SON DAKİKA
reklam
reklam

Askeri okullar

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 26 Kasım 2020, Perşembe - 02:09   Okunma Sayısı:

 

Askeri liseler

Askeri liselerin yeniden faaliyete geçirilmesi konusu zaman zaman kamuda dile getirilmiş olması henüz cevap bulmadı. Ben de birkaç yazımda bu hususa temas etmiştim. Bir emekli subay olarak ben de Kuleli Askeri Lisesi ve Kara Harp Okulunda okudum. Çocukluk ve gençlik yıllarımda vatan sevgisiyle dopdolu olmayı, silah arkadaşlığının kardeşten öte olduğunu hissetmeyi ve edilen yemine sadık kalmayı bu okullarda öğrendim.

Eski öğretmen ve komutanlara saygılı ve nazik olmak, özel günlerde onları aramak -mümkünse ziyaret etmek-, milletin her ferdini sevmek ve asla yalan söylememek (İsterseniz söyleyin, yalanınız açığa çıktığında ceza alacağınız kaçınılmazdır), hepimizin bugün bile tavizsiz sürdürdüğü kazanımlar arasındadır. Harp Okulu yıllarımızda Harbiye Marşı’nı söylerken vücudumuzu büyük bir heyecanın kapladığını hissederdik.

Öğrenimlerine son verilenler

15 Temmuz FETÖ darbesi nedeniyle öğrenimlerine son verilen Kuleli öğrencileri ve Harbiyelilerin üzüntülü ruh hallerini anlayabilmek, bizler için hiç de zor değildir. Gitti o gencecik çocukların gençlikleri, hayalleri, ümit ve beklentileri... Hepsine FETÖ’cü gözüyle bakabilir miyiz?

Kimdir bu çocukları kötü emellerine alet edenler? Önceki yıllarda ve aylarda atılanların anlattıklarını dinledikçe gerçekten ağır ve zor olan Harbiye eğitimiyle ilgisi olmayan bir angarya işler içine itilmiş olmaları son derece üzüntü vericidir. Hele hele ahlaksızlık ve fuhuş gibi birtakım yakıştırmalarla karalanan kız ve erkek öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmalarını kabul etmek mümkün değildir.

Dönemin okul, alay ve tabur komutanları, öğretim başkanları kimlerdir? Böyle şeylerin yapılmasına göz mü yumdular, kasıtlı mı davrandılar yoksa uyudular mı? Komuta kademesine kadar uzanan mekanizma hiç mi denetleme görmedi? Olay açığa çıkınca herkes birbirinin üzerine atmış ve “Efendim kimi kime şikâyet edeceksiniz? Herkes onların adamı zaten” demiş ve bu kolaycı yöntem oldukça da yaygınlaşmıştı.

 

Söz konusu olan vatansa

Vatan sevgisi doğruları görüp söylemektir. Terfi beklentisi içinde olan insanlar, konuyu bilse de rütbe, mevki, makam kaybetme endişesiyle üst makamlara duyurmamış, duyurulmasını da istememişlerdir.

Oysa istifa ederek bir basın açıklaması yapabilirlerdi. Şimdi daha mı iyi oldu? Yüce Atatürk’ün “Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır” sözünü hiç mi hatırlamadılar?

Üzüldüğüm bir diğer konu da askeri lise ve harp okullarında görev yapan müstahdem (yemekhane, koğuş görevlileri, lostra, çamaşırhane, banyo sorumluları, terziler ve berberler) ve idari işlerde çalışan sivil memurların (sekreterler, not kayıt memurları) işlerine son verilmiş olması veya aynı işleri yapmayacak olmalarıdır.

Bizler, 1975 yılında mezun olduktan sonra o vefalı insanları hep aramışızdır. Aralarında orta yaşta olanlar vardı, yaşlanmış emekliliği gelmiş olanları vardı. Hayatını kaybedenlere rahmetler diliyorum. Hayatta olanlar varsa onore olsunlar. Bu insanların da bizim üzerimizde çok hakları vardır. Bazen en üzüntülü zamanlarımızı onlarla bile paylaşırdık.

Zamanında kalkamayıp yatağını düzgün yapamayan öğrenci, koğuş görevlisine yatağını düzeltmesini rica ettiği zaman gözü arkada kalmazdı. Evet, onlar asker değildi, sivil kişilerdi ama her birisi şefkat meleğiydi. Askeri liselerin ve her üç kuvvetin Harbiyelerinin kültüründe onların da payı ve katkıları vardır... İnanıyorum ki, şimdi o insanlar da büyük üzüntü duyuyorlardır.

Tesisleri kapatmak

Bir tesisi ortadan kaldırmak o kadar kolay olmuyor. Hatıralar, hisler ve kültürel kazanımlar hep etkileniyor. Şimdi böyle bir yerde bu yoksul milletin imkânlarıyla çağının modern eğitim ve öğretim yöntemleriyle yetişmiş bir insanın Harbiye ruhunu kaybetmiş olmasından söz edilebilir mi?

Kutsal yuva Harbiye’de görev yapan FETÖ’cü asalaklar, kendi milletinin fertlerine nasıl kurşun sıkabildiler? Bu konuda kızgınlığımız dinmedi, heyecanımızı da yenemiyoruz.

 

Yoksul ailelerin müracaat kapısı

Her yıl askeri liselere giriş için binlerce müracaat, kazananları şanslı kılar, kazanamayanları ise üniversite sınavlarına müracaat için daha bilgili hale getirirdi. Bu öğrenciler bir yerde de kendilerini test etmiş olurlardı. Kimsenin sınav sonuçlarından şüphesi, torpil ve tavassut gibi olumsuz bakışlara eğilimi olmazdı.

Yeni öğrenim yılı başladığında sistematik ders çalışmanın ve spor, periyodik muayeneler, bilinçli beslenme, uyku saatleri gibi sağlıklı insan olabilmenin şartları içinde bulurduk kendimizi…

Daha da önemlisi, askeri liseler, bir yandan öğrencilere üniforma bilincini, kılık-kıyafet anlayışını aşılarken diğer yandan da yoksul ailelerin omuzlarındaki dört yıllık ağır mali bir yükü alırdı.

O halde okullardaki personel adli mercilerce gereken cezalara çarptırılmışken tesisi kapatmanın istenen sonucu sağlamayacağına katkı sağlamayacağını da düşünmeliyiz…

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam