SON DAKİKA
reklam
reklam

Fransa’nın Dün’ü

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 4 Temmuz 2020, Cumartesi - 00:41   Okunma Sayısı:

   Fransa, tarih boyunca Osmanlı Devleti ile yakınlaşmış ve Rusların Osmanlılarla iyi ilişkileri karşısında husumet içine düşmüştür. Bu tavrını günümüzde de sürdürmektedir. Bu yazı geçmişte

 

Kanuni devrinden başlayan ayrıcalıklar  

   Kanuni Sultan Süleyman’ın “Ben ki, ...” diye başladığı ve kendisini uzun tümcelerle överek üç kıtanın hakanı şeklinde tanımladığı mektubunda, Fransa Kralı’na kısaca, “Sen ki, Fransa Kralı Fransuva’sın” diye hitap etmesi onu ne kadar küçük gördüğünün göstergesidir.1

   1535 yılında tanınan kapitülasyon hakkı, 1740’da genişletilmiş, 1802, 1808 ve 1861 anlaşmalarıyla daha da geniş alanlara yayılmıştır. Ayrıca Fransa, Türkiye’deki azınlıklarla ilgili söz söyleme hakkını da eline geçirmiştir.2

   19’uncu yüzyıldaki Fransız devlet adamı Guizot, hatıratında “Avrupa’da güç dengesini sürdürmek için Osmanlı İmparatorluğu’nu olduğu gibi bırakmalı ancak zamanla veya olayların gelişmesiyle İmparatorluk bölünür veya bir vilayet İmparatorluk’tan ayrılırsa, bu vilayetin yeni ve bağımsız bir devlet halini almasını sağlamak gerekir.

   Böylece bu devletler, ileride devletler ailesi arasında bir yer işgal ederek yeni Avrupa dengesinin parçası olabilirler. Fransa için uygun olan ve kanımca uygulanması gereken siyaset de budur.” demiştir.

 

Günümüzdeki dayanış(ma)

     Dört buçuk asır öncesiyle ekonomik ayrıcalıklar temin ederek Osmanlı Devleti’ni sömürmeye ve azınlıklar üzerinde söz söylemeye başlamış olan Fransa, AB’nin tüm ülkelerini etkilemiştir.

   Avrupa’nın kibirli ve hırçın ülkesi Fransa, Türkiye ile olan ilişkilerini yüzyıllardan beri uyguladığı sinsi ama istikrarlı bir devlet politikasıyla yürütmekte, günümüzde de NATO’yu ve AB’yi Türkiye’ye karşı kararlar almaya teşvik etmektedir.

     Özellikle de Beşinci Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Sosyalist Parti’den seçilen ilk Cumhurbaşkanı François Maurice Mitterand’ın eşi Bayan Danielle Mitterand zamanında teöröistler bir melek anne bulmuşlardı. Bn. Mitterand (!) atalarının bu vasiyetini hiç göz ardı etmemiş, bir de Kürt teröristlerin hamiliğini yapmıştır.

   Chirac, Türkiye ile ilişkilerde daha itidalli davranmakla beraber Kürt ayırımcılığını desteklemiş, Ermenilere yakın davranmıştır. Çapkınlıklarıyla ön plana çıkan fakat ülkesinde toplum olaylarının mimarı olarak görülen Sarkozy ise, Türkiye’nin AB’ye girmesine kesinlikle karşı çıkmıştır.

 

Ülkeler arasındaki ilişkiler

   Ülkeler arasındaki ilişkilerin olumlu veya olumsuz olması, yöneticilerin demeçleriyle, alacakları kararlarla ve konjontürel gelişmelerle yakından ilgilidir. Tabii ki bu yakıştırmayı halklara mal edemeyiz.

   Çağın gerisinde kalmış köhne politikaları takip edenler ve emperyalist düşüncelere sahip olan liderler her dönemde çıkmıştır. Son olarak “Sarkozy Saplantısı” en canlı örnektir.

   Müttefiklerimiz, AB ülkeleri ve bazı komşularımız, olayları farklı algılayabilir, bunun sonucu olarak da kasıtlı davranabilirler. Bunda yöneticilerin ve aydınların yanı sıra, fanatik grupların ve sivil toplum örgütlerinin de payları vardır.

   Örneğin; Cezayir sesini çıkartmazken orada Fransız askerlerinin yaptığı soykırımı biz dile getirmiştik. Çapkın (!) Sarkozy, Cezayir halkının gözünün içine bakarak “Birtakım istenmeyen olaylar olmuş olabilir, değerlendirmeyi tarihçilere bırakalım” demişti.

 

Ben merkezli tavırlar

   Fransız basınına ait bazı kaynakların hâlâ teröristler için asi, gerilla, yurtsever, Kürt halkının savaşçıları gibi terimleri kullanıyor olması düşündürücüdür.  

     Fransa’nın bugünkü ben merkezli tavrı sadece Türkiye için değil Avrupa için de sorun teşkil ediyor. AB’nin kurucusu ve lideri olmasının avantajını diğer üye devletler üzerinde tahakküm demeyeyim ama, zorunlu yönlendirme şeklinde kullanıyor. Fransa bu tavrından sıyrılmadığı sürece AB ile olan ilişkilerimizin rayına oturamayacağını söylemek mümkündür

 

1 Tercüman Gazetesi, 19 Şubat 2003, Nazlı Ilıcak, Kanuni’den Bush’a, s: 8

2 Osmanlı İmparatorluğu’nda Avrupa Mali Denetimi, “Düyunuumumiye”, Donald C. Blaisdell, Doğu Batı

   Yayını, Çeviren: Ali İhsan Dalgıç, İstanbul Matbaası 1979, s: 27

3 a.g.e. s:44 – Guizot, Hatırat, 5’inci cilt

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam