Maskülen tarz kıyafetler ara sıra moda olur. Erkek takım elbiselerinin kadın için tasarlanmış kıyafetlerini bende beğenir ve giyinirim. Maskülen giyim tarzı 1940’larda moda olmuş. Katherine Hepburn, İngrid Bergman bu modanın öncülerinden olmuşlar. Bu iki güzel kadın her daim zarif, şık, kusursuz, güzel olmayı başarmıştır. Ama giyim tarzları yüzünden sayfalarda yerlerini erkek Fatma olarak almamışlardır.
Ben erkek gibi kadın olmayı hiç anlamamışımdır. Argo konuşarak, kabalaşarak, hal ve tavırlarını erkeğe benzeterek yaşamak, iyi mi yoksa kötü müdür diye bir soru sorarsanız. Bence kötü bir şeydir derim.
Kadın zaten, kadın olarak yaratıldığı için bir değerdir. Bir lütuftur.
Bir de erkeğe benzeme çabası vallahi bir acayip hal işte.
Erkek egemen toplumda kendini gösterme halleri ve hisleri sanırsam.
Yoksa ne güçlü, ne kuvvetli ne de önemsenen oluyorsun; bir kimlik arayışı gibi.
Oysa yüzyıllardır kadınlar erkeği hep aynada iki kat daha büyük gösteren oldu. Bu büyü kadının büyüsüydü. Erkek kendini hep kadından üstün ve büyük gördü. Erkeğin kibri kadının onu yansıttığı ile alakalıdır.
Erkekler yüzyıllardır kadın sayesinde ben, ben, ben, ben… Diye haykırıp durdu.
Bu anlaşılmaz vicdan kadının eseridir.
Sanki insanlığın tanımı bile erkek olarak anlaşılıyor. Geçmişten günümüze gelen destanlar, hikâyeler erkeği üstün varlık kadını ise özerk bir varlık değil de erkeğin tanımladığı bir canlı olarak hissettirirler.
Hep erkek mutlak varlık, kadın ise öteki cinstir.
Bunları neden yazıyorum ya da neden sürekli bu konunu etrafında dönüyorum. Kıymetini bilmeyen kadına kıymetini anlatmak için.
Neden erkek gibi kadın olmak istersiniz?
Dövüşmeyi çok mu seviyorsunuz?
Zaten toplumsal koşullarımız sebebiyle erkek ve kadın birbirinden tamamen ayrı bir kültür niteliği taşıyor. Çocukluktan ergenliğe kadar öğretilerde hep cinsiyetin kendine yüklediği zorunlulukları yerine getirmek için nasıl davranmak ve düşünmek gerektiği konusunda öğretiler bizlere kodlanıyor.
Birde erişkin dönemde bütün öğrendiklerini uygulama üstüne de zorunlu olarak çevreye ayak uydurmak ve şartları yerine getirmekle geçiyor. Bir de ısrarla erkek gibi kadın olmayı sanırsam dikkat çekmek olarak algılamak gerekir; dikkat çekerek takdir görmek.
Bir giyim markasının reklamında feminen ya da maskülen ya sizin giyim tarzınız hangisi diye yazıyordu?
Ne acayip ya erkek gibi giyin, ya da erkek düşmanı gibi giyin olarak algılanıyor bu spot cümle. Oysa neden istediğim gibi değil?
Bir erkeğin kadın gibi zarif konuşması, davranması toplum tarafından çeşitli yaftalara sebep olurken bir kadının erkek gibi görünmesi hemen onu güçlü yapıyor. Erkek Fatma oluveriyor.
Entelektüel, kültürel ve sosyal yaşam içerisinde en büyük travmayı kadın yaşıyor. Kadına yeteri derecede hak verilmeyince kadında çareyi erkek Fatma olmakta bulur oldu.
Kadınların erkekler tarafından cinsel meta olarak görülmesinin, tartaklanmasının, aşağılanmasının, dayak yemesinin önüne geçmek erkek Fatmalarla olmaz.
Erkek Fatma seni ne sözünün eri yapıyor, ne dokunulmaz yapıyor, ne de güvence veriyor.
Bence ergenlikte ki gibi ne yapacağını, ne söyleyeceğini nasıl davranacağını bilmeyen bir ergen misali olup çıkıyorsun.
