SON DAKİKA
reklam
reklam

Çöp batınca…

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 14 Kasım 2019, Perşembe - 10:57   Okunma Sayısı:

Fransa ve İtalya arasında son dönemde bir gerginlik yaşanıyor. Bu gerginlik, İtalya’da Haziran 2018’de popülist ve aşırı sağcı bir hükümetin işbaşına gelmesiyle başlamış, “Sarı Yelekliler”in protestolarıyla ilgili olarak İtalyan yetkililerin yaptığı açıklamalarla Fransa’da bir tepki oluşmuştu.

Üstüne üstlük İtalyan Başbakan Yardımcısı Luigi Di Maio, “Sarı Yelekliler” hareketinin liderleriyle bir de görüşme gerçekleştirince bardağı taşıran son damlaya sebep olmuş, yazdığı tweette, “Değişim rüzgârı Alpleri aştı” notuyla bir de fotoğraf paylaşmıştır. Gelişmeler Fransa’nın Roma’da bulunan büyükelçisini geri çağırmasına neden olmuştur.

Maio, açıklamalarında,

"Bugün insanlar ülkelerini tek edip Avrupa'ya geliyorsa bunun sorumlusu en başta Fransa'dır. Fransa onlarca Afrika ülkesini sömürmeyi hiçbir zaman bırakmadı. AB Fransa'ya ve Fransa gibi Afrika'yı yoksullaştırarak bu insanların ülkelerini terk etmesine yol açan tüm ülkelere yaptırım uygulamalı. Çünkü Afrikalılar Afrika'da olmalı, Akdeniz'in dibinde değil." şeklinde görüşlere yer vermiştir.

 

Fransa cephesi

Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Agnes Von der Mühll, görüşmeye ilişkin, “AB nezdinde ortak ve komşu ülkeler arasında bu yeni provokasyon kabul edilemez. İtalya’dan gelen provokasyonlar II. Dünya Savaşı’ndan beri ilktir” demiştir.

Fransa Dışişleri Bakanlığı, “Fransa aylardır temelsiz suçlamalar ve çirkin açıklamaların hedefi haline gelmiştir. Bir konu hakkında fikir ayrılığı yaşamak başka bir şey seçimler amacıyla ilişkileri manipüle etmek başka bir şey” ifadelerini kullanarak tepki göstermiştir.

 

Demeç savaşı!

Bu açıklamalar sonrasında diplomatik olmayan üslûp sergilenmeye başlamıştır. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “İtalyanlar çok büyük bir halk ve bizim dostumuz. Onlar tarihine yakışan liderleri hak ediyor” demiş, İtalya Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Matteo Salvini ise, “İlk önce Fransa, yıllardır ağırladığı teröristleri ve katilleri iade etsin, daha sonra Macron’la konuşuruz” şeklinde cevap vermiştir. 

Luigi Di Maio da Fransız Cumhurbaşkanı’nın sözlerine karşılık, “Macron, benim ve Salvini’nin üst düzeyde olmadığımızı söylüyor. Bunun kararını İtalyan halkına bıraksın” ifadelerini kullanmıştır. Di Maio, ayrıca Fransa’yı Afrika’da sömürgeci bir politika izleyerek, fakirleştirmekle suçlayıp, “Sarı Yelekliler”e açık desteğini sürdürmüştür.

 

Yorumlama

Sevgili okurlarım, bu demeç ve sözleri bütünüyle ve özellikle yazdım. Bunlar olmadan yorum yapamayız. Aslında Fransa hakkında çok yazılar yazmıştım. Demeçlerde dikkati çeken üç husus var. Özellikle İtalya Başbakan Yardımcısı Luigi Di Maio’nun,

 

  • Fransa’nın, yıllardır ağırladığı teröristleri ve katilleri iade etmesi ve
  • Fransa’nın Afrika’da sömürgeci ve halkları fakirleştirici politika izlediğini belirtmek

ihtiyacını hissetmesidir.

 

Buna karşılık olmak üzere Fransa Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, AB nezdinde ortak ve komşu ülkeler arasında yeni provokasyonların kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür. Sevgili okurlarım, insanın ibretle okuyup ders alması mı gerekiyor yoksa keyifle gülmesi mi?

 

Geçmişte Fransa’nın yaptıkları

Osmanlı dönemine girmek istemiyorum. Baş belâmız olan kapitülasyonlar beş asır Türkiye’nin kanını emmiştir. 1984’ten beri Türkiye için kangren halini almış bir PKK terörü söz konusudur. Terör örgütünün kışkırtılmasının, şımartılmasının hatta palazlanmasının mimarlarından ve destekçilerinde birisi hiç şüphesiz Fransa’dır.  Bayan Mitterand’ın kulakları çınlasın. Örgüt liderlerinden bazıları evinde bile ağırlamıştı.

24 Nisan Tehciri’nin yeniden konuşulmasına az bir süre kaldı. Konuyla ilgili detaylı araştırmalarımı mutlaka yazacağım. Ancak şunu da belirtmeliyim: Fransa Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamış ve parlamentosunda kabul etmiştir. Türkiye’nin AB’ye girişine onay vermeyip Akdeniz Birliği gibi safsata demeçlerle kafa bulmaya çalışmıştır.

Afrikalı göçmenleri ülkesine kabul etmeyip Akdeniz’de hayatlarını yitirmelerine neden olmuştur. Cezayir olayları unutulmuş değildir.

 

Son söz

Şimdi İtalya’nın suçlamasıyla Fransa’nın cereyan çarpmışa döndüğünü görüyoruz. Çöp kendisine batmaya başladı. Biz yıllarca cevap verdik, İtalyan Bakan’ın iki satırlık sözü kadar etkili olamadık. Bravo İtalya! Salvo atışına devam et! Gerçekler ortaya çıksın. Belki AB’yi daraltmaya başlayan Fransa, kendi kuracağı Akdeniz Birliği’nde kendisine yer bulabilir.

 

 

 

  

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam