Baharın gelişi ile her taraf rengarenk çiçekler ile donandı. Meyve dalları, ağaçlar ve kır çiçekleri önce tomurcuklandı sonra pıtırcık çiçeklerini açmaya başladı. Sabah erken saatlerde dallarında ötüşen kuş sesleri arasında renk renk ağaçları izlemek ve bahara hoş geldin demek bir başka keyif verir insana.
Bahar, tabiat ananın, doğanın ve her türlü canlının yeniden canlanması ve yenilenmesi demektir.
Biz insanoğlu da öyleyiz ve baharla yenileniriz. Kışın üzerimize sinen kışın ağırlığından ve miskinliğinden kurtulmak istercesine atarız kendimizi sokaklara. Park ve bahçelerde yada sahil kenarında dolaşırız temiz havayı içimize çekerek. Bir motora yada vapura atlayıp denizi seyrederek karşı kıyıya geçmek büyük haz verir insana öyle ki denizin dalgası ve köpüklerine bırakıverirsin kışa ait tüm yorgunluklarını ve iç sıkıntılarını. Sonra bir simit alırsın bir lokma sen bir lokma martılar ve deniz yolculuğun boyunca arkadaşım olur martılar. Karşı kıyıya geçtiğinde karışırsın kalabalığa, kendinle aynı düşünce ile bahara koşan insanların arasına. Belki saatlerce yürümek, kuşlara yem atmak, etrafta kuşları yakalamaya çalışan minik çocukları izlemektir mutluluk. Temiz hava da yürürken içine çektiğin oksijeni hissetmektir derinden ve cesurca kollarını hava açıp bir çocuk gibi neşelenmektir mutluluk. Yanından geçerken taş duvarın arasından başını güneşe uzatan minik bir kır çiçeğidir umut ve bir kaldırımın arasından çıkıp hızlıca kaçıveren bir kertenkelenin mücadelesidir yaşam. Çiçeği, böceği, hayvanları ve insanları ile tabiat ana bir bütündür ve el ele bahara hoş geldin demektedir.