SON DAKİKA
reklam
reklam

Atlantis Kıtası ve Aquaman (III)

Köşe Yazarı: Sinan ERDOĞDU   Eklenme Tarihi: 23 Ocak 2019, Çarşamba - 10:57   Okunma Sayısı:

Biraz önce ; İngiliz Albay James Churchward’ın Mu Kıtası hakkındaki araştırmalarından bahsetmiştik. Geçmişte Pasifik Okyanusunda yer alan Mu Kıtası için yakın zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün bilim insanları ve tarihçilere yaptırdığı çalışmaları gündeme geldi. Zira Atatürk’ün belki de en az bilinen yönlerinden biri olan antik gizemlere, okültizme ve ezoteriye olan merakının en önemli bir sebebi de; Türklerin kökenini ortaya çıkartmak ve tüm Türkiye’yle bu bilgileri paylaşmaktı. Churchward’ın çalışmaları hakkında bilgi sahibi olan emekli general Tahsin Mayatepek ise Chruchward‘ın kendisine bahsettiği Hindistan da bulduğu tabletleri anlatmış ve dikkatlerini bu konuya veren Atatürk de Albay James Churchward’u Türkiye’ye davet etmişti. İki hafta sonra Chruchward, Ankara'ya gelerek Çankaya'da, Atatürk ve Tahsin Bey ile akşam yemeği yedi. Chruchward, bu tabletleri nereden bulduğunu , 50 yılını bu araştırmaya adadığını, tabletlerdeki dilin Antik Mayalara dayandığını, M.Ö. 200.000 ila 70.000 yılları arasında Pasifik'te yer alan Avustralya'dan biraz daha büyük 'Mu' isminde bir kıtadan bahsedildiğini ve kıtada yaşayanların yüksek bir medeniyete ulaştıktan sonra sel ya da tufanla battığının düşünüldüğünü Atatürk'e iletti. Bu görüşmeden sonra Atatürk, 60 kişilik bir heyet kurdurarak Mu kıtası hakkındaki kitapların tercümesi emrini verdi. Konuyla ilgili araştırmalar Tahsin Bey’in koordinasyonunda yürütüldü. Ekibin araştırma sonucu, 3 ciltlik bir kitap haline getirilerek Atatürk'e sunuldu. Kitaplarda; Maya , Aztek ve İnka uygarlıklarının kullandığı eşyaların, Türklerin kullandığı eşyalara ne kadar çok benzediği, hatta davul ve kalkanlarında kullandıkları ay ve yıldızın Türk bayrağındaki ay ve yıldızdan hiçbir farkı olmadığı savunuldu. Bu ciltlerin ikisi Anıtkabir kütüphanesinde sergilenirken bir cilt ise kaybolmuştur. Film hakkında kısa bir değerlendirme yaptığımızda son dönemde sinema cevrelerince başarılı bulunmayan filmler yüzünden durumu oldukça tartışmaya açılan DC Evreni sinemasının Marvel Evreni sinemasıyla kafa kafaya oynayan bir iş başardığı açıkça görülmektedir. DC geçmişteki eleştiri gören yönünü de dikkate alarak seyirlik bir filmi sinema severlerle buluşturdu. Görsellik anlamında dört dörtlük olan Aquaman oyuncuların; en başta da Jason Momoa ile Amber Heard uyumuyla da başarısını epey pekiştiriyor. Teknik dallardaki başarı Aquaman’e bu dallardaki Oscar Ödüllerinde hem adaylık hem de; ödül kazanması şaşırtıcı olmaz! Hikayede ise bazı durumlar da çok dikkatimi çekti; mesela Arthur filmde o kadar dayak yiyor ki, birden bire Emrah’la özdeşleşen Yeşilçam’ın ünlü “Acıların Çocuğu ” hikayesini hatırlıyoruz. Arthur’u niye bu kadar dayakkolik yaptınız kardeşim! Diğer bir nokta da; Hollywood klişelerinden biri olan dünyayı kurtarma fikrinin ani olaylarla anlatılması. Örneğin; Aquaman’de dünya Atlantis’teki savaşlar yüzünden denizleri hızla kirlenirken, filmin sonunda da denizleri hızla temizlendi. Sanırım; burada seyirciye Atlantis’in teknolojik gücü verilmek istendi. Tüm bunlara karşın son yıların en başarılı kahraman filmleri listesine giren Aquaman’in ikincisini yakın bir zamanda göreceğimize inanıyorum.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam