SON DAKİKA
reklam
reklam

Fransa’da eleştiriler arttı

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 5 Temmuz 2020, Pazar - 00:14   Okunma Sayısı:

Fransız medyası son günlerde Türkiye ve Fransa arasındaki Libya gerilimini çokça yer veriyor. Hatta bu konuda Fransız hükümetini eleştirirken Cumhurbaşkanı Macron’a da Türkiye ile neden tehlikeli oyunlara girdiği sorusunu yöneltiyor.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Diran, 27 Mayıs günü verdiği bir demeçte, Libya’da krizin derinleştiğinden söz etmiş ve Libya'nın Suriyelileşmesi durumu ile karşı karşıya kalındığını açıklamıştır.

Aslında dilinin altındaki baklayı fazla saklayamadan Rusya ve Türkiye’nin Libya’yı kendi güdümleri altına almaya çalıştıklarını, Libya ile sınırı olmayan bu ülkelerin Libya’ya egemen olma politikalarından vazgeçmelerini istemiştir.

Türkiye’ye karşı tavrını sadece demeçlerle sürdürmeyen Fransız hükümeti, geçtiğimiz haftalarda Türkiye'nin Akdeniz'de kendi savaş gemisine agresif yaklaşım sergilediği ve NATO'nun soruşturma yapması gerektiği şikâyetini de NATO Savunma Bakanları toplantısında dile getirmiştir.

 

Terörün devamı, petrolün kontrolü göçün durdurulması

General Halife Hafter, Eylül 2016’da Petrol Hilali Bölgesi'nde petrolün yeniden akmasını sağlamıştı. Terör ise, 2016’da sadece Hafter’in kontrol altında tuttuğu Bingazi ve Misrata’da IŞİD’in barınaklarını yıkmasıyla geriledi. İtalyanların 2017’de yaptıkları gizli anlaşmalar ve AB’nin aldığı önlemler, göçmen sayısını ve mülteci dalgasını azalttı. Durum böyleyse Fransa neden Türkiye ile bir çekişme içine giriyor? Buraya kadar neden sessiz kaldı? Basında çıkan haberlere bakılırsa;

 

  1. General Hafter’in petrol zengini Sirenayka’da bulunmasına rağmen ülkenin diğer toprak

kesimlerini de ele geçirmesinin beklenmesi,

  1. Bu belirsiz bekleme süreci, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’nin Hafter’e sağladıkları

silah desteğiyle 2019 yılında sona ermiş oldu.

  1. Türkiye ve Rusya’nın devreye girerek Libya’yı kendi saflarına çekmeye başladıklarını

görebiliriz.

 

Türkiye neden önem kazandı?

  1. Türkiye, Osmanlı Devleti’nin topraklarından olan Libya için özellikle 20’nci yüzyıl

başlarında büyük mücadeleler vermiş, ancak Balkan Harbi’nin patlak vermesiyle bu bölgeyi kaybetmişti. Dolayısıyla tarihten gelen bağları vardır.

  1. Türkiye, Hafter’e karşı ulusal güçlerin temsilcisi Saraç’ın yanında yer almıştır. BM

Güvenlik Konseyi daimi üyesi ülkeler, Ulusal Birlik Hükümeti’nin lideri Fayez El Saraç’ı tanımış; Türkiye, Cezayir ve Katar'ın verdiği destekle de bölgede dengeler değişmiştir.

  1. Türkiye’nin Akdeniz’de yaptığı kararlılık gösterileri ve tatbikatlar başta Yunanistan

olmak üzere Mısır, BAE, Suudi Arabistan ve Fransa üzerinde soğuk duş tesiri yaratmıştır. Bu tavır elbette devam ettirilecektir.

 

Kararlılığın devamı için

   Bu kararlılığın devam ettirilebilmesi için Türkiye, Suriye’deki milislerden istifade etmek isteyebilir. Bugüne kadar Hafter’e silah yardımı yapan Fransa ise sessiz sedasız silah göndermeye devam edecektir.

 

   Libya’da halk Hafter’e güvenmiyor. Hafter, önemli ölçüde dış destek görmesi nedeniyle şu anda güçlüdür. Bu gücü sağlayan Avrupa devletleri göç korkusu yaşamaktadırlar. Hafter de göç konusunu kontrol eden güçlü bir yapıdır.

   Aslında bu konu daha da işlenmeli, Hafter yanlısı aşiretler ikna edilerek Saraç tarafına çekilmelidir. Libya’da çözüm BM çatısı altında olmalıdır. Konu biraz da Macron’un “ben”ci tavrından kaynaklanıyor.

   AB’nin liderliğine oynayan Macron, Avrupa ülkelerinden yeterli ilgi ve desteği göremedi. Hatta çoğunun tepkisini çekti. ABD’liler ise Suudi Arabistan ve Mısır’ın çizgisindedirler. Onların olaya bakışı nasıl olabilir, gelin bunu da gelecek yazımızda ortaya koyalım…

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam