Şiirle duygulara ruh vermek
Yahya Kemal şiiri tanımlarken “Darası alınmış söz” diye ifade eder. Bu şekildeki bir anlatım bile herkesin ulaşamayacağı bir seviyeyi gözler önüne seriyor. Çoğumuz telefonda en kısa tümcelerle en doğru şekilde derdimizi anlatamazken bizlerden bir de şiir yazmamız istenirse varın siz düşünün içine düşeceğimiz halleri…
Bana göre de şiir, kontrol altına alınan duyguların güzel sözcüklerle inşa edilmiş harmonisidir. (Benim sözüm) Seslendirmeyle renklenir. Ritim de katılabilir. Dikkat edilecek önemli konu, duyguların her zaman kontrol altına alınamadığıdır.
Bir şimşeğin çakışı kadar kısa zamanda akla gelen duygu veya hazları yakalamaktır esas olan… Yakalanabilirse ne âlâ! Yoksa geçmiş ola! Sonrasında insan hatırlamakta bile güçlük çekiyor. Sabır işidir vesselâm…
Anadolu bozkırının çiçekleri
… Hava çok sıcaktır. Bir anda gözünüzün önünde küçük bir hortum oluşur. Yerdeki küçük toprak ve toz zerrecikleri dönerek havaya kalkar. Hortum, havaya kaldırmıştır yerdekini, zerreciği yüceltmiş, ona değer kazandırmıştır…
Anadolu bozkırında da yücelen nice değerler vardır. Çiğdem çiçeğini konuşturan Veyseller, sermayesi derdi serveti âhı olan Mahzuniler, Reyhaniler, Neşet Ertaşlar gibi… Bizlerin biraraya getirmekte zorlanacağımız söz dizisini bir çırpıda dile getirmişlerdir.
Hassas insanlar yazabilir ancak güzel sözleri… Topluma sevgisi saygısı olanlar ifade edebilir kâğıt ve kalemle barışık olduğunu… Anadolu’nun kültürel belleğini oluşturan âşıklar geleneğini bizlerle buluşturan bu devlerin torunları onlardan aşağı kalır mı?
Bizim bir Edebiyat ve Sanat Grubumuz var, üye sayısı oldukça kabarık. Bu gruba dahil olanlar kısaca tanıtılır, nitelikleri anlatılır. Hukuk Fakültesi üçüncü sınıfta okuyan Konya’nın Karapınar ilçesinden Sevim Tartan da grubumuzun mensubudur…
Şiire duyduğum ilgiyi çok iyi bilen sevgili okuyucularım, sizlere yeni şiir sevdalısı Sevim Tartan’ı tanıtmak istiyorum. Onun bana ilk gönderdiği şiiri çok beğendim. Sizlerin de beğeneceğinizi tahmin ediyorum.
Duygularına bereket sevgili Sevim! Fırsat buldukça göndereceğin yeni şiirlerini de buradan sevgili okuyucularımızla paylaşacağım.
Kendi ağzından Sevim Tartan
“Ben Sevim Tartan. Konya’nın Karapınar ilçesinde doğdum. Yalova üniversitesi hukuk fakültesi 4. sınıfta okumaktayım. Yaşamış olduğum bozkırda, her rüzgâr buğday başaklarına çarptıkça, çıkan uğultusuna bir kelime koymak istedim içimden, bir nara da ben söylemek istedim. Hep öyle geldi içimden.
Lise yıllarımdaki şiir yarışmalarında ve kompozisyon yazılarında hep önde bitirdim; lakin bitmiyordu, eklendikçe ekleniyordu… Bu sefer kendime bir defter edindim içimden ne geliyorsa yazmaya başladım. Ve yazmaya da devam ediyorum…”
Takvim Yaprakları
Derin bir sessizliğe bürünür gece
Kaleminin ucundaki cam kırıkları
Ve keskin çizgilerinle kalırsın sessizce
Unutturmaz şehrindekiler bıraktıklarını
Yeminler edersin tüm takvim yapraklarına,
Zamanın usul usul akmayacağını bilsen de
Yine affetmezsin gökyüzüne küskünlüklerini,
Ne kadar ağustos serabını sevsen de.
Yeni maziler, yeni hülyalar açar zaman
Ne kadar eskisen de harap olsan da,
Belki bir sana vermez, belki kimseye derman
Bağır çağır ekmek kavgası etsen de.
Gittiğin yol yol değildir derler
Sen o yolda ölüp o yoldan dönmesen de
Ardından ağlayan bedenlere selâ üflerler
Sen hayattan hiç olmuş olsan bile.
Altın kaplamalarda saklarlar düşlerini,
Sonra tek çift göz kalmaz dudaklarında
Nakış nakış ismin silinir
Bir soğuk musallada, bir mezar taşında…
(Sevim Tartan)