SON DAKİKA
reklam
reklam

Demokrasi ve Özgürlükler Adası Tarihi

Köşe Yazarı: Mert CiGERLİ   Eklenme Tarihi: 31 Mayıs 2020, Pazar - 00:49   Okunma Sayısı:

Tarihin utanç sayfalarından olan 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin üzerinden tam 60 yıl geçti. 27 Mayıs darbesinin 60. Yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından eski adıyla “Yassıada”, yeni adıyla “Demokrasi ve Özgürlükler Adası” açıldı. Açılışa MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Meclis Başkanvekili Celal Adan, AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ile eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman`da iştirak ettiler.

Adada o dönemin sırlarına ışık tutan müzeler, otel, merhum Adnan Menders`in evinin benzeri olan “Aydın Evi”, spor salonları gibi tesisler inşa edildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan`ın da dediği gibi kimilerince “Yaslı Ada” olarak anılan Yassıada`nın adı da Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak değişti.

Yaşça yetişebilen kesim biraz ada`yı ve hikayesini biliyor fakat yeni nesil ada`dan ve hikayesinden bihaber… Gelelim Yassıada`nın hikayesine…

Yassıada adıyla da bilinen Demokrasi ve Özgürlük Adası, Marmara Denizi'nde İstanbul'a yakın küçük bir ada konumunda. Sivriada'ya yaklaşık 1, Burgaz Adası'na yaklaşık 2.5 ve Kadıköy'e (Fenerbahçe Adası) yaklaşık 6 deniz mili uzaklıkta bulunuyor.

Demokrat Parti mensuplarının yargılandığı, Adnan Menderes ve iki bakanın idam kararlarının alındığı yer olması nedeniyle siyasi tarihimizin sancılı bir dönemine tanıklık eden ada, tesadüf bu ya Bizans İmparatorluğu döneminde de benzer bir işlev görmüş, ağır işkencelerin uygulandığı hapishanesiyle ve yeraltı zindanlarıyla imparatorluk halkının en korktuğu adalardan biri kabul edilmiştir. Bizans döneminde ada görünüşünden ötürü yassı adını almıştır.

Biraz geçmişe gidersek Latin denizcilerinin 1182 yılında İstanbul’a yaptıkları saldırıları sırasında Yassıada`da istilacılar tarafından yağmalanır. Adayı kendi haline bırakmamakta kararlı olan istilacılar, 1204 yılında yapılan IV. Haçlı Seferi’nde de bir kez daha adaya gelerek manastırı ve kiliseyi yağmalarlar. Adanın maruz kaldığı saldırılar bu yüzyıldan sonra da sürekli devam etmiş; ada, 14. yüzyılda Rus korsanlarının manastırı harabeye çevirerek içerisindeki 22 keşişi öldürmesine tanıklık etmiştir.

Yıldırım Bayezid’in oğlu Musa Çelebi, 1412 senesinde İmparator Ioannes Paleologos’un oğlu Manuel komutasındaki Bizans ordusu ile Yassıada önlerinde karşı karşıya gelmiş ve ada Osmanlılar için mağlubiyetle neticelenen muharebe sonrasında define bulma umuduyla gelen definecilerin dışında uzunca bir müddet kimsenin ilgi göstermediği bir yere dönüşmüştür.

İngiltere elçisi Sir Henry Bulwer’ın anlaşılamayan bir maksatla 1858’de Sultan Abdülmecid’den adayı satın alması adanın kaderinin ve çehresinin bir anda değişmesine sebep olmuştur. Sir Bulwer, sahilde Bizans kilisesinin temelleri üzerine bir kale inşa ettirir. Adanın iç taraflarında yaptırdığı yarı çiftlik evi yarı malikâneye benzer bir konutta ikamet etmeye başlar. Elçi, en kuytu yerlere dahi fidanlıklar dikmek suretiyle öylesine yoğun bir tarım ve imar faaliyetlerine girişir ki, bu tarihten itibaren Yassıada, Bulwer’ın Adası adıyla anılmaya başlanır. Elçi sürekli bir şeyler yapar ve çok yüksek maliyetler ile karşı karşıya kalır. Son olarak adayı satılığa çıkarmak durumunda kalır. Söylentilere göre, elçinin adayı almaktaki ve düzenlemekteki amacı, ileride meydana gelebilecek olası bir İngiliz işgaline destek vermek amacıyla adanın bir üs olarak kullanılması amaçlanmıştır.

İngiliz Times Gazetesi’ne verilen bir ilanla, Mısır Hidivi İsmail Paşa’ya satılan adaya paşanın ilgisi kısa sürmüş, ilk zamanlarda birkaç işçi gönderilerek düzenleme yapılmaya çalışılmışsa da bölge bir müddet sonra sadece balıkçıların ve tekrar define aramaya gelenlerin mesken tuttuğu bir yer haline gelmiştir.

Yassıada, en nihayetinde 1947 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın adayı satın alması ve burada bir eğitim merkezi kurmasıyla tekrar karşımıza çıkar. Mayıs 1960’a kadar faaliyetini sürdüren merkez, ihtilalin ardından Demokrat Parti milletvekillerinin yargılamalarının yapıldığı mahkemeler haline gelir. İstanbul sakinlerinin pek de dikkat etmedikleri ada, Ekim 1960 ve Eylül 1961 yılları arasında gerçekleşen mahkemeler sayesinde tüm Türkiye’nin ilgisini üzerine çekmiştir.

Yassıada Mahkemeleri'nden sonra tekrar Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'na verilen tesiste, 1978 yılına kadar eğitim faaliyetleri devam etmiş, 1993 yılında tesisler İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi'ne devredilmiştir. Fakültenin 1995’te terk etmesi ile boş kalmıştır. Son olarak hükümetin çabaları ile ada imara açılıp, bugünkü Demokrasi ve Özgürlükler adası haline gelmiştir.

İşte sizlere birçoğunun bilmediği ve yeni öğreneceği Yassıada`nın tarihini bu şekilde kronolojik olarak anlatmaya çalıştım. Adanın kanlı bir tarihi olduğu aşikar ama yeni adıyla ve yeni çehresi ile umuyorum ki bizlere demokrasi ve özgürlüğün önemini bir kez daha hatırlatacak.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam