er ya da geç yok olacak görünüşlerini, fotoğraf alanında kullanılan bir deyimle, “karar gerektiren anları” (s: 19)

Resim hakkında

Düzmece bir resimden mi söz ediyoruz? Hayır. Bir düzmece böylesine apaçık kendini ele vermez. Üstelik bir düzmeci yaptığı işe adını koymayı düşünmez bile. Bu konuda düzmecilerin en yücesi Elmyr de Hory’yi anmak uygun düşer. Hory, özellikle çağdaşı büyük ressamların türünde gerçekleştirdiği düzmelerle bir çok müzeyi tongaya bastırmıştı.

“Yeterince uzun süre asılı duran, yanlış da olsa doğru olur” demişti Hory.

Stefano’nun Mona Lisa’sı “doğru” sayılmak için o duvarda yeterince uzun süre “asılı” kalmadı. Yerini önce karşıdaki Broome Sokağı’ndaki bira salonunun reklamı aldı, sonra bir boş duvar; sonra da…

En iyi sanatçı

Karşı caddenin köşesinde West Broadway üzerinde bir Renέ vardı. Yapmacık bir alçakgönüllülüğe düşmeden kendini ne yolda gördüğünü gelen geçene bildirmiş olmanın dışında kaç kişi bilir Rene’nin kim olduğunu?

Kaldırım katında bir duvara boydan boya türlü renkler kullanarak “Ben En İyi Sanatçıyım” diye yazmıştı Rene… Biri de gelip duvarın bir köşesine o ürkütücü soruyu çiziktirmişti:

“Öyleyse en iyi galeri sahibi kim?”

Louvre’de kulağa çalınan

… Louvre’de bir Pazar sabahı… Müze turistlerle dolu… Bir ara kulağıma yanlış yere gelmiş olduğu anlaşılan birinin sözleri çalındı:

“Ne biçim yer burası? Sağa bak resim, sola bak resim!”

New York’u gezmeye gelen birinin bu türlü bir tepki gösterdiğini düşününüz. “Ne biçim kent bu? Sağa bak resim, sola bak resim!” Pek de düşünülür gibi değilse de, bu anlatım sokakların sağında ve solunda yeterince resim olmaması nedeniyledir.

… Müzelere, galerilere gitmenin törensel bir yanı var. Kapı dışı sanatçının göze çarpmak için kendi törenini kurması gerek. Sokak şimdilik görkemsiz bir yer. Hem de gürültülü bir yer. Görsel olarak gürültülü… Nasıl kulağa gelen gürültü içinde müzik dinlenemezse, göze gelen o görüntülerin içinde sanat görebilmek için bir çaba gerekiyor…

Eserlerle ilgili açıklamalar

Mimaroğlu’nun New York’ta çektiği duvar fotoğraflarının yer aldığı New York Kapı Dışı Sanatı YKY tarafından ilk defa 2002’de basılmış ve bir süre sonra tükenmişti. Depo’daki sergi bu kitaptaki fotoğrafların bir kısmından oluşuyor. Bu sergi vesilesiyle YKY de, kitabın yeni baskısını yaptı.

New York Kapı Dışı Sanatı’ndaki fotoğrafların tamamı hem sergide hem de kitabın yeni basımında kullanılmak üzere orijinal diapozitiflerden yüksek çözünürlükte taranarak dijital ortama aktarıldı. Serginin fotoğraf seçimini E. Ahmet Tonak ve Nevzat Sayın, müziğini ise; Serdar Ateşer yaptı.

Mimaroğlu sanata sermayenin bulaşmasına karşı, sanatçının ürünlerinin metalaşmasına hep mesafeli idi. New York’un kapı dışı sanatçılarının duvar ihtiyacını da aynı eleştirellikle açıklıyordu. Bu felsefi anlayışa daha yakından tanık olmak için sergiyi gezmek gerekiyor. Sergide buluşalım mı? 

“NEW YORK KAPI DIŞI SANATI” İLHAN MİMAROĞLU (1926-2012) SERGİSİ

Tarih: 14.12.2016-15.01.2017

Yer: Lüleci Hendek Sokak Koltukçu Çıkmazı

(Tophane’den Galata’ya çıkan Sokak başında-Depo)

Editör: CENGİZ BAYSU

reklam alanı

YORUMUNUZU BIRAKABİLİRSİNİZ

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam