Covid-19 virüsünün devam ettiği dönemlerden geçiyoruz. İyileşen hasta sayısının vaka sayısını geçmesi akıllarda birçok sorunun oluşmasına sebep oldu. Okullar, alış veriş merkezleri, eğlence merkezleri açılacak mı? Seyahat kısıtlaması kalkacak mı? 20 yaş altı ve 65 yaş üstü sokağa çıkabilecek mi? YKS ve LGS tarihlerinde değişiklik olacak mı? Bu soruların yanında en önemlisi de hayat ciddi anlamda normale dönebilecek mi? Açıklanan verilerin bizi umutlandırması beklenen bir şeydi. Ancak normale dönebilmek sandığımızdan çok daha sabır ve çaba isteyecektir. Alış veriş merkezleri, parklar, okullar insanların iç içe olduğu ve sık etkileşimde bulunduğu mekânlar olduğundan, açılma kararının erken verilmesi virüste ikinci dalgaya sebep olabilir. Bunun örneklerini her gün haberlerde, dünyadan görebiliyoruz. Küçük yeşil varlıklar vaka sayısının azalmasına değil insanların çokluğuna odaklanıyor ve buralardan besleniyor. Sokağa çıkmak ve normalleşme çabamız onların eline verdiğimiz bir silahtır. Bu silahı vermemek de bizim elimizde. Okullar, alış veriş merkezleri bir gün açılacak; gençler ve yaşlılar elbet bir gün sokaklarda dolaşabilecek; seyahatler, sınavlar bir gün yapılacak. Ancak sağlık ertelenmesi mümkün olmayan bir şeydir. Normal hayata bir şekilde döneceğiz. Ama sağlığımıza bir gün kavuşuruz diyemiyoruz çünkü bunun hiçbir garantisi yok. Bu yüzden şu zamanlarda yapılması gereken tek şey en kısa sürede hayatlarımızı normalleştirmek için evde kalmak. Birkaç ay sonrasını nasıl yaşayacağımız bu günlerin elinde. Birkaç saatlik zevkler uğruna ayları kaybetmeyelim.
