Marmara Denizi`nde, özellikle de derinlerde uzun zamandır var olan ama artık yüzeye çıkması ile bir anda hepimizin gündemi olan müsilaj yani halk arasındaki söylemiyle “deniz salyası” ekosistemi tehdit etmeye başladı. Karadeniz`de dahi görülmeye başlanan, Cumhurbaşkanı ve ilgili bakanlıkların ardı ardına açıklamalarda bulunduğu müsilaj belası için geçtiğimiz günlerde bu sorunu araştırmak amacıyla, 5 siyasi partinin ortak önergesiyle Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu. Komisyonun çalışma süresi üç ay olacak ve 19 üyeden oluşacak.
Müsilaj, Marmara gibi kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkabilen bir problem. Müsilaj`ı tanımlamak gerekirse; biyolojik ve kimyasal birçok koşulun bir araya gelmesiyle oluşan, fitoplankton olarak adlandırılan bitkisel canlıların aşırı çoğalması, deniz sıcaklığının yükselmesi ve buna bağlı olarak bakteriyel aktivitelerin artmasıyla oluşan sümüksü, yapışkan bir yapı olarak açklanabilir. Yani denize bir yumurtanın akını bıraktığınızı düşünün ve onun sürekli büyüyerek çoğaldığını düşünün.
Peki müsilaj oluşumunun sebepleri neler? diye soracak olursak. Aslında cevabı da bir o kadar net… İlk sebep kirlilik. Ama bu tek sebep değil tabi ki. Müsilajın oluşabilmesi için mevsim sıcaklıkları, su akıntıları, tuz seviyesi, kirlilik gibi birçok farklı etken var.
Marmara`da oluşan müsilajın sebepleri için ise üç ana neden sunabiliriz. Birincisi müsilajın artması için azot-fosfor gibi organizmaları besleyen maddelere ihtiyaç var. Bunlarda denize verilen atıklardan yoğun şekilde sağlanıyor. Marmara'da büyük bir azot-fosfor yükü var.
İkincisi Marmara Deniz'inde bir süredir sıcaklığın normalde olması gerekenden 2-3 derece yüksek olması.
Üçüncüsü ise iklim değişikliğine de bağlık olarak denizde yaşanan durgunluk. Uzmanların söylediğine göre müsilajın dağılması ve kaybolması için rüzgar ve dalga olması çok önemliymiş.
Müsilaj belasından kurtulabilmek için tüm ülke el ele verdi ve bakanlık tarafından seferberlik ilan edildi. Bu ülkenin sağlığı, ekosistemi ve doğası için her bir vatandaşımızın elinden geleni yapması bu noktada çok önem arz ediyor. 5 parti birden komisyon kurarak, bunun siyasi bir kavga olmadığını, hepimizi ilgilendiren bir doğa kavgası olduğunu belgelediler. Siyasi görüşleri bir kenara bırakıp, hepimiz bu sürece elimizden geldiğince destek vermeliyiz.
