Kastamonu Gölköy Köyenstitüsünden mezun olan memleket evladı Neşet Efe 1943 te Çorum’un Kargı ilçesi Pelitözü köyüne, öğretmen atanır. Akşamları öğrenci çocukların evlerini koşullarını yerinde ziyaret eder ailelerle görüşür…
Köy Enstitülerinde yetişen öğretmen adayları okulda birkaç meslek daha öğrenirlerdi. İnşaat Demircilik, marangozluk, tarım ve hayvan yetiştiriciliği, balıkcılık gibi anadoluda gittikleri yerlerde köyü inşaa etmek, olmayan okulu inşaa etmek ve köylüyü kalkındırmak gibi bir görevle giderlerdi… Anadoluda köye geldiğinde okulda kurdukları atölyelerde köyün gereksinimlerini karşılayacak şekilde ellerinden geldiğince üretim yaparlar aynı zamanda ögrencilerden zanaatkar da yetiştirmiş olurlardı… Köy halkının tarım hayvancılık alanında ekonomik kalkınmasına katkı sağlarlar, devletle birlikte yürütülmesi gereken konularda yazışmaları düzenler, köylü adına devletten talep eder, onlara ışık olurlardı… Piyano keman bağlama saz mandolin vs enstrumanla da çalarlar köylerin kültürel gelişimine de ses olurlardı elbette…
Neşet öğretmen görür ki Evlerde o tarihte soba yoktur …
Evlerin içinde ki ocakbaşında odun ateşi yanar ev halkı aynen bir çoban ateşindeki gibi sırayla dönerek ısınırlar…Çocuklar ocağa yakın tutulur, Isınan aile ferdi arka tarafa geçer, yerine arka taraftan bir başka aile ferdi ocağa yaklaşır alev karşısında ısınmaya calısır sora bu değişim tekrarlanır, surer giderdi yatılana dek…
Bu durumu gözlemleyen genç ögretmen Neşet Efe kasabada ki gaz yağı satıcısından boşalan tenekeleri biriktirmesini rica eder kasaba esnafı Kargı’lı Cemil efendi kabul eder ve tenekeler boşaldıkca biriktirir ögretmene verir…
Tenekeleri okula getiren Neşet öğretmen okuldaki işlik atölyede yetişkin çocuklarla birlikte ateşlediği körükte tenekelere şekil verip borular bükerek köydeki 23 haneye, o kış ayında birer soba imaledip kurar… Evlerin bacaları tüter, minicik bedenleri ile çocuklar daha mutludurlar anne babaları da elbette …
Neyseki ‘’ ağanın bacasının üzerine bacamı tüter ‘’ diyecek bir ağa yoktur Pelitözü köyünde… Ancak Doğu ve Güneydoğuda öyle midir… Ağalık sistemine bu durum uymaz elbette… Agaların bacalarıyla yan yana herkesin bacaları aynı anda nasıl tüter di ki ?
Herkesin bacasından duman tütdü, ağanın bahçesine derelerden akan suyu köylüler de kullanmaya başladı, vatandaşlık bilinci oluşmaya başladı. Artık köylüye ineğin keçinin sütünden yoğurt peynir yapmasını öğreten , tarlasına toprağına uygun, doğru tarım ürününü , sebze meyveyi öneren , devletten eşit hak talep eden köylü profilini yetiştiren öğretmen kuşağı ağaların kölelik sistemini zorlamaya başladı… Köylüyü köle gibi çalıştırmakta zorlanır hale gelen toprak ağaları Köy Enstitülerinin ipini çekti, hem de kurulmasını sağlayan mevcut iktidar aracılığıyla kapanmasını sağladılar…
Kara sabanı, çapayı, orağı tırpanı okuldaki demir atölyesinde köy cocuklarıyla üreten, sütü adeta yeniden vareden, peynir tereyağı hatta mayalı ekmeği dahi yapmasını köylüye ögreten, bacaları tuttüren anadolunun aydınlanma ışığı öğretmenlerimizden rahatsızlık duyan egemen kesimler onları kominist ilan etti… Aydınlanma ışıklarımız erken karardıtıldı … Üretimi kalkınmayı hedefleyen Köy enstitüleri ömrünün baharında 1953 te kapatıldı…
Bu gün memleketımızde yaşadığımız hangi sorun varsa Köy Enstitülerinin kapatılması sayesindedir. Ekmeğimizin ununu, pirinci, ineği, ineğin yemini yediği samanıithal ederken bir de üzerine övünebiliyorsak bu sayededir…Tarlalarımız boş bırkılıyor soğan patetes marketlerde el yakıyorsa üretim toplumundan tüketim toplumuna hızla geçtiğimizdendir…
Üstüne bir de bu duruma övünebilir oldukya pes doğrusu…
Neşet Efe öğretmenimiz köylüye kasabalıya öğrencilerine insanımıza memleketimize ışık oldu … Evlerin bacaları tütdü, kıraç topraklar tarla oldu, meyve bahçeleri oldu köylünün yüzü güldü…
Anadolumuzun bir çınarı daha devrildi, Neşet Öğretmenimiz Gecen hafta aramızdan ayrıldı… Uğurlar olsun Neşet amca saygıyla rahmetle anacağız, sizi unutulmayacağız…