SON DAKİKA
reklam
reklam

Akla gelenler

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 14 Temmuz 2020, Salı - 10:45   Okunma Sayısı:

Birkaç bildik olay

   Kovid 19’un etkisini kırmak ve yayılmasını önlemek amacıyla başta Sağlık Bakanlığı, Bilim Kurulu, bilim insanları ne kadar uyarı yapsa da işin ciddiyetini anlayamıyoruz. Sokaklarda hâlâ maskesiz gezen, özellikle otobüslere sadece ağzını kapatacak şekilde maskeyle binen, minibüslerde sosyal mesafeye dikkat etmeyen bir yığın insanımız var.

   Bunlar yetmiyormuş gibi dün metroda maskelerini takmayan iki genç kız, diğer yolcularla didişmeye kalktı, maske takmamak için direnince ara istasyonda indirildi. Kuraltanımazların, direnişçilerin, lâubali ve kayıtsız insanların sayısı, kurallara uyan yolcuların, bilinçli insanların, müşterilerin bu şekilde tepkisiyle karşı karşıya kaldıkça azalacaktır. Bilmem ki, başka türlü nasıl anlatmak gerekir?

 

***                    ***                   ***

 

   Gafil muhbir demek, yaptığı işi açığa vuran demektir. Bazen boş bulunur, bazen kendisine üstünlük sağlayacağını zanneder. Bir anne düşünün, üç yaşındaki çocuğuna sigara içiriyor. Bunu da internet ortamına taşıyor. Size güzel bir örnek vermiş oldum.

Sigaranın zararları paketin üstüne yazılan yazıyla başlıyor, doktorlarımızın uyarılarıyla, akciğer görüntüleriyle bizlere sunuluyor. Bu anne gibi insanlar neyin peşindedirler? Körpecik bir yavrunun ciğerlerine nasıl duman gönderebilirsiniz?

 

***                     ***                   ***

 

   Polis bir minibüsü çeviriyor ve içindeki yolcuları indiriyor. Yedi kişi binmesi gerekirken 30 civarında insanın indiği görülüyor. Nerede kaldı sosyal mesafe, nerede kaldı temas mesafesi? Hava sıcak… Bir de maske takmayan ya da yarım takan varsa koronavirüs için zemin hazır demektir.

Minibüs şoförü her zaman pişkindir. “Fazla binmeyin” dedim, bindiler… Yolcular kendi açısından haklıdır. Virüs salgını nedeniyle belirlenen kapasite taşımaya yetmemekte ve insanların işe gitmeleri aksamaktadır.

 

***                     ***                   ***

 

   Televizyonlarda her akşam siyasi tartışmalar ve hep de aynı yüzler var. Bıktık artık bunları görmekten ve dinlemekten… Hiçbirisi kendi görüşüne karşı bir görüşü kabul etmiyor. Ülkemizde demokrasi olmadığının bir başka kanıtıdır bu görüntüler. Aynısı TBMM’de yaşanıyor. Bizi dünya âlem o çirkin görüntülerle izliyor.

   Bunların yerine vatandaş, pazarcı esnafı, taksi ve minibüs odalarından temsilciler ekrana çıkarılsa da ekonominin gidişatını, siyasetin yarınını, halkın dış operasyonlara bakışını onlardan öğrensek?

 

Sonuç

   Ülkemizde böylesi olaylar ilk defa mı oluyor? Bugüne kadar yüzlercesine tanık olmadık mı? Hep havanda su dövüldüğü için bugünlere geldik. Bu ülkede önce kendi yasalarımızın, törelerin veya AB yasalarının hangisi uygulanıyor.

   Hukuk sistemimiz karmakarışık. Herkesin kendi başına otorite olduğu, kimseye hesap sorulamadığı, yapanın yanına yaptıklarının kâr kaldığı topraklarda yaşıyoruz.

   Burada devlete düşen bir iki katil bozuntusunu cezalandırmak olmamalı… Kim olursa olsun kadını küçük görenleri, sistemin defolu kafalarını (!) karşısına almalı ve aksayan tarafları hemen onarmalıdır.

   Dar kafalı, sığ görüşlü bozuk ambalâjlı tipler mahkûm edilmelidir. Kendilerini topluma adayan sanatçılarımıza burada da büyük görevler düşmektedir. Şefkati, analarımızdan, sevgiyi ve inceliği sanatçılarımızdan öğrenmek zorundayız.

   Umarım cana yönelik, hepimizin içini burkan, bizi dünya âleme rezil eden bu tür olaylar bir daha tekrar etmez, unutturulmaz.

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam