SON DAKİKA
reklam
reklam

Bir Çift Taraflı Ajan Portresi (Eşref Mervan)

Köşe Yazarı: HASAN BİRGÜL   Eklenme Tarihi: 9 Nisan 2021, Cuma - 09:16   Okunma Sayısı:

Saygıdeğer okurlarım , istihbarat ve istihbarata karşı savunma, devletlerin ulusal güvenlik stratejileri kapsamında sürdürdükleri son derece önemli faaliyetlerdir. Ulusal güvenlik stratejileri, devletin güvenlik kimliğinin ayrılmaz bir bütünüdür. Sevgili dostlar bu yazıda geçmişe doğru bir yolculuk gerçekleştireceğiz. Komplo teorisinden uzak kalıp, yaşanmış bir hikâyeden parçaları alıp günümüze bütünleştirip bir değerlendirme ve yorumlama yapacağız.

Yahudilerin veya bizde kullanılan ismiyle Musevilerin istihbarî misyonlar edinmesi simgesel olarak ‘’on iki casus dönemi’’ ile başlamıştır. On iki casus , Hz. Musa(a.s) tarafından, 40 gün boyunca bilgi toplamak için, İsrail diyarına gönderilen Yahudi casuslardır. On iki İsrail kabilesinin her birine bir casus düşecek şekilde on iki deneyimli adam seçildi. Mısır'dan Kenan'a geri dönecek İbrani halkının, uzun zaman sonra tekrar dönecekleri yerlerde başlarına bir sıkıntının gelip gelmeyeceğine emin olmak için bilgi toplamaya gönderildiler. Hz. Musa, casusların özellikle tarım ve yer şekilleriyle ilgili bilgi toplanmasını emretti. Casuslar, kale, şehirler ve korumaları görünce korktular ve İsrailoğullarının Tanrı'nın sözünün aksine bu diyarı ele geçiremeyeceklerini düşündüler. Casuslardan on tanesi daha çok vazifenin zorluğu üzerinde duran yanlış raporlar ve gözlemler sundular. Diğer iki casus ise Yeşu ve Kalev onların aksine net eksiksiz raporlama hazırladılar. Tabi ki bu iki casusa inanmadılar. Yanlış raporlama yapan on casusa inandılar. İsrail halkının dini, tarihi, kültürel özellikleri ve Filistin’den sürüldükten sonra dünyanın dört bir köşesinde geçirmiş olduğu 2000 yıllık geçmiş, İsrail istihbarat kültürünü ve istihbarat şemalarını şekillendirmiştir. İstihbaratın topladığı bilgilerin, objektif ve siyasal etkiden arınmış ve gerçekçi olması esastır.

İsrail’in ve Mısır’ın en değerli varlıklarından, popüler milliyetçi devlet başkanı Cemal Abdülnasır’ın damadı Eşref Mervan modern Ortadoğu istihbaratındaki en büyük bilmecelerden birisi olarak tarihte yerini almıştır. Mervan, 1944 yılında üst düzey yetkililerden oluşmakta olan bir ailenin çocuğa olarak dünyaya gelir. İdealist bir gençtir. Çok fazla arkadaşı yoktur. Kahire üniversitesinde kimya mühendisliğini okumuş ve başarıyla mezun olmuştur.1965 yılına gelindiğinde Nasır’ın güzel kızı Mona’ya âşık olur ve 18 yaşında evlenirler. Eşref Mervan idealist bir gençtir evlense bile eğitimi onun için önem teşkil etmektedir. Ve kimya alanında Yüksek Lisans yapmak için Londra’ya gider. Ve aslında her şey Londra’da bir otel odasında başlar. İsrail, 1967’deki Altı Gün Savaşı’ndan beri, Arap komşularından sürekli bir saldırı harekâtı beklentisi içindeydi. MOSSAD yetkilileri sağlam tapeler alamıyordu ve adeta paranoyaklaşmıştı. Her şeyden şüphe eder olmuşlardı. Ve tam o sırada Londra İsrail büyükelçiliğine bir telefon gelir, arayan kişi Eşref Mervan’dır. MOSSAD, özellikle dünyanın birçok yerine yayılmış, kimliklerini gizlemek zorunda kalmış Yahudiler ile iş ortaklıkları yapıyordu. Fakat bu durum çok önemli bir kaynak portföyü oluştururken aynı zaman da riskleri de içinde barındırıyordu. Yanılabilir ve kumpasa düşebilirlerdi.

Fakat artık, MOSSAD Başkanı Zvi Zamir tek bir hata yapmamak için bu görüşmeye temkinli yaklaştı. Tuzağa düşmek istemiyordu. Çünkü MOSSAD 1970’li yıllarda da birçok olumsuz operasyon gerçekleştirmiş ve fatura tabi ki Başkan Zamir’e kesilmişti. MOSSAD Başkanı Zvi Zamir, medyaya uzak bir duruş sergiledi. MOSSAD’ın medya ile görüşmesi tamamen yasaklandı. Belirsizlik, kamuoyuna karşı kullanılan bir yöntem olarak belirlendi. Zamir’e göre sükûnet ve belirsizlik, en iyi silahtır.

Zamir, Londra’ya gitmek için harekete geçti. Londra’da Dorchester Oteli’nden fazla uzak olmayan bir apartmanın dördüncü katında, MOSSAD’ın güvenli evlerinden birisi mevcuttu. Daire MOSSAD’ın Birim-8200 teknisyenleri tarafından dinleme cihazlarıyla donatılmış ve güvence altına alınmıştı. Bu ev tek bir amaç için hazırlanmıştı. 20.yüzyılın korkusuz ‘’demir maskeli casusu’’ Eşref Mervan için hazırlanmıştı. Eşref Mervan’ın gelmesi için MOSSAD Ajanları hazır kıta ve gergin bir halde beklemekteydiler. Hatta, Adolf Eichmann’ı yakalayan efsane ajan Zvi Malkin’de bu görüşmeyi kaçırmak istememişti. Ve Eşref Mervan eve geldi. Odadakiler de çıt çıkmıyordu. Her an olumsuz bir tabloyla karşılacaklarını düşündüler. Ve ilk hamle Mervan’dan geldi. O günler henüz gerçekleştirilmemiş olarak bilinen Enver Sedat ve SSCB lideri Leonid Brejnev görüşmesinin tutanaklarını eksiksiz bir şekilde teslim etti. MOSSAD Ajanları tutanakları teyit etmek için koşturarak İsrail Büyükelçiliğine geldiler ve teyit ettiler. İletişim artık başlamıştı. Mervan’ın getirdiği belgeleri okuyan MOSSAD Ajanları şaşkınlıklarını gizleyemiyordu. MOSSAD daha önce bu nitelikte eksiksiz ve birinci elden rapor almamıştı. MOSSAD şefleri Mervan’ı bir hazine olarak görüyordu. Ve ona ödenmesi için bir fon kurdular. MOSSAD için paranın bir önemi yoktu. Bilgi ve raporlar daha etkiliydi.

Eşref Mervan sadece İsrail’le çalışmadı, kıvrak zekâsı sayesinde, MOSSAD dışında, İtalyan istihbarat servisi, MI6 ve CIA’yle de iş birliği içerisindeydi. Eşref Mervan zor bir aileye damat olarak gelmişti. Cemal Abdülnasır, sıkıntılı bir dönemin sonunda iktidarı almış ve Mısır’da başta Müslüman Kardeşler ve çatışan illegal grupların hepsine operasyon çekerek iktidara yürümüştü. Cemal Abdülnasır sadece Mısır’ın değil, Arap dünyasının da sarsılmaz bir lideri haline gelmişti. Eşref Mervan, Ortadoğu’nun en güçlü liderinin damadıydı. Gerginlik, kendini kanıtlama ve sıçrama yapmak istiyordu. Fakat Nasır buna hiçbir zaman izin vermedi. Mervan bir strateji geliştirdi ve zor da olsa oyun içinde oyun kurdu.

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam