”Gençler! Cesaretimizi güçlendirip devam ettiren sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile, insanlık meziyetinin, vatan muhabbetinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız.”
Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk gençlerimize aldıkları irfan ve terbiyeyle insanlığa değer vermesini, vatan sevgisini canlı tutmalarını ve fikir özgürlüğüne sahip çıkmalarını yaklaşık 80 sene önce öğütlemiş. 21. Yüzyılın ilk yirmi yılını geride bırakmak üzereyiz. Dünyada 10 ila 24 yaş arasında şu anda 1,8 milyar genç insan bulunmakta. Bu şimdiye kadarki en büyük gençlik nüfusu aynı zamanda.
Ancak dünya çocuklarının 10'unda 1'i de çatışma bölgelerinde yaşamakta ve 24 milyonu okula gitmemektedir. Siyasi istikrarsızlık yüzünden, işgücü piyasası zorlukları ve siyasi ve sivil katılım için sınırlı alan, toplumlarda gençliğin tecrit edilmesine yol açmış ve gençler bu yerlerde gençliklerini yaşayamaz hale gelmişler.
Bu nedenle; gençlerimizin bir araya gelebilecekleri, farklı ihtiyaç ve ilgileriyle ilgili faaliyetlerde bulunabilecekleri, karar verme süreçlerine katılabilecekleri ve kendilerini özgürce ifade edebilecekleri güvenli alanlara çok ama çok ihtiyaçları var. Çok sayıda alan olmasına rağmen, güvenli alanlar gençliğin haysiyetini ve güvenliğini sağlayacaktır.
Kentsel alanlar gibi güvenli alanlar gençlerin yönetişim konularına da girmelerini sağlar; tabi kamusal alanlar da, gençlere, topluluğa spor ve diğer boş zaman aktivitelerine katılma fırsatı sağlar; Dijital alanlar, gençliğin, herkesle sınırlar arasında sanal olarak etkileşimde bulunmasına yardımcı oluyor; ve iyi planlanmış fiziksel alanlar, özellikle de marjinalleşme veya şiddete karşı savunmasız olan gençlerimizin ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı olacak.
Güvenli alanların kapsanmasının sağlanması, özellikle de yerel toplumun dışından gelen gençlerimizin, saygı ve öz değerden emin olmalarını sağlayacaktır. Örneğin, insani veya çatışmaya eğilimli ortamlarda, gençler kendilerini rahatsız hisseden veya hoş karşılanmadan kendilerini tam olarak ifade edebilecekleri alanlardan yoksun olabilirler.
Benzer şekilde de , güvenli alanın varlığı olmadan, farklı ırk / etnik köken, cinsiyet, dinsel ya da kültürel geçmişten gelen gençler, topluluğa özgürce katkıda bulunmaktan korkarlar. Gençlerimizin katılımı için gerekli güvenli alanlar olduğunda, barışa ve sosyal uyuma da dahil olmak üzere gelişime etkili bir şekilde katkıda bulunabilirler.
Bu vesileyle; tüm gençlerimizin 12 Ağustos Uluslararası Gençlik Günlerini en içten dileklerimle kutluyorum.
