SON DAKİKA
reklam
reklam

Fransa’nın emelleri (Bölüm I)

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 11 Aralık 2019, Çarşamba - 11:56   Okunma Sayısı:

 

Kilikya Bölgesi; Anadolu'nun güneyinde bulunan Alanya Burnundan Suriye’ye kadar uzanan antik bölgedir.

Kilikya bölgesinde bulunan şehirler: Anemorium - Anamur, Seleukeia - Silifke, Olba Dioksaisareia - Uzuncaburç, Korykos - Erdemli, Pompeiopolis - Viranşehir, Tarsos - Tarsus, Prehistorik Yumuktepe, Yılanlıkale, Mysis - Misis, Aleksandreia - İskenderiye, Antiochaeia - Antakya, Daphnae - Harbiye.

 

Çukurova (Kilikya düzlüğü)

    Kilikya, Anadolu’nun güneyinde bulunan bölgedir. Bugünkü Osmaniye, Adana, İçel illerinin tamamını, Karaman, Antalya ve Hatay illerinin bir bölümünü içine alır. Bölgenin batısı Dağlık Kilikya (Kilikia Trachea), doğusu ise Ovalık Kilikya (Kilikia Pedias) olarak bilinir. Anadolu ile Suriye ve Mezopotamya arasındaki ulaşımı sağlayan Gülek Boğazı (Kilikia Pylai) ve Belen Geçidi nedeniyle stratejik bir önemi vardır.

    Toros Dağları üzerindeki Gülek Boğazı, Kapadokya’yı güneyden Çukurova’ya (Kilikya Düzlüğü) bağlar. Taşeli Yarımadası’na doğru kayalık bir hal alan arazi, Belen Boğazı üzerinden güneyde Mezopotamya ve Suriye’ye açılır.

 

Kilikya’nın kısa tarihçesi

    Bölge, MÖ II. binde Hititlere bağlı olarak hüküm süren Kizzuvatna Krallığının kontrolündeydi. MÖ 8’inci yüzyılda ise bir Asur eyaletiydi. MÖ 546’dan sonra Perslerin Kilikia satraplığı oldu. Bölge Büyük İskender’den sonra Seleukosların eline geçti. MÖ 1’inci yüzyılda Roma’nın Kilikia eyaleti burada kuruldu.

    Bölgede Helenistik ve Roma döneminden kalan kaleler, Bizans döneminde askeri ihtiyaçlar gereği bazı eklentilerle (su biriktirmek için sarnıç, zahire stoklamak için ambar veya depo) genişletilmiştir. Haçlı seferleri sırasında Bizans kalelerinin zahire ambarları boşaltılmış, cephane türü her şeye (özellikle ok, ok uçları, at nalı, kılıç ve demir aletler) el konulmuştur.

    Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeniler, Bizans yönetimi tarafından zorunlu göçe tabi tutularak Kapadokya’ya çekilmiş, bir kısmı da Kilikya’ya yerleştirilmiştir. Kilikya’ya yerleştirilen Ermeniler burada Baronluk kurmuşlardır. Baronluk zamanında yine bazı kaleler (Kozan-Karesis Kalesi) kütüphane, misafirhane ve keşiş odaları eklenmek suretiyle genişletilmiştir.

 

Ermeni krallıkları

    Kilikya adı 12’nci ve 13’üncü yüzyıllarda  küçük bir krallık olarak kurulan 300 yıl süren  Ermeni krallığını tanımlamada kullanılmıştır. Daha sonra da siyasi ortamlarda  malzeme durumuna sokulmuştur. Aslında Kilikya sözcüğünün Ermenilerle ilgisi  yoktur. Kilikya  bir coğrafi bölgenin adıdır. Kökü Hititçe Hilakku olup, MÖ 5’inci yüzyıldan sonra Kilikya olarak kullanılmıştır.

    Bir araştırmacıya göre Hellenlerce Kilikya diye anılan bölge, bugünkü adıyla, Çukurova’yı  bir de  Mersin’den Alanya’ya  kadar  uzanan  kıyıları  ve bunların arkasındaki Toros Dağlarının güney yamaçlarını içine alır.

     Kilikya  adı  Hellen  ağzında  büründüğü bu biçimiyle Kilix Kilikos yurdu anlamında görülür. Bu nedenle İlkçağda Hellen dünyasında Kilikyalı anlamında  Kilix ya da Kilikos denirdi.

   Bizanslılar, dağlık alandaki kaleleri Kilikya Ermenileri ile aralarında sınır taşı olarak görmüş, Torosların eşiğindeki kaleleri de İslâm ordularının Konstantinopolis’e yönelik sefer ve saldırılarına karşı ileri karakol, ihbar ve ikaz istasyonları şeklinde kullanmıştır.

    Anadolu’ya giren Selçuklular, İpek yolunu kontrol altına aldıktan sonra Akdeniz’e çıkış platformu olarak gördükleri Kilikya’yı ele geçirmişler, bu strateji içinde denizciliğe ve tersane işletmeciliğine el atmışlardır. Toroslardan Kilikya Düzlüğü’ne inen dağ kaleleri, sahilde yapılan gözetleme istasyonları, tersane ve kıyı koruma kaleleriyle savunma sisteminde bütünlük teşkil etmiştir.

 

Bölgenin hassasiyeti

    Helenistik, Roma, Bizans, Ermeni, Haçlı, Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarına sahne olan Kilikya’nın, 40’a ulaşan kale sayısıyla ‘hassas bölge’ oluşturduğu söylenebilir. Meridyen hesabıyla yaklaşık 3500-4000 km2 yüzölçümü olan bu kıymetli sahada kale sayısının fazlalığı da dikkatleri çekebilir.

    Tarım ürünlerindeki bolluk ve çeşitlilik, ticaret ve kervan trafiğindeki yoğunluk,  korsanların, eşkıyanın ve Haçlı istilâcıların iştahını kabarttıkça Çukurova’nın verimli toprakları sürekli tehdit altında kalmış. Bu tehdit çatışmaları beraberinde getirmiş. Çatışmalarda ele geçirilen esirlerin iç bölgelere sevkinden önce iaşesi, geçici barındırılması ve sahillerden içeriye doğru kaleden kaleye teslim veya teati edilmesi şeklindeki zorunlu gerekçeler kale sayısında tespit edilen fazlalığı mazur gösterebilir.        (Devam edecek)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam