SON DAKİKA
reklam
reklam

Terslikler

Köşe Yazarı: İsmet AKKOÇ   Eklenme Tarihi: 23 Aralık 2016, Cuma - 11:00   Okunma Sayısı:

2014 yılında emekli subay

olan Raif Bey ile gazetemizin

yazarı Cengiz Baysu ve ben

Adapazarı’nda bir müzeye gitmiştik.

Yolculuk esnasında ilginç

bir konuyu anlatmıştı Raif

Bey…

Kulağını tersten

göstermek

… Bir bahçemiz vardı, kapısın

bir menteşesi kırık, kilidi

kopuktu. Kapı düşmesin hem

de kilit görevini yürütsün diye

bir ucu sabit olan tel’i arkasından

geçiriyor ve diğer ucunu

kapının yanındaki direğe sarıyordum.

Nice insan geldi

geçti, benim basitçe sardığım

ucu açarak içeriye girdi. Boya

işi yaptıracağım gün boyacı

olduğunu söyleyen bir adam

geldi ve telin sabit olan ucuna

bakmaya başladı. Hiç sesimi

çıkarmıyor ve göz ucuyla onu

izliyordum. Baktı baktı ve

sabit olan açılması zor ucu

açarak içeriye girdi.

Olağandışı bu durum çok

ilgimi çekmişti. Kapının nasıl

açıldığı önemli değildi artık

benim için. Bu adamı çözmeliydim.

Yanıma davet ederek

çay ikram ettim. Çaylar gelince

önce çayı içti ardından

kesme şekeri yedi. Bu ikinci

sıra dışılıktı.

… Öğle yemeği için hazırlık

yapılırken dişlerini fırçaladığını

ve sonra da yemeğe

oturduğunu goÅNrdüm. Artık

benim için neşelenmekten

başka yapacak bir şey yoktu.

Hatta daha sonra neler olabileceğini

kurgulamaya bile başlamıştım.

Örneğin; muslukları

takmadan önce suyu açmak,

suyun geldiğine kani olduktan

sonra muslukları takmak ama

takıldıktan sonra kontrol etmemek…

Sonu ve sonuçları öne çekmeye

çalışan bu adam kafamı

karıştırmıştı. Hadi, sondan başa

giden bu adama Karadenizli diyelim…

Ya insanlığın sonunu

hazırlayan Amerikalı’ya, Rus’a,

Çinli’ye ne diyeceğiz?

Yeni üretim ve silah

satışlarında artış yeni

yaralı bölgeler yaratıyor

Dünya ne kadar ekonomik

kriz yaşarsa yaşasın silahlanmayı

elden bırakmıyor. Ekonomik

gelişmesini tamamlamış

ülkeler, gelişmekte olan ülkeleri

birtakım savaş senaryolarıyla

uyutmakta, ürettikleri savaş

makinelerini satın almaları için

teşvik etmekte ve “savaş bağımlısı”

haline getirmektedir.

Herkesin kendine göre bir

gerekçesi olduğu da kesin…

ABD, dünyanın jandarmasıdır

ve kendisini dünyanın her yerine

demokrasiyi goÅNtürmekle

yükümlü (!) görmektedir.

Rusya, Amerikan yayılmasına

karşı mücadele ettiğini; Çin,

nüfusunu geçindirmek zorunda

olduğunu söyler, durur.

Bunları anlamak mümkün

de Suudi Arabistan gibi bir ülkenin

dünya silahlanma yarışı

sıralamasında ücüncü veya

doÅNrdüncü sırada yer almasını

anlamak mümkün değildir.

Amerika yılda silahlanmaya

yaklaşık 739 milyar dolar yatırırken,

onu 106 milyar dolarla

Çin Halk Cumhuriyeti izliyor.

Çin’in silahlanmaya harcadığı

gerçek rakamın en azından

resmi rakamın iki katı olduğu

ise ciddi gerçeklik payı taşıyor.

Çin Halk Cumhuriyeti bölge

ve çevresinde giderek etkinlik

kazanan Amerikan hâkimiyetine

karşı önlem almak amacıyla

bu paraları harcıyor.

Çin’in çok yakında uçak gemilerine

de yatırım yapacağına

kesin goÅNzüyle bakılıyor.

Gelişen ekonomisi ile birlikte

her geçen gün daha fazla

silaha yönelen Çin’in komşularıyla

da sorunları olduğunu hatırlamakta

yarar var. Çin başta

Vietnam olmak üzere Filipinler

ve Japonya ile sınır ve toprak

sorunları yaşıyor.

Barış ve Savaş Araştırmaları

Vakfı uzmanı Wisotzki, konferans

masasında 193 devletin

temsil edileceğini, oy birliğiyle

karar alınabileceğini ve buluşmanın

sadece dört hafta süreceğini

hatırlatmış ve eklemişti:

“Antlaşma, mutabakat prensibi

yüzünden sulandırılır ve

anlamını kaybederse, o zaman

güclü bir anlaşma talep eden

Batılı devletlerin onay vermemesi

bence en iyi coÅNzüm olur.”

Bir terslik de burada…

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam