SON DAKİKA
reklam
reklam

Tehcir ve Ermeni İddiaları (Bölüm IV)

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 22 Kasım 2019, Cuma - 10:44   Okunma Sayısı:

 

12.   Said Halim Paşa, 6 Aralık 1921’de Roma’da, Talat Paşa 15 Mart 1921’de Berlin’de, Cemal Paşa ise 21 Temmuz 1922’de Tiflis’te Ermeni komitacılar tarafından vurulmuşlardır. Enver Paşa 4 Ağustos 1922’de Tacikistan’da bir çarpışma sırasında hayatını kaybetmiştir. İstanbul hükümeti bu olaylara seyirci kalmıştır. Oysa bu kişiler yurda getirtilerek sorgulanabilir, hukuki şekliyle cezalandırılabilir ya da o ülkede yargılanmaları sağlanabilir ve katl’e maruz bırakılmayabilirlerdi.

13.  İstanbul hükümeti, 11 Mayıs 1920’de Mustafa Kemal’in idam fermanını çıkarttığı, birçok resmi görevliyi mahkemelere vererek ağır cezalara çarptırdığı halde tehcir sonrasında bir Osmanlı Ermenisi olan ve binlerce kişiyi katleden eski komitacı, Rusların verdiği yeni rütbe ile general kabul edilen Antranik için hiçbir teşebbüste bulunmamıştır. 1919 yılının Mayısı’nda çetesiyle birlikte silahlarını bırakmaya zorlanmışlar, kendisi sonra Paris’e gitmiş, oradan ABD’ye geçmiştir.

 

Sonuç

    Devletin ilgili kurumları sözde soykırım üzerinde mutlaka çalışıyorlardır. Türk Tarih Kurumu’nun ve akademik çevrelerin çalışmalarını görüyor ve ortaya koydukları eserleri okuyoruz. Şüphe yaratan ve karşıt düşünce olarak yansıyan fikirlerin en ince ayrıntısına kadar araştırılması hepimizin insanlık görevi ve beklentisidir. Tehcir, gerek Türk gerekse Ermeni toplumunda aydın kesimin dışında doğru şekilde bilinmemektedir. 

    Basılan kitapların fiyatları halkın alım gücüne göre yüksektir.  Diaspora’nın Ermeni toplumu üzerinde olumsuz yöndeki baskısı ağırdır. Zaten işin zorluğu da bundan kaynaklanmaktadır. 15 Nisan 2006’daki Malatyalı İşadamları Derneği’nin toplantısında Hrant Dink’in “Geçmişte İngiliz, Fransız, Alman ve Rusların oynadıkları oyunun aynısını bugün ABD’nin tekrarladığı, Ermeni halkının onlara güvendiği ancak yanıldıkları, burada kardeşi kardeşe kırdırdıkları, aynı şeyi şimdi Kürtler üzerinde yapmaya çalıştıkları” şeklindeki açıklamaları gerçeğin ta kendisidir.19

    Sorunun halk seviyesinde anlaşılabilmesi için Türkiye ve Ermenistan’ın kültür, sanat, spor ve eğitim alanlarında ortak çalışma yapmaları hatta Azerbaycan’ı da dahil etmeleri uygun olacaktır. Çeşitli ülkelerin okul kitaplarında öğretimi yanlış yönlere çekebilecek ve Türklere karşı önyargılı davranmaya itebilecek hakaret içeren bölümler olduğu malumdur.20 

    100’üncü yılını dahi geride bıraktığımız kangren olmuş bu sorun halen çözülememiştir. Türkiye’nin yeni bir stratejik yapılanmaya ihtiyacı vardır. Biz, bitmez tükenmez iç siyaset kavgalarıyla uğraşırken şimdiye kadar çözülemeyen sorunlar kronik hale gelmekte benzerleri türetilmektedir.

    Komşuluk ilişkilerinin düzeltilmesi, yeni nesiller arasında kin ve husumet duygularının silinmesi ve karşılıklı işbirliği, her iki ülkenin yararına olacaktır. Bugün ülkemizde 200.000 civarında Ermenistan’dan gelmiş kayıtlı-kayıtsız çalışan insan vardır.

    Eski Sovyetler Birliği çöktükten sonra Kars Antlaşması’nı tanımadığını ima eden Ermenistan, kendisini biraz olsun Diaspora’nın etkisinden kurtarmalıdır. Ülkemizde yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlarımız, bu konuda iyi niyetli ve samimi insanlardır.

Ermenistan’daki yeni yönetimin ve Diaspora’nın enerjisini insanlık ve barış uğrunda harcaması dilek ve umuduyla!   

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam