Türkiye’nin günümüze kadar süregelen en eski kısa film etkinliği olan etkinliğin ilki 1978 yılında “İFSAK Ulusal Kısa Film Yarışması” adıyla düzenlendi. Yönetmen Gülistan Acet, İFSAK Sinema Birimi Sorumlusu Mustafa Naymanlar ve Sinema Yazarı İhsan Mursaloğlu’nin oluşturduğu ön jüri 15 Şubat Günü toplandı ve 37.’si Kısa Film Yarışması kapsamında yarışacak filmleri belirledi. Buna göre kurmaca dalında ; Huzurevi, Kefaret, Domuzu Kırmak, Sonra Uyandım / Then ı Woke Up, Deli Seyfullah destanI,Lütfi, Yüzyıllık Yalnızlık,Güney Kutbu, Yarım Pedal, Tecahül-i arif, Scrabble, Bozuk,Monk – Keşiş, En Yeni Gerçekçilik,Zemheri, Les Chats Aussi
Partent(Kediler De Gider), 7 Santimetre, Sokak Sineması,Nebile Hanım’ın Solucan Deliği, Medi, Kuyu, Heverk /Çember, Yolculuk / Vacation, Asfalt,
Sabun Belgesel Dalında İse; Fasl-ı Adana, Hudut, Bademler Belgeseli,Gözyaşı Yolu, İsterdim,Ülkemden Uzak, Tarlataban,O'nsuz, Dağların Oğlu, Kıllıt Azalan Deneysel dalında da; Ön Yargı, Entropi, Pinokyo İnsan Olunca ve 5 Dakika filmleri 37.’si İFSAK Kısa Film Yarışması kapsamında yarışacak.
37.’si İFSAK Kısa Film Yarışması kapsamında belgesel kategorisinde yarışacak filmlerden birsi de Mehmet Can İncedal ’ın yönettiği, Cengizhan Onat’ın görüntü yönetmenliğini üstlendiği ve Emre Göyçimen'in de yardımcı yönetmeni olduğu ” Tarla Taban " belgeseli. Biz de filim ekibiyle kısa bir röportaj yapma imkanı
yakaladık. Belgesele konu olan ve Boğaziçi Üniversitesinde “Tarlataban Kolektifi” olarak geçen bu oluşumun “Kolektif kent tarımı “ olarak tanımladıkları
tarımsal caba ve faaliyetleri ele alan belgeseli yakında yarışma ve festivallerde gösterilime imkanı bulacak.İncedal, Göycimen ve Onat :Tünaydın Gazetesi’ne
duygu ve düşüncelerini şöyle ifade ettiler: Belgeselimiz Kolektif emek ve paylaşım ile doğayla dost bir tarım etkinliğinin yapılabileceğine ve bunun üniversite
yerleşkesinde bütüncül bir değişim yaratabileceğine inanan bir grup insanın Boğaziçi Üniversitesi’nde bir araya gelerek oluşturduğu bir kolektif olan ve Boğaziçi Üniversitesi’nde ilgi de gören “Tarlataban Kolektifi”nin hikâyesini ele alıyor. Biz de bu oluşumun hikâyesini ve İstanbul’da gençlerin toprakla buluşma hikâyelerini
ele aldık. Proje danışmanlığını üstlenen Hakan Aytekin hocamız basta olmak üzere; bu süreçte yanımızda olan herkese çok teşekkür ediyoruz"
Yönetmenliğini Yavuz Selim Taşcıoğlu’nun üslendiği “Dağların Oğlu" belgesel filmi de 37.’si İFSAK Kısa Film Yarışması kapsamında belgesel kategorisinde yarışacak filmlerden bir başka film.Taşcıoğlu da Tünaydın Gazetesine filmin yarışmasıyla ilgili olarak filmini hakkında şunlardan bahsetti. “Dağların Oğlu lakabı ile anılan, avcı ve yanlış politikalara karşı doğayı fotoğraflar çekip, sosyal medyada paylaşıp aynı zamanda avcılara göstererek bir sosyal bilinç oluşturmaya çalışan Bülent
Erkan'ın hikayesidir. Peş peşe ödüler aldık ve Avrupa'nın en önemli festivallerinden biri olan, Berlin Film Festivallinde (Berlinlae) Türk standında Türkiye'yi
temsil edecek filmler arasında olup yapımcılarla, prodüktörlerle buluştuk.Tüm ekip arkadaşlarımı tekrar kutluyorum,baş karakterimiz olan Bülent Abi’ye
ve hocalarımıza teşekkürlerimizi sunuyorum.“
Emin Akpınar yönetmenliğini üslendiği “ South Pole / Güney Kutbu “ filmi ve yönetmeniyle de doğrusu bu haberi hazırladığımız bir dönemde !f'teki gösterim
döneminde karşılaştık . Emin Akpınar’da kısaca filmi anlatırken; yakın zamanda kaybettiğimiz kıymetli bir aktörü Ayberk Atilla’yı da andı. Emin Akpınar’da filmin
yarışmasıyla ilgili olarak filmini hakkında kısaca şunlardan bahsetti. “Sizinle ve Tünaydın Gazetesi’yle ilk defa burada tanışmış olduk. Tünaydın Gazetesi çalışanlarına selamlarımızı gönderiyorum.!f'te gösterilen filmimiz daha önce de bir çok yarışmada yer aldı ve ödüler de kazandı. Konusunu da kısaca anlatırsam: emekli olmuş kendi halinde bir adam olan Muhsin’in bir terör örgütünün lideri olduğunu ve gün içerisinde katılacağı protestolarda öldürüleceğini söylemesi sonucu başına gelenleri anlatıyoruz. Biz aslında bir medya eleştirisi yapıyoruz. Yani her hangi bir medya kuruluşu yarın sizi de beni de mesela
filmdeki asılsız bir bilgiyle hedef gösterebilir. Yakın tarihimizde ne yazık ki; böyle kötü olaylarla karşılaştık. Gazeteciliği hakkıyla yapanlar sayesinde böyle şeylerin olmamasını ümit ediyoruz. Bir de yakın zamanda kaybettiğimiz Ayberk Atilla Ağabey filimize çok şey kattı. En başta da ustalığı kattı. Büyük bir üzüntü duyuyorum. Ailesine baş sağlığı diledim.”