SON DAKİKA
reklam
reklam

Köpeksiz köy bulduğunu zannetmek

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 13 Ağustos 2020, Perşembe - 09:49   Okunma Sayısı:

 

Atasözünün anlamı

1.Akıllı, itibarlı, saygın insanların olmadığı mekânlarda bazı dengesiz kişiler kendi kafalarınca hareket edip, dilediğini yapmaya kalkışırlar, kendilerine engel olacak birileri olmadığı için kabadayılık taslarlar.

  1. Yanlış davranışlarda bulunan birini, hatalarından dolayı uyaran birileri olmazsa kişi hatalı davranışlarına devam eder.

Yazının konusu Yunanistan’dır. Ege’nin öte yakasındaki komşu, müttefik, Akdeniz’in hırçın çocuğu…

 

Yunanistan’ın bağımsızlığı

   Yunanistan, Osmanlı hükümranlığındaki topraklardan 1821 yılında koparak 1829’da bağımsızlığına kavuşmuştur. I. Dünya Harbi’nin bitişini kayıt altına alan 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi ile galip devletler Osmanlı topraklarını işgale başlamışlardır.

   Yunan Ordusu da Megalo İdea’yı gerçekleştirmek düşüncesiyle 15 Mayıs 1919’da İzmir’e asker çıkararak işgale katılmıştır. 30 Ağustos 1922 Başkumandanlık Meydan Muharebesi sonunda büyük yenilgiye uğramış ve Takip Harekâtı’nın bitimi ve Milli Mücadele’nin sonu sayılan 11 Ekim 1922 tarihli Mudanya Mütarekesi ile Anadolu’yu tamamen terk etmişlerdir.1

   1923-1930 arasında çok karmaşık bir olay olan ve Türkiye ile Yunanistan arasında yüzbinlerce kişi tarafından yaşanan “mübadele”4, karşılıklı anlayış ve işbirliğinin örneğidir.

 

Cumhuriyet’in ilk yılları

     Tüm bu gerginliklere rağmen 1929-1931 yılları arasında Türkiye Yunanistan’a tahıl yardımı yapmıştır. Yunanistan Başbakanı Venizelos, 26 Eylül 1933’te Türkiye’yi ziyaret ederek Atatürk ile dostluk ve barış için el ele vererek her iki ülkenin kalkınması için işbirliği yapmışlardır.2 Tahıl yardımı 1941-1942 yıllarında Yunanistan’da tekrar baş gösteren kıtlık nedeniyle tekrarlanmıştır.3

   Yunanlıların yenilgisiyle sonuçlanan büyük bir savaşın ardından Atatürk ve Venizelos’un iki ülke arasında kurdukları dostluk köprüsü 1950’li yıllara kadar uzanabilmiştir.

 

NATO’ya giriş

   Türkiye ve Yunanistan 1952 yılında NATO’ya kabul edilmişlerdir. Kıbrıs’ta 1967 yılında birtakım olaylarla başlayan anlaşmazlık, Türkiye’nin garantörlük hakları gereği 1974 Barış Harekâtı’na neden olmuştur.

   Harekâtın hemen sonrasında Yunanistan, “Türk tehdidi” ile karşı karşıya kaldığını belirterek NATO’nun askeri kanadından çekilmiş, paktın ve üyelerin eleştirileri sonucu 1980’de pakta yeniden dönüş yapmıştır.

 

Balkanlar ve Kafkaslar

   1988 Davos zirvesinden sonra her iki ülke sorunların çözümünde birbirlerine karşı bazı esneklikler göstermek suretiyle NATO alt yapı projesinin 35 ve 38’inci maddelerindeki vetolarını geri almışlardır. Daha sonra Yunanistan NATO’nun alt seviyedeki bazı komutanlıklarının Larissa’da kurulmasına müsaade etmiştir.

   Yunanistan, 1990’dan itibaren Balkanlar’da başlayan soykırımlara Türkiye’nin müdahil olmak istemesini endişeyle karşılamış ve Türk savaş uçaklarının Yunan hava sahasını kullanmasına izin vermemiştir.  

   Türkiye, Yunanistan ve Rusya Federasyonu’nun da aralarında bulunduğu diğer 10 ülkeyle birlikte 1994 tarihli KEİA (Karadeniz Ekonomik İşbirliği Anlaşması)’nın kurucu üyesidir. Eski SSCB’nin dağılma süreci devam ederken Türkiye, Kafkaslardaki petrol ve enerji kaynaklarına yakın ilgi göstermeye başlamıştır.

   Türkiye’nin Kafkasya’ya ilgi duyması, Rusya Federasyonu’nun hoşuna gitmemiş ve Rusya, Yunanistan’ı da yanına çekerek bu anlaşmanın finansal birimi KEİ Ticaret ve Kalkınma Bankası’nın İstanbul yerine Selanik’te kurulmasını teklif etmiş ve bankanın genel merkezinin Selanik’te açılmasını sağlamıştır.

 

Yunanistan’ın hoşnutsuzluğu

   1999 Yalova depreminde Yunanistan’ın Türkiye’ye yaptığı yardımlar, birer dostluk göstergesidir. 2000 yılında yapılan NATO’nun bölgesel tatbikatlarına ev sahipliği yapan Yunanistan, Türk savaş uçaklarının Nea Ankhialos üssünü kullanmalarına izin vermiş, Türk Deniz Kuvvetlerine bağlı gemilerin de Kyparissa bölgesinde amfibi harekâta katılmalarına muvafakat etmiştir.

   Komşumuz ve müttefikimiz Yunanistan’la aramızda Ege Adaları, Batı Trakya Türkleri, Kıbrıs, Kıta Sahanlığı ve FIR Hattı gibi uluslararası anlaşmalarla esasa bağlanmış konularda sorunlar vardır ve dostumuz Yunanistan hep kendi isteklerini dikte ettirmek istemektedir. Şimdi ise Türkiye-Libya arasındaki anlaşma ve yakınlaşma, Yunanistan’ı kudurtmaktadır.

   Yunan subayları, Bekaa Vadisi’ndeki kamplarda terör örgütü mensuplarına eğitim vermiş, bazı Yunan milletvekilleri de örgüte siyasi destek sağlamışlardır. Çok değil kısa bir zaman önce Yunanistan, sözde Pontus soykırımını gündeme getirmeye çalışmıştır.

   Yunan Hava Kuvvetleri, Ege Denizi hava sahasında sık sık it dalaşları, deniz petrol platformu veya sondaj gemileri civarında tacizler yapmakta, Yunan Deniz Kuvvetleri ise Kardak Adası etrafında hücumbot ve muharip gemilerle deniz sınır ihlâllerine sebep olmaktadır.

   Yine zıtlıkların yaşandığı 2007 yılı sonuna doğru İran’dan Avrupa’ya uzanan Şahdeniz doğalgaz hattı İpsala’daki tesislere bağlanmıştır. Türk ve Yunan Başbakanlarının ifadelerine göre bu gelişmeler ilerleme ve işbirliği yolunda atılmış adımlardır.

   Üç yıl süreyle Anadolu topraklarından silahlı güçlerini atmak için mücadele verdiğimiz Yunan ulusuyla savaşın bitiminde onurlu, adil ve dengeli dostluk ilişkileri kurabilmişiz. Bugün de kurabiliriz, hem de en sıkıntılı günlerde. Yıllarca beklemeye gerek yok Her iki devletin daha yoğun çalışma ve karşılıklı görüşmeler yapmak, birbirlerine karşı esneklik göstermek ve menfaatler sunmak suretiyle sonuç alabileceklerini söylemek mümkündür.

 

 

4   Aghatabay Cahide Zengin, “Mübadelenin Mazlum Misafirleri”, 2007

2   Çankaya Necati, Atatürk’ün Hayatı, Konuşmaları ve Yurt Gezileri, 1985, s: 199

3   Ulagay Alp, Hürriyet, 28 Mayıs 2006

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam