SON DAKİKA
reklam
reklam

Soykırımcılar (II)

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 12 Kasım 2019, Salı - 10:52   Okunma Sayısı:

 

IŞİD’e katılımlar 

    Zamanın Fransa Başbakanı Manuel Valls, Avrupa’dan IŞİD’e katılımın en fazla Fransa ve Belçika’dan olduğunu belirtmiştir. Belçika Federal Meclisi, 2014’de terör örgütü IŞİD’e karşı oluşturulan koalisyona 6 adet F-16 savaş uçağı ve 120 askerle katılımı öngören bir kararı 2 oya karşı 114 oyla kabul etmişti. 

    Uçak ve askerler, IŞİD'e karşı yürütülen hava operasyonunun sadece Irak bölümüne katılmak ve Suriye’deki hedeflerin vurulmasında rol üstlenmemek kaydıyla Ürdün’deki Muvaffak Hava Üssü’nde konuşlandırılmıştı.

    2014 yılında The Telegraph gazetesinde, Suriye ve Irakta, IŞİD terör örgütü saflarında 70 ülkeden 11 bin kişinin yer aldığına dair haberler çıkmıştı. IŞİD’e Rusya’dan 423, Sırbistan’dan 350, Belçika’dan 296, Arnavutluk’tan 140 ve Kosova’dan 150 kişinin katıldığı duyurulmuştu.

 

Türkiye-Belçika ilişkileri

    Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) 2004 ile 2009 yılları arasında Belçikalı silah üreticilerinden yaklaşık 12 milyon Euro değerinde silah ve çeşitli askeri mühimmat satın aldığı açıklandı. Flaman Bölgesi hükümetinin Belçika’nın diğer ülkelerle gerçekleştirdiği silah ticareti raporuna göre, Türkiye’ye yaklaşık 12 milyon euro değerinde çeşitli silahlar ve mühimmat satışı yapılırken, Türkiye’den de 593 bin euro’luk askeri malzeme alımı gerçekleştirilmiş.
    Flaman Bölge hükümetinin açıkladığı raporlarda, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Belçika’dan en fazla askeri araç satın aldığı, bunun dışında radar aletleri ve savunma silahlarına da yüksek miktarda ücret ödediği görülüyor. Rapora göre en çok alım 6,72 milyon euro ile 2008 yılında gerçekleştirilmiş.  Türkiye'nin Belçika'ya askeri ihraç kalemleri arasında tabanca ve çeşitli silahlarla mühimmat yer alıyor. Başka ülkelerle ilişkilerini tamamen kendi çıkarlarına dayandıran Belçika’nın boyu küçük ama icraatı büyüktür. Sanırım sorgulanmaya da değerdir.

 

Soykırıma kadar götüren nedenler

Bir arada ve huzur içinde yaşamak Afrika topraklarındaki kabilelere bir türlü nasip olmuyordu. Bu defa Belçikalılar, ırksal ayırımcılığı körüklemeye ve 1950’lere kadar Tutsileri Hutulardan üstün tutma siyaseti gütmeye özen gösterdiler. 1962 yılına kadar Ruanda ve Burundi’yi yönettiler

1964 ve 1974 yıllarında birçok Tutsi öldürüldü, başka yerlere sürüldü; ama kimse yargılanıp cezalandırılmadı. Belçika yönetimi, bu dönemde de yerli halk üzerinde acımasız ve adaletsiz davranmış, 1994 yılında ise aşırı uçtaki Hutu’ların kışkırtarak 800 bin Tutsi ve ılımlı Hutu’nun katliamına neden olmuştu.

19’uncu yüzyılda Belçika’nın Afrika’da yaptığı işgaller, yer altı ve yer üstü servetlerinin Belçika’ya aktarılması esasına dayandığı görülürken 20’nci yüzyıl başlarından itibaren ırk temeline dayalı teorilerden kaynaklandığı anlaşılmıştır. Bu teoriyi öne sürenler, Ruanda bölgesinde yaşayanların, ari ırk ile zencilerin dahil edildiği aşağı ırk arasında bir geçiş ırkı olduğunu iddia etmişlerdir.

 

Osmanlı belgelerinde ilişkilere bakış

Buradaki hususlardan bazıları Osmanlı istihbarat raporlarına bazıları da Avrupa’daki Osmanlı sefirlerinin yazışmalarına dayandırılabilir. Afrika’da bulunan Belçika sefirleri, Mısr-ı Ulya’nın, (Vech-i kıbli= Mısır’ın yukarı kısmı veya Said-i Mısır) Kongo hükümetine ilhak ettirilmesi için çalışmışlardır. Londra’da faaliyette bulunan İngiliz-Ermeni lobisi, Avusturya (Trieste) ve Belçika (Liege)’dan silah satın alarak Türkiye’ye sevk etmiş; Ermeni komiteleri de, Karlsruhe’deki Banques Strauss, Hamburg’daki Mario Cresta ve emekli Alman subayı Fischbacher ile işbirliği yaparak Belçika ordusunun eski silahlarını satın alıp Türkiye’ye sevk etme girişiminde bulunmuşlardır.

Belçika’nın Liege limanından Türkiye’deki Ermenilere gönderilmek üzere “Carling ve Ortakları” adlı İngiliz firmasına 300 tüfek gönderileceği istihbaratı alınmıştır. Londra sefiri istihbaratın doğruluğunun araştırmış ancak sonuç alamamıştır.

Almanya ve Avusturya, Belçika’yı istila etmek için Belçika’nın büyük şehirlerinde Alman ve Avusturya asıllılara zulmedildiği ve Alman mezarlarının tahrip edildiği şayialarını yayarak ileride yapacağı muhtemel harekât için zemin hazırlamıştır. (FR. EHT)

Alman genel karargâhından yapılan bir açıklamada “Belçika’daki Longwy Kalesi’nde harp mermi uçlarını tadil etmeye yarayan bir alet bulunduğuna, bu çeşit mermilerin harp hukuku kurallarına uygun olmadığına” yer vermiştir. (FR. EHT)

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam