SON DAKİKA
reklam
reklam

Kutü’l Amare (Bölüm III)

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 19 Nisan 2019, Cuma - 10:36   Okunma Sayısı:

 

Osmanlı devletinin içinde bulunduğu durum

Bu dönem içinde Kafkas ordusu Ruslarla çarpışma halindedir. Sarıkamış Harekâtı (10 Ocak 1915) hezimetle sonuçlanmıştır, Çanakkale’de zafer (18 Mart 1915) çok ağır pahalarla kazanılmış; ancak İtilâf devletleri Boğaz’dan geçerek İstanbul’a girmişlerdir.  İT (İttihat Terakki) diktatörlüğü sürmektedir. Mahmut Şevket Paşa öldürülmüştür.

5 İngiliz generali, 277 İngiliz subayı, 274 Hint subayı ve 13.300 kişilik bir İngiliz tümeninin teslim alındığı muharebeler süresince İngiliz kayıplarının 30 bin, Osmanlı ordusunun kayıplarının ise 25 bin civarında olduğu belirtilmiştir.

 

Osmanlı devletinin mali durumu

1854 Kırım Harbi sırasında başlayan dış borç alımı, 1881 Düyunuumumiye yönetimiyle iflâsın başladığını işaret etse de 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı’na kadar 42 kez borçlanma devam ettirilmiştir.

I. Dünya Savaşı’na katılmadan önce Osmanlı devleti ile Almanya’nın ticari payı %40 düzeyinde artmıştır. Yine savaş öncesi Osmanlı İmparatorluğunun dış borç toplamı 153,7 milyon Osmanlı lirasıdır. Devlet gelirlerinin %28,2’si her yıl dış borçların ödenmesine ayrılmaktadır.

Almanya, Osmanlı İmparatorluğunu kendi yanına çekmek için yardım değil dış borçlanma teklif etmiştir. 1915 yılından başlayarak her yıl %6 faizli beş milyon altın lira avans verecektir. 1915 yılına ait ödemenin 250 bin lirası anlaşmanın imzalanmasından 10 gün sonra, 750 bin lirası da Rusya veya İngiltere ile savaşa başladığımız tarihten sonraki 10 gün içinde ve savaş sürdüğü sürece her ay ayrıca 400 bin lira şekliyle teklif edilmiştir. Bu duruma göre önce savaş ilan edilecek sonra para ödenecektir.

Temmuz 1915’te yapılan yeni kâğıt para basımında 1 Osmanlı lirası kâğıt para ile satın alınan mal, savaşın üçüncü yılına girerken 5,50 Osmanlı Lirası ile alınabilmiştir. Mondros Mütarekesi imzalandığında aynı malı satın almak için 4,48 Osmanlı lirası ödemek gerekmektedir. Devlet, Mayıs 1919’da devlet memurlarına aylık ödeyemeyecek duruma gelmiştir.

 

Sonuç

Basra kuzeyindeki harekât, İngiliz harp tarihine yüz karası olarak geçmiştir. Osmanlı maliyesinin durumunu çok iyi bilen İngilizler yeni taktikler peşine düşmüştür. Osmanlı ordusu, Baltacı Mehmet Paşa’nın Rusya harekâtından sonra bir kez de İngiliz ordusunun rüşvet teklifiyle karşılaşmıştır.

İngiliz General Townshend, 6’ncı Ordu Komutan Vekili Halil Paşa’ya “beraberindeki 13.300 kişilik personelin ve 42 topun Hindistan’a gönderilmeleri karşılığında 1.000.000 İngiliz sterlini vereceklerini” belirten bir telgraf çekmiştir. Ordu Komutanının Başkomutanlık Vekâleti’ne sunduğu bu teklif kabul edilmemiştir.

Gerek I. Dünya Savaşı’nın çeşitli cephelerinde gerekse İstiklâl Savaşı’nda çarpışan komutanlar zafer kazanmalarına rağmen rakip gördükleri komutan ve askerleri incitecek demeç ve eylemlere asla itibar etmemişler, mağlup komutanlara kılıçlarını taşıma şerefini bahşetmişlerdir.

Hayatını kaybetmiş, uzuv kaybına uğramış, ne gençliğini yaşamış ne de yaşantısında gençlik hayalleri kurabilmiş o kahramanlar için bir şiirimin son mısralarını ithaf ediyorum:

 

Günümüzde yaşananlar

Günümüzde bu zaferin kasıtlı olarak saklandığını hatta kutlanmak istenmediğini dile getirmek isteyen bazı çevreler vardır. Hatta bunu 19 Mayıslara veya 23 Nisanlara bağlamak suretiyle Osmanlıyı öne çıkarmak ve Cumhuriyet değerleriyle oynamak isteyenler de çıkmaktadır. Siyasette bu görüşlerden menfaat umanlar ve zaferin kutlanmayışını eleştirenler olabilir.

Yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nin II. Dünya Harbi sonrasındaki sıkıntılı mali durumunu çok iyi bilen İngiltere hükümeti, Türkiye’nin NATO’ya girişini fırsat bilerek Türk hükümeti üzerinde baskı yapmaya başlamış, bu zaferin kutlanmasını engellemeye çalışmış ve başarmıştır da…

Son Türk devletinin kuruluş tarihini Türklüğün ortaya çıkış tarihiymiş gibi yansıtarak konuyu ele almak hatalı bir davranıştır. Ayrıca Osmanlı ve Selçuklu devletlerini inkâr etmek anlamına da gelmez. Bunlardan birisiyle oynanmaya kalkışılırsa kargaşa ortamı dindirilmez ve hortlatılmış olur. Kaldı ki, Kara Kuvvetleri Komutanlığımız, kendi kuruluşunu M.Ö 209 yılına dayandırır ve coşkulu törenlerle bu günü kutlamaktadır.

Tarih Çanakkale’de, Kutü’l Amare’de, Galiçya’da, Romanya’da, Kafkasya’da, Makedonya’da, yazılmış; onların torunları Sütçü İmamlar, Yahya Kaptanlarla Anadolu topraklarında devam ettirilmiştir. Geçmişteki yengi ve yenilgilerimiz bize aittir. Şartlar ne olursa olsun bütün şehitlerimizi dualarla anmak hepimizin borcudur. Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk’ümüzü de bu vesileyle rahmet ve minnetle anıyoruz.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam