SON DAKİKA
reklam
reklam

Statü Endişesi

Köşe Yazarı: Osman ÇAKIR   Eklenme Tarihi: 26 Eylül 2019, Perşembe - 09:44   Okunma Sayısı:

Mesai arkadaşım işyerinde elime bir kitap tutuşturdu. Ardından “Bu kitabı da okumalısın! Bir solukta okuyacağına eminim.” dedi.

 

Elime tutuşturulan Alain de Botton’nun eseri “Statü Endişesi” isimli kitabıydı. Ahu Sıla Bayer tarafından Türkçe’ye çevrilen bu deneme kitap, 2005 yılında piyasaya sürülmüş.

 

Statü Endişesi isimli kitapta yazar Botton, hepimizin içini kemiren ancak pek nadir ifade edebildiğimiz bir korkuyu su yüzüne çıkarmış: Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü korkusu ve başarısızlığımızın toplum tarafından acımasızca yargılanacağı hissi. Bir başka deyişle, evrensel bir endişeye, statü endişesine ayna tutmuş.

 

Bilindiği üzere “statü” sözcüğün kökeni Latince’dir. “Ayakta duruş” anlamına gelmektedir.

 

Statü, dar anlatımıyla, kişinin toplumdaki konumunu ifade eder. Kişinin bir gruptaki resmi ya da mesleki duruşunu belirtir. Geniş anlatımıyla da, kişinin dünyanın gözündeki değerini önemini ifade eder.

 

Alain De Botton’a göre ise statü çift anlamlı bir kelime. Bir yandan kişinin toplumdaki konumunu gösterirken öte yandan kişinin başkalarının gözündeki değerini ifade ediyor.

 

Tarihsel süreçte statü endişesinin kaynaklarını ve çözümlerini örneklerle bizlere aktaran Botton, endişenin nedenlerini kitabın ilk bölümünde beş başlık altında inceliyor: Sevgisizlik, snopluk, beklenti, meritokrasi ve güven. Beş sebep içerisinde “yaşamımızın mahvolacağına” dair yaşadığımız gizli veya görünür paranoyayı araştırıyor, tanımlıyor ve irdeliyor.

 

Kitabın ikinci kısmında ise endişenin giderilmesine yönelik örnekleri yine beş başlık altında açıklıyor: Felsefe, sanat, politika, Hıristiyanlık ve bohemlik.

 

Tarih boyunca toplumların yüksek statüye layık gördüğü gruplar çeşitlilik göstermiştir. Avcılar, savaşçılar, rahipler, şövalyeler, köklü aileler.

 

Batının statü anlayışı 1776’dan bu yana giderek artan bir oranda maddi başarıyla bir tutulur olmuştur. Günümüzde ise buna mevki edinme, makama yükselme, bir koltuğa oturma ve yaslanma ilave olunmuştur.

 

Yüksek statü bize para, özgürlük, mekân, rahatlık, zaman kazandırmanın yanı sıra bizi belki de en az bunlar kadar önemli bir hisle donatır: Başkaları tarafından önemsendiğimiz ve değerli insan muamelesi gördüğümüz hissi.

 

Bu hissi bize yaşatanlar da; davetler, pohpohlanma, yaptığımız bir espri üzerine patlatılan kahkahalar, saygı, hürmet ve aşırı ilgidir. 

 

Bireyin statü endişesi; makamını, koltuğunu ve yüksek gelirini kaybetme, lüks otomobilden mahrum kalma, ekonomik, bürokratik ya da siyasetteki gücünü kaybetme korkusudur.   

 

Demem o ki; yüksek statü birçok kişiye göre en güzel dünya nimetlerinden biridir; getirileri pek keyifli olur. Bu bilinir de pek az kişi tarafından itiraf edilir.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam