SON DAKİKA
reklam
reklam

DEFNE  AĞACI

Köşe Yazarı: Ayşegül Nevin KAPLAN   Eklenme Tarihi: 25 Eylül 2019, Çarşamba - 10:29   Okunma Sayısı:

Deri üzerine resim yapmak

    Deriden üretimler, Hunlar zamanından itibaren ortaya çıkmış ve günümüze kadar gelmiştir. Çok köklü bir sanat dalıdır. Bu resim, kalınlığı 4 mm olan dana derisi üzerine yapılmıştır. Yapılışı oldukça hassasiyet ister. Dana derisi üzerine önce çalışmak istediğim resmi çizerek aktarıyorum.

    Daha sonra ince uçlu özel bıçağımla çizgi üzerinden geçiyorum. Bu işlem bitince bir başka özel aletle deri üzerinde kesilen yerleri daha iyi dövebilmek için az aralık sağlayacak şekilde iki yana açıyorum.

    Deriyi hafifçe ıslatıyorum. Bu işlem deriye yumuşaklık sağlar. Onar cm boyunda ve uçları farklı büyüklüklerde çelik aletlerim var. Resim çizgilerinin gerektirdiği aleti dik bir vaziyette tutarak desenlerin kesilen yerlerini iç kısımlarından dövüyorum.

… Deri, eğer uygun ritimlerle dövülmezse istenen özelliği vermez… Çalışmayı tamamladıktan sonra deri boyası ile renklendiriyorum ve deri cilası ile boyayı sabitliyorum. Ancak çalışmalarımda, genelde renklendirmekten ziyade boyası ile sadece gölgelendirme yapmayı tercih ediyorum, çünkü derinin doğal hali benim açımdan daha etkileyicidir.   

 

Yaprak üzerine işleme

… Üzerinde çalışılan bir başka obje ağaçtan düşen bir çınar yaprağı… Yaprağın ebruya girmeden önce çok temiz şekilde silinmesi ve kitap arasında kurutulması gerekiyor. Toz barındırmaması önemlidir.

    Ebru teknesini hazırlıyor ve yaprağı tekneye daldırıyorum… Mat sprey vernikle vernikliyorum; çünkü yaprak kâğıt gibi değil, boyayı emmiyor… Renkleri sabitliyorum. Sonra yapıştırıcı kullanarak, kâğıt üzerine yapıştırıyorum…

 

Aynanın öyküsü

… Osmanlı döneminde ayna sevgiliye hediye etmek, “Sana senden daha güzel bir hediye bulamadım.” Manasına geliyormuş. Sanatçı bu espriden hareketle, aynaların kenarlarını Anadolu kadınlarının el emeği ve göz nuruyla süsleyerek, el işleriyle bezeyerek ürettiği oyalarla güzellik kazandırmıştır. Sergide ayna kenarlarında, geleneksel pazen kumaşı, keçe ve kemik de kullanılmıştır… Sergide dikkat çeken bir başka özellik ise “Boynuzun öyküsü”dür 

 

    Gayet ilginç tasarımlara hayat vermiş olan Gökçen Hanım’ı tebrik ve kendisine teşekkür ediyoruz. O anlattıkça bizler tekniği uyguluyor gibi bütünleşmiştik konuyla… Ankara’da tasarlanıp İstanbul’da sunulan bu sergiyle ne kadar şanslıydık! Eminönü Hünkâr Kasrı’nda sergilenen bu güzelliklerin tarihi ise 11 Eylül 2019 günü bitmişti. Şimdi de ne kadar şanssız olduğumuza üzülelim!

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam