SON DAKİKA
reklam
reklam

NATO’nun 2030 Stratejisi

Köşe Yazarı: HASAN BİRGÜL   Eklenme Tarihi: 30 Temmuz 2021, Cuma - 10:10   Okunma Sayısı:

Değerli okurlarım, dış politikada, düşmanın açıkça ortada olmadığı durumlarda, karşı konulması gereken en korkunç düşman düzensizliktir. Kaos ilk planda olduğunda, düzenli dünya ikincildir ve her zaman tehdit altındadır. Düzensizlik, özgürlük gibi, her yerde mevcuttur, dolayısıyla bir seçkin bunu aydınlığa kavuşturmaya çalışmadıkça, bu tür bir tehlike asla bertaraf olmayacaktır. Amerika stratejik teorinin biçimsel geleceğine büyük ilgi gösterir ve önemli askeri reformlar hazırlar. Güvenlik perspektifinden bakıldığında en yalın haliyle reformlar, kendi varlığını geliştirme ve sürdürme ile karşı tarafın bertaraf edilmesine yönelik eylem ve uygulamaları aktarmaktadır. Bu reformlar ve yeni sistem NATO toplantılarında deklare edilir. Küresellik kavramının dünya gerçekliğinde ilk yükselişleri 1995’ten itibaren Amerika Birleşik Devletleri’nde yeni ittifak tanımlarının üretilmesiyle kendini göstermiştir. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü ‘’NATO’’ realist yaklaşıma göre gerektiğinde güç kullanmak suretiyle NATO üyelerinin güvenliğini sağlıyor. Ama bir süredir etkisiz bir dönem geçiren NATO üzerinden pası atmak üzere 14 Haziran 2021 günü ihtişamlı yeni binasında toplandı. Bu zirvenin daha önceki zirvelerden farklı olacağı çok belliydi. Artık işlevini ciddi anlam da, kaybetmiş bir sistemsel örgütten bahsediyoruz. Uzun süredir, NATO’nun terörle mücadele alanında özellikle etkin istihbarat paylaşımı konusunda bir takım sorunlar yaşadığı biliyoruz ve takip ediyoruz.

***************************************************************************

Küresel salgın Kovid-19 diplomasiyi ve uluslararası ilişkileri eşi benzeri görülmemiş bir şekilde sekteye uğrattı. Uluslararası siyasetin pistonları durma noktasına geldi. Dışişleri bakanlıkları, diplomatlar, büyükelçilikler ve çok uluslu kurumların hepsi sessizliğe gömüldü. BM Güvenlik Konseyi Odası terk edildi, Cenevre’deki Milletler Sarayı sessiz kaldı, NATO genel merkezi ise derin bir uykuya daldı. Açıkçası fiziksel diplomasi askıya alınmasıyla diplomatlar, kısıtlamaların ve kapanmaların üstesinden gelmek umuduyla dijital teknolojilere öncelik verdi. Bazı önemli büyükelçilikler, konsolosluk yardımını koordine etmek için WhatsApp gruplarını aktif bir şekilde kullandı. Diplomatlar, uzak yerlerde kalan vatandaşlarla iletişim kurmak için sosyal medyaya yöneldi. Diplomasi ve böyle önemli ilişkilerde, dijital çok etkili bir rol oynamaz. NATO toplantısı bu çerçevede daha fazla önem kazandı. NATO liderleri 2019 yılının Aralık ayında Londra’da gerçekleştirilen toplantıda NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e ittifakın siyasi ve savunma boyutunu güçlendirecek geleceğe dönük bir koalisyon ve ittifakları güçlendirmek için değerlendirme sürecine öncülük etmek görevini verdiler. Stoltenberg de bu süreçte bağımsız görüşleri ve saha araştırmaları yaparak bir Sistem Grubu oluşturdu. NATO temel alt yapısını korumak için harekete geçmeye kararlı, çünkü düşmanı radarına net bir şekilde tekrar geri aldı. NATO, Rusya ve Çin ile teknolojik savaş açısından güçsüz kaldı ve bunun kendi aleyhine çevirmek için ciddi çaba sarf ediyor. Ne kadar başarılı olurlar bilemem ama Jens Stoltanberg ekibine güveniyor. Müttefikler arası boşlukların ve sorunların olmasını istemiyor. ABD asıl bu sistemin tekrar güncellenerek hazır durmasını istiyor. Nedeni basit Karadeniz’de güçlenerek giremediği bu bölgeye müttefikleriyle çıkarma yaparak bu oyunu ben oynatıyorum ‘’sen kimsin’’ demek istiyor.

2014 yılında Rusya’nın gayrihukuki ve gayrimeşru şekilde Kırım’ı işgal ve ilhakı ve Doğu Ukrayna’yı istikrarsızlaştırmayı amaçlayan saldırgan politikalar uygulamaya başlaması üzerine NATO caydırıcılık ve savunmayı artırmayı hedefleyen bir dizi çalışma ve plan hazırlamıştı. Fakat bu engel olmaya yönelik değil vakit kazanmaya yönelik planlardı. NATO yeni ortaya çıkmakta olan çatışma alanlarında bir takım problemlerle karşı karşıya geliyor. Artık siber gücün inanılmaz yıkıcı cazibesi karşısında harekete geçmeyi hedefliyor. Özellikle; Avrupalı ittifakların kâbusu haline dönen siber saldırılar büyük abiyi kızdırmış gözüküyor. Örneğin siber ve uzay alanların daha fazla konuşulduğu ve işlevini arttırdığı bir dönemdeyiz. Bu karışık alanların ortaya çıkması roket, uydu ve ağlar arası etkileşimler üzerine düşmesi gereken problemlerin en başında yer alıyor.

Aslında artık savaşın bilişsel dönemini açık ve net bir şekilde göreceğiz ve NATO buna hazır değil. Ama çabalıyor saygıdeğer okurlar. Bilişsel savaşlarda hedefe ulaşmak için sahte bilgiye ve haberlere ihtiyaç olmadığını bir kez daha söylemekte fayda var. Bilişsel savaşların amaçları kısa bir zaman dilimine sığacak şekilde sınırlı olabilir. Toplumların veya ittifakların yapısını bozmak gibi uzun vadeli hedefler için birbiri ardına kampanyalar başlatılabilir. Bunlar sistemle ilgili şüphe tohumları yerleştirmeye, demokratik süreçleri çökertmeye, halk arasında huzursuzluk yaratmaya veya ayrılıkçı hücrelerin tekrar canlanmasına sebebiyet veren kampanyalardır. Hatta bunun için NATO inovasyon fonu oluşturuldu. Yeni girişimlere ve teknolojilere ciddi yatırım yapabilmeleri ve desteklemek için ciddi fonlar oluşturulacak. Uluslararası nizamın korunması için deneysel bir koalisyon ve geleneksel ittifak devreye girmiştir

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam