SON DAKİKA
reklam
reklam

Birbirimizden uzak ama hep birlikte!

Köşe Yazarı: SELAHATTİN DEMİREL   Eklenme Tarihi: 3 Nisan 2020, Cuma - 12:05   Okunma Sayısı:

İnsanlık tarihinin sayfalarını çevirdiğinizde her çağda belli imtihanların olduğunu görürsünüz. Kıtlıklar, deprem, sel gibi türlü afetler ve salgın hastalıklar.

Şimdiki imtihanımız, hepimizin malumu. Sağlık Bakanlığı’nın her akşam açıkladığı sayılarla içten içe kahroluyoruz. Salgına yenik düşenlerin cenazeleri bile korkutucu geliyor. Yoksa biz ölümden mi çekiniyoruz?

Tez zamanda çocuklarının mürüvvetini görmekle hacca gitmek şeklinde iki büyük hayali olan teyze ve amcalarımızın şu sıralar şöyle dediklerini tahmin ediyorum:

“Ölüm hak da… Böylesini vermesin Cenab-ı Rabbü’l âlemin!”

Amin, diyoruz hep birlikte. Bunu farklı bir şekilde söyleyen 106 yaşındaki bir amcadan bahsetmişti haberler.

İsmi Jose Ameal Pena’ydı ve İspanya’nın bir balıkçı köyünde yaşayan bu amca 1918 yılında 4 yaşındayken dünyayı kasıp kavuran, adı İspanyol gribi diye bilinen hastalığa yakalanmıştı.

Coronanın en çok etkilediği ülke olan İspanya’da medyanın ulaştığı Pena, hastalığa yakalandığındaki hâlini şöyle açıklamıştı: “Uyandığımda yürüyemiyordum. Ellerimin ve dizlerimin üzerinde sürünüyordum.”

1918 gribinin çok fazla can aldığını söyleyen Pena, aynı şeylerin yaşanmasından korktuğunu da vurguluyordu.

O yılların İstanbul’unu betimleyen şair şöyle yazacaktı:

“Biz ki İstanbul şehriyiz,
Seferberliği görmüşüz :
Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin,
vagon ticareti, tifüs ve İspanyol nezlesi
bir de İttihatçılar,
bir de uzun konçlu Alman çizmesi
914’ten 18’e kadar
yedi bitirdi bizi.”

Şair, şiirinin sonuna, 1939’la 1941 yılları arasında İstanbul, Çankırı ve Bursa hapishanelerinde eserini tamamladığını not düşmüştü. O şairin adı Nazım Hikmet’ti, eserinin adıysa Kuvâyi Milliye’ydi.

* * *

Şimdi de benzer bir durumla karşı karşıyayız. Üstelik yalnız İstanbul değil, ülkemiz ve neredeyse tüm dünya!

Bir mendebur virüs yiyip bitirmeye çalışıyor bizi. Her gün yenik düşenlerin sayısı üzerinden bir iç daralması yaşıyor, “Sokağa çıkmayın, evde kalın!” uyarılarıyla sağlığımızın sanki pamuk ipliğine bağlı olduğunu düşünüyorsak ayıp değil bu!

Bahara geçmişken onu yaşayamamanın ağır vebali boynumuzdadır. Öyle hemen pes edip kederle umutsuzluğa teslim olmak yok! Hem yakışır mı insana?

Güzel günlerden bahsedenleri görmüyor musunuz? Şimdi geride kalan ama değerini vaktinde bilmediğimiz anları daha sık hatırlamıyor musunuz?

Bu da geçecek elbet. Sıkı tedbir, çokça sabır… Birbirimizden uzak durmaya çalışıp yüreklerimizde buluşarak hep birlikte başaracağız!

GAZETELERE ve MARKETLERE ÇAĞRI!

İnsanların zorunluluk dışında sokağa çıkmaya çekindiği bu zor günlerde gazetelerin kâğıt hâline de ulaşım zorlaştı.

Şu an en faal işletmeler, marketler. Market ve gazeteler iş birliğiyle insanlara ulaşılamaz mı peki?

Tüm yerel ve ulusal gazetelere çağrımdır. En azından yakınınızdaki marketlerle anlaşma yapıp cüzi bir alışveriş karşılığında gazete hediyesi kampanyası başlatınız, hem de tez elden!

Bu zamanda okur yalnız bırakılmamalı! Ulaşamadığınız her okur, sorumluluğunuzdadır, haberiniz olsun! Haydi, şu işi bir düşünüp uygulamanın yolunu arayınız!

ÖNEMLİ NOT:

“Çarşambaları için sözleşmiştik, bugün ne diye yazdın be adam?” diyenler varsa açıklayayım. Evet ama herkesin kendi içine çekildiği bu sıkıntılı süreçte yazmamak vebal almak olacaktı.

Şu virüs belasını atlatıncaya kadar elimden geldiğince sizlere daha fazla ulaşmaya çalışacağım.

* * *

Madem Nazım dedik, şu sıralar çok daha anlamlı gelen şiirini hatırlamakta yarar var:

Tuzun, ekmeğin, güneşin tadını

yeni baştan keşfedeceksiniz.

Sararmak limon gibi, mum gibi erimek,

devrilmek kof bir çınar gibi ansızdan,

kardeşler, hastalar,

biz ne limonuz, ne mum, ne çınar.

Biz insanız çok şükür

çok şükür biliriz,

ilacımıza

umudu katmasını

yaşamak gerek diyerek

ayak direyip

dayatmasını

 

Hastalar,

kardeşlerim

iyileşeceksiniz

Ağrılar, sızılar dinecek,

Yumuşak, ılık bir yaz akşamı inecek,

ağır yeşil dalların ardından rahatlık.”

   

Selahattin Demirel

[email protected]

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam