SON DAKİKA
reklam
reklam

Hem İş Hem Aş Seyahati

Köşe Yazarı: Mert CiGERLİ   Eklenme Tarihi: 3 Ağustos 2019, Cumartesi - 09:28   Okunma Sayısı:

Bu hafta bir iş seyahati için Gaziantep ve Adana`da bulundum. Her iki ilimize de çok uzun zamandır gidemiyordum. Hatta gitmek isteyip de gidemiyordum çünkü benim kendimce gastronomi şehri olarak adlandırdığım şehirler Gaziantep ve Adana… Ve ben gastronomi şehirlerine seyahatlerden çok haz alırım. Çünkü iş için orada bulunsam dahi vakit bulup oranın mutfağına dair ziyaretlerde yaparım mutlaka…

Önce ilk durağım Gaziantep oldu. Merkez Şehitkamil ilçesine giderken Gaziantep`in meşhur kavurucu sıcağı kendisini hissettirmekte idi. Burada işlerimi bitirdiğimde mutluydum çünkü işlerim ne kadar erken biterse bu gastronomi şehrinde daha çok vakit geçirebilecektim.

Daha önce her zaman gittiğim mekanlardan daha farklı mekanlar tecrübe edeyim dedim. Gaziantep`li bir dostumun tavsiyesi ile Gaziantep`in yerlisi dışında pek kimsenin bilmediği ve esnafın, öğrencinin, memurun uygun fiyata güzel yemek yediğini söylediği bir kebapçıya vardım. Şehitler caddesi, Şehreküstü`ndeki bu kebapçı değişik bir sisteme sahip. Ocak arkasında iki kebap ustası var ve ustalar siparişiniz olan etleri pişiriyor ve pideye çekiyor. Geriye kalan bütün işlemleri size bırakıyor. Domatesini, maydonozunu, soğanını, acısını vb. size bırakıyor. Önünüzdeki kaplardan istediğinizden istediğiniz kadar alıyorsunuz. Bunların hepsi fiyata dahil. Ustalar çok sempatik ve enerjikler.. İşlerini iyi yapıyorlar ve daha önemlisi belli ki işleriniz gerçekten seviyorlar. Merak edip gidecek olanlara bir de dipnot vereyim. Ustaların söylediğine göre öğlen 14.00 sularında etleri bitiyormuş. O yüzden çok geç kalmamakta fayda var. Kebaplar çok lezzetli idi çıkınca burayı bana tavsiye eden arkadaşıma arayıp teşekkür etmeyi ihmal etmedim. Çünkü herkesin bilmediği, böyle kıyıda köşede sadece oranın yerlileri tarafından bilinen mekanlar beni daha çok mutlu ediyor.

Hemen gecesi Adana`ya doğru yola çıktım. Adana`ya vardığımda Seyhan`da kaldığım otele doğru ilerlerken bir köşe başında çok büyük bir kalabalık ve hareketlilik gördüm. Kavga ve olaylarıyla meşhur Adana`da yine bir kavga çıkmış diye düşündüm. Fakat yaklaştığımda bu kalabalığın sebebinin bir kokoreççi olduğunun farkında vardım. Hemen durup bu büyük kalabalığın arasında daldım. Nasıl olsa benimki hem iş hem gastronomi seyahatiydi…

Burada kokoreç ustasının elindeki bıçak ve satırlarla şov yaptığını, meraklı kalabalığınsa hem lezzet hem de bu şov için burada olduğuna kanaat getirdim. Bir yarım da ben istedim. Burada da sistem şöyle imiş; Sana bir plastik bardak veriliyor. Köşede ayran damacanası var. Siparişinle birlikte ayran damacanasından ayranın bittikçe doldurup içebiliyorsun. Kokoreçi güzeldi ama ben artık otele varıp dinlenmek derdinde idim.

Ertesi gün işlerim bitince ortaokul yıllarından arkadaşım olan ve has Adana`lı olan Meriç dostumun tavsiyesine uyarak ‘Yeşil kapı’ olarak Adana`da nam yapmış bir kebapçıya gittim. Ne de olsa hem Gaziantep hem de Adana kebap egemen şehirlerdi ve buralarda başka bir şey yemek aklımda dahi gelmiyordu. Stadyum yanında, Ordu caddesindeki bu salaş kebapçı aslında salaşlık ile pasaklılık arasında gidip gidip gelen bir mekan olarak gözüme çarptı. Ama sipariş verdikten sonra masaya gelen ikramlar göz doldurdu. Hele ki bir soğan mezesi/salatası var ki dillere destandı. Kebapları da gerçekten çok lezzetliydi. Fiyatlar da bana göre uygundu. Buradan kalktıktan sonra da yine Adana`lı dostum Meriç`e teşekkür ettim.

Gaziantep ve Adana seyahatlerim iş seyahati gibi gözükse de aslında benim için yeme/içme seyahati idi. Her iki şehirde de güzel tavsiyeler ile çok güzel kebaplar yedim. Sizlere de buraları gönül rahatlığıyla önerebilirim. Gidip görün, yiyin sonra da benim dostlarıma ettiğim gibi bana bir teşekkür edin içinizden…

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam