SON DAKİKA
reklam
reklam

Zain’ler Her Yerde Karşımızdalar

Köşe Yazarı: Sinan ERDOĞDU   Eklenme Tarihi: 17 Ekim 2018, Çarşamba - 11:15   Okunma Sayısı:

Filmekimi 2018’i de İstanbullu Sinemaseverler olarak geride bırakıyoruz. Festivalin iz bırakan işlerini de; değerlendireceğiz. Bu filmlerden birine öncelik vereceğim. Çünkü; bu filmden çıkan seyircilerin ve bizlerin aile kurumuna, hukuka ve insanlığa dair geniş bir sorgulama yapmamızı da beraberinde getiriyor.

2007 yapımı Çikolata ve 2011 yapımı Peki Şimdi Nereye Gidiyoruz?’un ardından Lübnanlı yönetmen ve oyuncu Nadine Labaki’nin bizde zaten olumlu bir puanı zaten vardı.  Son çalışması olan Kefernahum 12 yaşındaki bir çocuğun başından geçen dramı ele alıyor. İncil’de lanetlenmiş şehir anlamına gelen Kefernahum,  aynı zamanda Fransız edebiyatında kaos anlamına geliyor ve film laneti ve kaosu gözler önüne seriyor.

Filmdeki kahramanımız olan Zain; 12 yaşındaki bu çocuğun, ne nüfusa bir kaydı var; ne de çevresi yeterince değer vermiyor! Zain’in bu yaşam mücadelesinde Zain’i ve Zain’leri görüyoruz. Onlar ikinci, hatta üçüncü sınıf muamele görüyorlar. Sanki Beyrut’un değil de , İstanbul’un, Paris’in,New York’un,Londra’nın, Moskova’nın,Pekin’in arka sokaklarını izliyoruz. Karşımızda küresel ölçeklerde bir sinema yaptı ve o yapıtın bize gösterdiği, dünyanın kirli yüzü ve o yüzde gelecekleri harcanan Zain’leri görüyoruz.

Kefernahum dört noktada eleştirel davranıyor. Birincisi; cehalet üzerine bir eleştiriyi aktarıyor. Cehaletin olduğu toplumlarda ne gibi faciaların yaşanabileceği gözler önüne seriliyor. İkincisi; çocuk gelinler konusuna eğiliyor film ve Zain’in kız kardeşinin zorla evlendirilmesinin sonrasında yaşanan dramı izliyoruz. Zira dünya genelinde her 7 dakika da bir 15 yaş altındaki  kız "çocuk gelin" olurken, 18 yaşından önce evlenen kız çocuklarının toplam sayısı yılda 12 milyona ulaşıyor. Hal böyleyken bu konuda filmdeki ailenin “Cahiliz”  şeklindeki savunması da inandırıcı değil; zira  cebinde beş lira olmasa bile çocuğunu okutabilmek için gece gündüz demeden çalışan kendi yemese de çocuğuna yediren ve okusun diye çabalayan koca yürekli anne ve  babalarımız var.

Filmin eleştirel davrandığı üçüncü nokta da;  anne-babasını mahkemeye veren Zain ailesinin çocuk yapmasının yasaklanmasını istemesi üzerine. Bu noktada mahkeme; davayı ailenin yaşının ilerlemesi nedeniyle davayı ret ediyor. Ancak burada aile planlamasının da üzerinde duruyor. Ülkemizin Doğu ve Orta Anadolu ile ve Ortadoğu ülkelerinde çok çocuklu kalabalık  ailelerin yaşadığı zorlukları da görüyoruz. Bu nedenle aile planlamasında Türkiye; Ortadoğu ülkeleri kıyas alındığında belirli bir mesafeyi kat etmiş, ancak Avrupa ortalamasının  da epey üzerinde. Bakılabilmesi ve sahiplenmesi şartıyla üç çocuğu da  oldukça yeterli buluyorum. Tabi bakılması şartıyla kalabalık aileler kurulmalı. Ancak, bakabileceğiniz kadar çocuk sahibi olunmasını yaşıtlarıma ve büyüklerimize öneriyorum.

Filmin eleştirel davrandığı son nokta da mülteciler üzerine. Ailesinden ayrılan Zain;  filmin içinde Beyrut’un en fakir mahallelerinde bazen tek başına, bazen mülteci bir kadının sıcak kucağında hayat mücadelesini sürdürmekte. Mülteci kadının ve çocuğunun trajik öyküsü; mültecilerin yaşadıkları sömürüyü de gözler önüne seriyor ve aklımıza “Aylan Bebek “ gibi trajik bir örnek geliyor.

Gazetelerde üçüncü sayfalarda karşımıza çıkan bir örnek Zain’inki. Filmde biz onunla bağ kurarken Zain’i oynayan Zain Al Rafeea çok başarılı bir oyun ortaya koyuyor.

Kefernahum’u Filmekimi 2018’de kaçıran sinemaseverlere bir haberimiz var. Film 6.Boğaziçi Film Festivalinde de 30 ve 31 Ekim günleri Beyoğlu ve Kadıköy sinemalarında da gösterilecek.

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam