SON DAKİKA
reklam
reklam

Siyasetten Kaçamazsın

Köşe Yazarı: YASİN KOÇ   Eklenme Tarihi: 26 Ekim 2020, Pazartesi - 09:47   Okunma Sayısı:

Etrafımızda zaman zaman siyasetten şikayet edildiğini duymaktayız. Yine en gelişmiş batı toplumlarında yurttaşların siyasi hayata aktif olarak katılma ve onu şekillendirme konusunda zaman zaman isteksizlik veya kayıtsızlık gösterdikleri, örneğin özellikle genel seçimlere katılan seçmen sayısının bazen çok aşağılara düştüğü bilinmektedir. Siyasi rejimlerin bazı nedenlerle bazı noktalarda tıkanmaları, toplum için gerekli çözümleri üretmekte başarısızlık göstermeleri, siyasetçilerin çeşitli nedenlerle kendilerine beslenen umudu boşa çıkarmaları bir şey, siyasetin insan hayatındaki önem ve gerekliliğini gözden kaçırmak başka bir şeydir.

Aklı başında hiç kimsenin istese de istemese de siyasetten kaçınamayacağını görmesi gerekir.

Siyasetten kaçınmanın kendisi olsa olsa kötü bir siyaset olabilir.

Hayatımızın büyük bir bölümünün siyasi kurumlar ve süreçler tarafından belirlendiği günümüz dünyasında siyasetten kaçmak, hayattan kaçmaktır.

Çünkü unutmayalım ki siyaset veya siyasetçiler savaşlar ve barışlar, özgürlükler veya kölelikler üzerinde karar vermektedirler. Özel bireysel ahlakî kararlarımız neticede kendimiz, ailemiz, dostlarımız gibi oldukça sınırlı bir çevre üzerinde olumlu veya olumsuz bazı sonuçlara yol açmaktadır. Oysa bir siyasetçinin veya siyasal grubun aldığı siyasi bir karar, bir ulusun, başka ulusların, hatta insanlığın kendisinin kaderi üzerinde etkili olabilme potansiyeline sahiptir.

Çağdaş devletlerin gücü eskiden olduğundan çok daha fazladır. Zamanla devletin gücünün azalacağı, hatta ortadan kalkacağı yönündeki kehanetler veya beklentiler kesinlikle boşa çıkmıştır. O, bugün istesek de istemesek de, beğensek de beğenmesek de yurttaşlarının veya uyruklarının hayatlarının hemen her alanım kapsama, bu alanların bütün ayrıntılarını bilme, şekillendirme imkânına kavuşmuştur.

İnsanların artık eskiden olduğu gibi, dağ başına gidip devletten kaçma imkânları kalmamıştır. O halde insanlar ya devleti ve siyasi hayatı sürekli ve bilinçli bir sorgulama ve denetim altında bulundurup, onların doğru buldukları bir biçimde şekillendirilmesine aktif olarak katılacaklar veya kendilerinin ve hayatlarının en arzu etmedikleri bir biçimde devlet ve diğer siyasi mekanizmalar tarafından biçimlendirildiğini görmek zorunda kalacaklardır. O halde siyaset, insanın kendisinden kaçınamayacağı ve kaçmaması gereken kaderidir.

Ünlü bir deyişi biraz değiştirerek söylersek ‘Siyaset artık yalnızca siyasetçilere bırakılamayacak kadar ciddi bir iş” haline gelmiştir.

Bununla birlikte bu olgu veya bu olguya ilişkin tespitimiz, hayatımızın bütün alanlarını siyasileştirmek gibi gereksiz, hatta zararlı bir eğilimi gözden kaçırmamıza ve eleştirmemize engel olmamalıdır.

Hangi temel siyasi fikrin savunucusu da olsak; doğru işe doğru, yanlış işe yanlış deme erdeminde olmak gerekir.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam