SON DAKİKA
reklam
reklam

Devlet hâlâ irticadan çekiyor

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 20 Ekim 2020, Salı - 10:52   Okunma Sayısı:

 

GATA Başhekim Yardımcısı Ali Edizer, sosyal medyada erkeklere “ikinci eşi alın” çağrısıyla tepki çekmiş. Bu sözleri nedeniyle de Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından hakkında inceleme başlatılmış, sözleşmesi feshedilerek görevden alınmış.

 

Ali Edizer’in özgeçmişi

Lisansını Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinde, yüksek lisansını ise THK Üniversitesinde yapan hekim Ali Edizer, kariyerine 1992 yılında Kayseri Keykubat Sağlık Ocağı Tabibi olarak başlamış.

1996-1997 yıllarında Hakkâri Çukurca’da askerlik görevini yerine getiren Edizer, 1999’da Kayseri İl Sağlık Müdürü Yardımcısı olmuş. 2009’da Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı olan Edizer, 2010 ve 2011 yıllarında ise SGK İlaç ve Eczacılık Daire Başkanı olarak görevine devam etmiş. 2012’de Sağlık Bakanlığı Özel Kalem Müdür olan Edizer, 2016-2018 yılları arasında Ankara 1. Bölge Kamu Hastaneleri Birliği İdari Hizmetler Başkanı olarak görev almış.

 

İrticanın kolları

TSK’dan 1998 yılında emekli olup gazetelerde yazı yazmaya başlayınca ilk yazdığım yazılardan birisi irtica tehlikesini anlatıyordu. Bugün 2020 yılı… Aradan geçen 22 yılda değişen bir şey olmadığı apaçık görülüyor. Şekil aynı kişiler değişik ya da niyet aynı yollar değişik olabiliyor.

Bu devlet adama en seçkin yerlerde en yüce görevleri vererek şereflendiriyor; ama gelin görün ki, adamın niyeti bozuk. Cumhuriyet yasalarıyla ne alıp veremediği var, belli değil. “Dervişin zikri, fikri, fiili bir olmalıdır” derler. Cumhuriyet devrimlerini, Atatürk’ü de aşmış daha gerilere giderek II. Mahmut’un setre pantolonuna bile dil uzatabiliyor.

Bu devirde bu kafa!

 

***                                   ***                                 ***

Ne yapsak veya ne yapılsa devam eden tahripkâr faaliyetler

*Yasağa rağmen asker konvoyları ve toplu eğlenceler,

*Maske takmaya karşı direnmeler ve karantina kurallarını ihlâl etmeler,

*Sığınmacıların Avrupa’ya ulaşma istekleri, yakalanma, dövülme, hatta öldürülmeleri,

*Kadına karşı şiddet hareketleri ve hayvanlara işkence edilmesi, ya da dövülmesi,

*Tabanca satışları ve geçmişteki verilere göre ateşli silahlarla işlenen suçların artması,

*Türkiye’nin kesintisiz Navteks ilanlarını vermesi, Arap Birliği ve İslam Teşkilâtı’nın uyumaya devam etmesi,

*Güneydoğu sınır bölgemizden şehitlerimizin gelmesi, her çeşit terör örgütüne dış dünyanın destek vermesi,

* Avrupa’da Türk korkusunun 1683 yılında bittiğini zannediyorduk. Sağ olsun (!), Paşinyan’ın yine hatırlatması,

*Atatürk ve İsmet İnönü’ye açık veya örtülü şekildeki saldırıların boyut değiştirmesi ve istiklâl Savaşı mücahit kadınlarından olan Kara Fatma’nın mezarına el atılmasına kadar varmıştır.

 

***                                   ***                                 ***

İstiklâl Harbi Mücahit kadınına görülen reva

6 Ekim 2020 günü tv ekranlarında Kurtuluş Savaşı kahramanı Kara Fatma (Seher)’in Kasımpaşa-Kulaksız’daki mezarı bayrak direğinin sökülmek istenmesiyle tahrip edildiği haberini dinleyince kahroldum.

Fatma Seher kimdir?

Kara Fatma namıyla maruf Fatma Seher, 1888 yılında Erzurum’da doğmuş olup Yusuf Ağa’nın kızıdır. "Kara" lâkabını Mustafa Kemal’den almıştır. Balkan Harbi’nde kocası Derviş Erden ile birlikte Edirne’de düşman tarafından kuşatılmış olan Yanık Kışla’da bulunmuş, askerlik hayatını onunla paylaşmıştır.

  1. Dünya Savaşı’nda kendi ailesinden dokuz on kadınla birlikte Kafkasya cephesine gitmiştir. Kendisiyle yapılan bir mülâkatta, Erzurum ve Van’da kardeşleri Ermeniler tarafından şehit edilen 43 kadını silah arkadaşı diye yanına aldığını ve Şark vilayetlerinde Ermenistan için çalışanlara karşı gereken vazifeleri yerine getirdiklerini, 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi’nden sonra eşi Binbaşı Derviş Erden’in vefat ettiğini anlatmıştır.

 

 

İstiklâl Harbi yılları

İstanbul’un 16 Mart 1920’deki işgali üzerine Üsküdar’a, oradan da Bolu ve Ankara yoluyla Sivas ve Erzurum’a geçmiş ve Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan kendisini görevlendirmesini istemiştir. Üsteğmen rütbesini Mustafa Kemal’den alan Fatma Seher, aşçılık, hasta bakıcılık, hemşirelik gibi pek çok görevin yanında İstiklal Harbi’nde 300 kişilik birliği komuta eder.

Savaşın sona ermesinden sonra İstanbul'a yerleşen Fatma Seher, devletin kendisine bağladığı maaşın tek bir kuruşuna bile dokunmadan Kızılay’a bağışlar. Fatma Seher, 2 Temmuz 1955’te 67 yaşında İstanbul Darülaceze’de hayatını kaybetmiş ve  Kasımpaşa’daki Kulaksız mezarlığına defnedilmiştir.

Mezarında rahat uyumasına bile tahammül edemeyen zihniyetteki kişi veya kişiler bayrak direğini sökmeye kalkmışlar, sökemeyince tahrip etmişlerdir. Yazıklar olsun o kalın kafalılara!

 

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam