Bu ara tam bir kitap kurduyum. Ne zamandır okumaktan keyif alacağım kitaplar bulmakta zorlanıyordum. Youtube içerik üreticilerinin tavsiyeleriyle birkaç kitap aldım. Önce kendisi bir youtube kanalı sahibi Başak Kablan’ın kitabıyla başladım. ‘’Önce Hayallerim Öldü Sonra Babam’’ isimli ilk kitabını çıkaran Başak Kablan’ın videolarını hiç kaçırmam. Ne okusam diye düşünürken de yine Başak Kablan’dan başladım. Kitabın ismine bakmayın bazı bölümlerde gülme krizlerine girdim. Bazen de hüzünlendim. Ama genel anlamda kitap iyi vakit geçirmenizi sağlayacak türden. Tek eleştirebileceğim yanı bazı cümleler videolarındakiyle birebir aynı. Ama buna tamamen olumsuz bir pencereden bakamam çünkü biliyorum ki Başak Kablan video içeriklerini yazarak hatta ders çalışır gibi notlar tutarak hazırlıyor. İçerik üretmeye başlamadan yıllar önce de birçok yazı, günlük ve notları olduğunu biliyoruz. Bu kitap elbette Başak’a ve onun dünyasına ait anı ve düşünceleri anlattığından videolarıyla benzerlikler göstermesi son derece normal. Akşam 6 gibi kitabı okumaya başladım ve yatma saatim geldiğinde kitabım bitmesin diye yavaş yavaş okuyordum. Hemen instagramdan yazdım. Başak bana hemen bir kitap öner seninki bitmek üzere. Biterse ne yapacağımı bilmiyorum. Aynı yazdığın kitap gibi bir kitap öner diye kızcağızı darladım. Bana geri dönüş yaptı ancak bir kitap önerisi alamadım. Saçma bir durum olduğunun farkındayım. Başak nerden bilsin kitabının benim damağımda bıraktığı tadı. Bu son derece göreceli bir durumdur. Bir resim birinin içine ferahlık verirken kimine de sıkıcı gelebilir. Bir eserden herkesin anladığı başkadır. Neyse yine sağ olsun cevap yazmıştı.
‘’Kırmızı Pazartesi’’ Başak Kablan videolarında önerdiği bir Gabriel Garcia Marquez kitabıydı. Kısa olduğu için ve yazarı edebiyat dünyasının en meşhurlarından olduğu için okudum. Bir kez daha anladım ki ben roman insanı değilim. Kısa hikayeler belki ama romanların hiç şansı yok. Bu yüzden yıllarca tarihi, siyasi, dini içerikli anlatı tarzı kitaplar okudum. Hiçbir zaman klasiklere ve kurgulara ısınamadım. Kişisel gelişim kitaplarıyla da aram pek iyi değildir. Ama kişisel gelişim kitaplarının saçmalıklarıyla dalga geçen bir kişisel gelişim kitabı olan ‘’Ustalık Gerektiren Kafaya Takmama Sanatı’’ beni çok eğlendirdi. Aslında önermelerinden çok lafı dolandırırken anlattığı hikayeler ilgimi çekti. Sürekli aynı önermeden bahsediyor ama bunu sürekli enteresan bir şeyler anlatarak. Ben okurken çok güzel vakit geçirdim. Şimdi Yuval Noah Harari’nin Sapiens kitabını okumaya başladım. Henüz çeyreğini okudum. Ama tam benim sevdiğim üslup ve içerik. Kudüs İbrani Üniversitesi’nde Beşeri bilimler Fakültesi, Tarih bölümü’nde dünya tarihi dersleri veren Harari o kadar vurucu cümleler kurmuş ki bir şeyler öğrenirken haddinden fazla keyif veriyor. İlgi alanım olmasına rağmen her Tarih kitabını keyifle okuduğumu söylemem. Kitabın sayfalarını peki sonra ne olmuş diyerek çevirmek garanti. Yazarın Darwinist yaklaşımları ve evrim teorisi temelli bakış açısının ışığında paylaştıkları inanç sistemleriyle çelişebilir. Bana uymayan birçok cümlesi olsa da aksi görüşleri okumakta sorun görmeyen kişiler için uygun bir kitap. Her söylediğine katılmayabilirsiniz muhakkak. Konu hakkında bilginiz olmasa bile hissiyatınıza uymayabilir. Ama hemfikir olmadığınız bir şeyleri okumak da ne sakınca olabilir ki? Bence insanı geliştirir ve ufkunu açar. O yüzden böyle meydan okuyucu kitapları seviyorum. Serinin devamını da merak ediyorum. Kitapçıda içeriğine biraz göz atmadan almam. Aynı havayı yakalarsam ne ala. Bu kitap biraz vaktimi alabilir. Anlaya anlaya gitmek istiyorum. Okuma listemde sıradaki kitap Wilhelm Reich’ın Dinle Küçük Adam. Bakalım o neler söyleyecek bana?